Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

AĞACIN GAYESİ MEYVESİ İÇİNDİR

“Batılı tasvir sâfi zihinleri idlaldir.” Yani; kötülük ve çirkinlikleri teşhir etmek, temiz kalp ve kafaları karıştırır. İnsanın gönlünde ve hayal dünyasında olmayan bir takım olayları göz önüne getirir, asla olmayacak şeyler zamanla makul bir hal alır.

Okuyucularım benim üslubumu tanırlar. Ben de daima müspet ve güzel şeylerden bahseder, nefsin önüne kötü örnek teşkil edecek olaylardan mümkün mertebe sakınırım.

Ama geçen hafta bu memleketin bir ilinde meydana gelen ve çocuklara yönelik çok çirkin bir olayı; saklayarak, üzerini örterek, teşhir etmeden nasıl çözeceksiniz? Ve emsallerine nasıl mani olacaksınız?

Olayın bir yönü müsebbiplerini bulup en ağır bir şekilde (emsal ve ibret olacak tarzda) cezalandırmaktır.

Yeterli mi?

Hayır, bence yeterli değildir. Zira bataklıkları kurutmadan haşaratla mücadele edilemez. Temelleri sarsılmış bir binanın duvarlarını boya-badana yapmakla o binayı ayakta tutamazsınız. Kökleri çürümüş bir ağacı budayıp ilaçlamakla da o ağaca hayatiyet kazandıramazsınız.

Öyle ise! İşe temelden başlamak lazımdır. Aile bu milletin temel taşıdır. Özüdür, nüvesidir. Ona yönelik tahribatı; nereden gelirse gelsin, önlemedikçe bu çirkin olayları yaşamak mukadderdir.

Geleceğimizi emanet edeceğimiz neslimizi sağlam bir şekilde yetiştirmek için bu millet pek çok fedakârlık yapıyor. Ama merhum Hoca Nasrettin gibi neyi nerede arayacağımızı tam kestirebilmiş değiliz.

Zaman zaman Batı’da yaşamış ve o toplumların hayat tarzlarını incelemiş birisi olarak bazı gerçekleri ifade etmek istiyorum. Bunu da yazarken yanlış anlaşılmasın. İnsanlığın binlerce tecrübelerinden süzülmüş ortak değerlerinden istifade edelim diye yazıyorum. Yoksa “Her milletin kâmeti kıymeti başka bir elbise ister.” O toplumun her değerini alıp aynen taklit edelim demiyorum.

Mesela; Kanada’da okul otobüslerinde her şoförü görevlendirmezler. O insanlar pek çok testten geçer. Okul sekretaryası emniyetle iç içe çalışır.

Yine orada, 12 yaşından küçük çocuklar evde yalnız bırakılamazlar. Şayet böyle bir şey söz konusu olur da, çocuk da 911’i arar ve evde yalnız olduğunu söylerse, o çocuğu o aile devletin elinden çok zor alır.

Bir başka konu da, daha doğrusu bizim ihmal ettiğimiz olay şudur: “Ev Garderileri .” Yani, özel kreşler. Orası tamamının çalıştığı bir toplum olduğu için çocukları emanet edecekleri bir kurum geliştirmişler. Ama standartlara bağlı. Evde kalan bir anne, evi müsaitse ve tahsili yeterli ise birkaç aylık kurs ve emniyet soruşturmasından sonra ilgili eğitim dairesinden alacağı izinle evinde kendi çocuğunun yanında üç-beş çocuğa bakıyor ve en az bir devlet memuru kadar kazanç elde ediyor.

Ya bizde? Nereden geldiği belli olmayan bakıcılar, okul servis şoförleri, kantin işletmecileri…

Hangi birini yazayım. Tamamını itham etmiyorum, ama bu işler için ölçümüz, standardımız ve kurumlarımız var mıdır?
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ