YOZGAT OKURU

KONUK YAZAR

ESKİ BAYRAMLAR - 1

Eski bayramlarda, hazırlıklar, tatlı bir telaşla günler öncesinden başlardı. Bayrama bir hafta kala evlerimizde bu hissedilirdi… İkram edilecek tatlılar, pastaneden hazır alınmaz, sini sini baklavalar ve börekler ile yaprak sarmaları, ayranlar, şıralar evde hazırlanırdı. Baklava ve benzeri tatlı için mahallenin kadınları imece usulü çalışırdı. Son haftaya girildiğinde hazırlanan tepsiler mahalle fırınına götürülerek pişirilirdi. Bu yıl Ayşe teyze baklava yapar, Şefika teyze burma tatlısı yapar, Hanife teyze kadayıf, ama hepimizin evinde her çeşidinden bulunurdu. Evlerde bayram temizlikleri günler öncesinden başlardı. Evlerimizin zemini döşeme tahtadandı. Evde ne var yok bahçeye alınır, tahta fırçalarıyla silinerek eşyalar tekrar farklı bir yerleşim ile yerleştirilirdi. Halılardan, perdelere her şey yıkanır, bayramda mis gibi koksun diye, bütün ev havalandırılırdı. Evlerinde dikiş diken meşhur terzi ablalar, teyzeler vardı. Kız çocuklarına elbise diken terzilerin evlerinden çocuklar eksik olmazdı. Acaba kıyafet bayrama yetişmezse ne olacak telaşı içinde olunurdu. Çiçekli, puanlı, fırfırlı, cicili bicili elbiseleri terziler kendileri düşünüp uydururlardı. Elbisesini alabilen çocuklar evlerine koşarak gider, coşkusunu memnuniyetini herkese göstermek isterdi. Yeni elbiseler genellikle bayramda alınırdı. Erkek çocuklarının vücut ölçüleri, kumaş siparişleri iki ay önceden alınmış olurdu. Bir kaç defa prova için gidilir. Mutlaka takım elbise yaptırılırdı. Arife günü terzinin önünde bağrışan, tartışan, hani yetişmedi diyenler görülürdü. Bayrama yetişmeyecek diye kaygılananlar çok olurdu. Ancak mutlaka bayram sabahına elbiseler hazır olurdu. Kaybedilen yakınlar bayramlarda unutulmaz, arefe günü mezarları ziyaret edilerek dualar okunur, mezarların etrafı temizlenip çiçekleri sulanırdı. Bayram sabahı top atışı yapılarak, bayramın geldiği müjdelenirdi. Şimdiki gibi her gün “duş alma” fırsatı olmadığı için, özellikle arife gününden banyo yapılır, bayramlıklar ütülenir, muhakkak yatağın başucuna konur, hatta birkaç kez yerlerinde duruyor mu diye kontrol edilir, yeni elbiselere mutlulukla bakılırdı. Bayram sabahı erkenden sevinçle, coşkuyla kalkılır, yeni elbiseler, potinler giyilirdi. Erkek çocuklar babalarıyla, dedeleriyle bayram namazına giderdi. Sabah erkenden kalkılan ama uykuyu alamamış bile olsa hiç mızmızlanmadan gidilen bayram namazları sonrası, tüm aile büyükten küçüğe sırayla bayramlaşır, hediyeler, harçlıklar verilir, ardından özenle hazırlanmış kahvaltı sofrasına oturulurdu. Kahvaltıdan sonra hemen sokağa çıkılırdı. Kapı kapı bütün komşular, akrabalar, nineler, dedeler ziyaret edilir, elleri öpülür, gönülleri hoş edilirdi. Henüz apartman dairelerine taşınılmadığı için pencerelerden çocuk sesleri duyulurdu. Bütün mahalleli birbiriyle bayramlaşırdı. El öpenler daha çoktu, yaşlıların kapısı daha fazla çalınırdı Ziyaret edilemeyen yakınların bayramı, telefonla ya da elektronik postayla değil, içine birkaç fotoğraf konulmuş kartpostallar gönderilerek kutlanırdı. Büyükler de çocuklara harçlık, şeker, mendil, çorap verirdi. Hatta bol harçlık veren komşu, diğer çocuklara haber verilir, o komşunun bayram boyunca kapısından çocuklar eksik olmazdı. Çocukların ceplerinin dolduğunu bilen seyyar satıcılar bile sırım gibi giyinir, sokakta horoz şekeri, macun, pamuk helva satardı. Mahalle bakkalından Arap kızı sakızı, biraz sonraki dönemlerde ``Tipitip`` sakızlar alınır, laklaklar, çatapatlar, mantar, maytap, torpiller çocukların sevinç seslerine karışırdı. Bilgisayar başında, yalnız oynanan oyunlar yerine, sokakta akranlarla çelik çomak, misket, kuyu kazmaca, kovalamaca, dokuz kiremit, saklambaç, evcilik oynanırdı. Şehrin belirli meydanlarına luna parklar, bayram çadırları kurulur, gösteriler düzenlenir, dönme dolaplar, ilizyonistler, tiyatrolar, Karagöz-Hacivat oyunları ile şenlik alanına dönen bu mekanlara “bayram yeri” denilirdi. “Nerede o eski bayramlar” sözü lügatlerden hiç çıkmayacak. Artık günümüzde, özellikle de yorucu ve yoğun hayat temposu nedeniyle bayramlar tatil ya da dinlenme fırsatı olarak değerlendiriliyor. Apartman hayatıyla birlikte komşusunun kapısını belki de hiç çalmayan “şehirliler”, bayramlarda komşu ziyaretlerini de neredeyse unutur oldu. Ziyaret edilemeyen yakınlara, içinde fotoğrafların olduğu kartpostal göndermenin yerini, telefonla ya da elektronik postayla hazır SMS metinleri ile yapılan bayramlaşmalar aldı. “Çekirdek aile” hısım akraba ziyaretleri yerine, tatile çıkıyor. El öpenlerin azalması sonucu, büyüklerin bayramları daha bir “buruk” geçiyor.

(DEVAMI Alttaki yazıda)

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ