GARB HUSÛMETİ, ŞARK MUHABBETİ

Dünya coğrafyasına baktığımızda terazinin tam da denge noktasında duruyoruz.

Yüce Mevla, bu millete öyle güzel bir vatan ihsan etmiş ki, her şeyiyle nizam ve intizamın zembereğidir. Nitekim burada yaşayan bu millet, tarihinin şahadetiyle bir zaman altı asır nizam-ı âlemi bu dünyada tesis etmiştir. Bundan dolayıdır ki, bu Mübarek Anadolu toprağını gördükçe herkesin, bilhassa Garbın ağzı sulanıyor.

Afrika’yı sömüren Avrupa, Ortadoğu’ya inmeye çalışan Rusya, dünya hakimiyetini devam ettirmeye çalışan ABD.. el-hasıl herkesin gözü üzerimizdedir.

Bu işin maddî cihetini bir tarafa bırakıp manevî yönüne baktığımızda da, iki önemli cereyan insanlık tarihi boyunca mücadele edegelmiştir. Biri kalb ve vicdanı, diğeri akıl ve nefsi temsil etmektedir. Yani biri Nübüvveti, diğeri ise felsefe kanadını ihtiyar etmiştir. Bu fikri sistemleştiren Bediüzzaman derki: “Ekseri Enbiya’nın şarkta zuhuru ve ağlebî hükemanın garbda meydana gelmesi kaderi İlahînin bir remzidir ki Şarkı ayağa kaldıracak din, dine dayalı uhuvvet ve muhabbettir.”

Batı, azıcık ta olsa Hıristiyanlıktan tevarüs ettiği kurallara rağmen bütün sistemini akıl ve nefsin tatmini cihetiyle, dünyevî menfaatine hasrettiği için, kalb ve vicdana ikinci derecede nazar etmektedir. Bütün gayeyi hayali dünya zevkidir. Bundan dolayı; açlık çeken, zulme maruz kalan insanlık hiçte umurunda değildir.

Şark’a baktığımızda, yine insanları vahşî ve gizli bir el vasıtasıyla öldürülse de insanlığının ölmediğini görüyoruz. Öyle ise yine asrın âlimine kulak verelim: “Şark husumeti İslamın inkişafını boğuyordu, zail olmalı. Garb husumeti devam etmeli…”

Şu Garbın (Avrupa-ABD) bize karşı sırıtmasının arkasında tek dişiyle parçalama planının yattığını her hadisede görüyoruz. Ama inşallah şu son 15 Temmuz olayları da basiretimizi iyice açmıştır. Onlardan biri, nihayet onlar adına önemli bir demeç verdi ve dedi ki: “Biz Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne alacağımızdan dolayı değil, Şark’tan uzak tutalım diye belirli bir çizgide tutuyoruz.” Buyurun, ey Avrupa meftunları!

Bir husus daha var, o da şudur: “Batı Türkiye’nin akıbetinden endişe ediyormuş!”

Ey Batı! Artık bundan sonra yani, 15 Temmuz 2016-Miladıyla endişe duyun ve korkunuzdan ödünüz patlasın!..

IMF’yi kovmakla faiz sarmalından kurtulan Türkiye’den…

Teknoloji transferi adı altında hileli ve hurda savaş malzemelerini satıp yazılım programlarını da vermediğinizden dolayı, Yıllarca boş Kuzey Irak dağlarını bombalattığınız ama buna rağmen, milli harp vasıtalarını kendi üreten Türkiye’den…

Yıllarca Kürt-Türk çatışmasını ve Gezi olaylarında da Alevi-Sünni çatışmasını, 17-25 Aralıkta Emniyet-Yargı ayaklanmasını ve nihayet 15 Temmuzda da ordu içine soktuğunuz Tapınak Şövalyeleriyle yaptığınız işgal hareketine karşı yediğiniz bu tokatın sahibi olan bu milletten ve bu milletin manevî değerlerine sahip bir ülkeden, TÜRKİYE’DEN korkun!

“Yeni kapıda”, bu ülkeye yeni kapılar açılmasına ve bu milletin birlik ve beraberliğinin pekiştirilmesine vesîle olduğunuzdan dolayı size, maşanızın diliyle olmasa da bir dua etmek isterim Ey Batı! Allah size layık olduğunuz cezayı versin. Âmin!

10.08.2016