Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

AKIL VE AKL-I KÜL

Akıl: Arapça bir kelime olarak; muhakeme kabiliyeti, gerçeği anlayıp bilmek, sebeplerden sonuç çıkartmak, düşünme ve anlama kabiliyeti, hak ve batılı ayırt edebilecek kapasiteye sahip olarak insan fıtratına yerleştirilmiş özel bir duygudur.

Bu kelime aynı zamanda bağlamak ve muhafaza etmek manasında da kullanılır. Araplar deveyi bağladıkları ipe ve başlarına örttükleri örtü üzerine bağladıkları çift kordona da “akl” derler.

Bu noktadan hareketle akl; insanın, bütün duygularını kontrol eden ve onların yerli yerinde kullanılmasını temin eden ve davranışlarına istikamet veren en önemli merkezdir.İnsanın “Halife-i arz” olmasının en önemli vesilesi de bu duygusudur.

İnsan, bir başka yönüyle de daima; iyiyi, güzeli, menfaati celp etmek ve zararlı şeylerden kaçınmak, hatta menfaatine aykırı gördüğü şeylere de saldırmak ve onu bertaraf etmek duygusuyla da teçhiz edildiğinden aklın hakemliğine acil ihtiyaç hissetmektedir.

Akıl, insan duygularını nasıl kontrol edip sınırlıyorsa, insan topluluklarının hareketlerini de sınırlayan bir akıl olmalıdır. İşte buna “Akl-ı kül” diyoruz. Bu küllî akıl, aynı zamanda kâinatta görünen umumî nizamın da adıdır. İnsan bu umumî nizam ve intizama tebâiyet ettiği zaman; hem ferdî ve hem de toplumsal, hatta küresel hayatında mutluluğu yakalamış olacaktır.

Söz konusu nizamın, fert ve toplum hayatındaki tesisine vasıta olacak kurumun adı da hukuktur. Kanunlar,tüzükler ve yönetmelikler şeklinde tezahür eden bu kurallar “Küllî aklın” tecellisine vasıta olan maddî düsturlardır.

Bütün bunlar insanın, ferdî ve toplumsal hayatının mutluluk vesilesidir. Olmazsa ne olur? Veya bu düsturlar yerli yerinde kullanılmazsa ne olur?

El-Cevap:Kaos olur, anarşi ve terör olur, diğer duyguları bağlayan aklın kendisi bağlanmış olur. Yani akıl tutulması olur.Kısaca; insanların bir kısmının; zalim, gaddar ve fâcir olmasına, diğer kısmının da, zillet ve meskenetine yol açılmış olur. Yani taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakırsanız, Merhum Hoca Nasreddin gibi, o beldeden kaçmaktan başka çareniz kalmaz.

Bu yazının gerekçesi ne idi? Sorgun’da; başıboş, hâmisiz ve kimsesiz, tinerci çocukların eğitilmesi ve topluma kazandırılması çok güzel ve insanî bir davranıştır.Ancak, bunları gece-gündüz kendi hallerine terk etmenin ve Cumhuriyet caddesinde başıboş bırakmanın izah edilecek hiçbir yanı ve yönü yoktur.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ