Anadolu'nun Orta yerinden, Devletimiz'in en Büyük Makamına Arz-ı hal sayınız!
Tam 10 senedir, rejimin baskı ve zulmünden kaçarak ülkemize sığınan Suriyeli din kardeşlerimizi misafirden sayıp, ağırladık.
İslam'a göre seferi sayılmanın müddeti ONBEŞ GÜNDÜR.
O ki; misafirlik için gittiğiniz yerde onbeş gün ve veya fazla kalınması, o beldenin mukimi (yerleşik halktan biri) sayılma sebebidir.
Mukim olunca da; ibadetlerde kesintiye gidemez, oruçlarınızı da seferî sıfatına sığınıp erteleyemezsiniz.
Suriyeliler'in ilk kafilesinin ülkemize girişinden beri, İslamî misafirlik hükümlerine göre, zaman aşımı izni (ruhsatı) 240 misli veya başka bir tabirle 3645 (üçbinaltıyüzkırkbeş) gün geçilmiştir.
Ama onlar hâlâ kendilerine misafir muamelesi istiyor, bizim yöneticilerimiz de kanatlarının altında ısıtıyor da ısıtıyor.
Sıcağı gören bu dindaşlarımız da habire çoğalıyor.
Günbegün çoğalan nüfusu doyurmak kadar, eli iş tutanlarının da bizim çocuklarımızın asgari ücretle bile bulmaya didindikleri işlerini yarı bedel mukabili elinden kapma yarışındalar.
Aynı evde en az 10 (on kişi) oturan bu göçmenlerin doyurulurlarken yeyip içtiklerinin ve devlet yardımlarının dışında, ayrıca en az ikisi para kazanıyor, çocukları da alt geçitlerde dilendiriliyor.
Onların 13 - 15 yaşındaki çocuk gelin ve damatları görmemezlikten geliniyor, dangır dangır çalgılar eşliğinde yaptıkları düğünlerine karışılmıyor ve yirmi yaşına gelenlerin beş yaştan aşağı doğru her sene bir çocuğu doğuyor.
Devletimizin âli yöneticilerinin açık beyanlarından anlaşılacağı üzere, bu göçmenlere harcanan meblağ da 40 milyar doların üzerindedir.
..............
Sosyal hayatımızın her bir yanında, yerinde ve başınızı çevirdiğiniz her bir mahallede, her bir caddede, her bir sokakta, her bir köşe başında, her bir bakkalda, manavda burnunuzun dibindeler!
Bankamatik önlerinde, bir kaç kez üst üste farklı kartlarla dolar çekip ceplerine yosa yosa doldururken beşyüz adımdan duyulacak oktavda bas bas bağıra bağıra ve nasıl olsa dillerinden anlayan olmadığı kanaatiyle, fütursuzca davranmaktalar. Cadde ve sokaklarda dolanırlarken; savaşın acısı ve yurtlarından ıramışlığın hüznünün simalarına hiç de yansımadığı, bu ağzı kalabalık kitle, günden güne geleneksel görgü kurallarımızı da dejenere etmektedirler.
Suriyeli çocuklar oyun parklarındaki tüm oyun malzemelerini işgal etmiş halde, aynen büyükleri gibi çığlık çığlığa ve etrafa verdikleri pislik ve zararla birlikte, biraz önce bindikleri salıncağa Türk çocukları iğrenip binmesinler diye tükürdüklerini torunumla birlikte bizzat müşahade ettim.
"Misafirlerimiz(!)"in her davranışı artık günlük streslerimizden biri haline gelmiş durumdadır!
Mesire yerlerinde, dinlenme parklarında... her yerdeler!
Olmasınlar mı?
Hâşâ!
Ama kardeşim, bir edep dahilinde ne halleri varsa görsünler!
Mabatlarıı devirip, çimlerin üzerine yan gelip yatarak, kahkahalar ve haykırışlar eşliğinde sırıta sırıta laklak etmeleri, etraflarına atıklarını sallamaları, şakır şakır tükürüp, burun ifrazatları atmaları da hak mıdır?
..........
Buraya kadar maksat anlaşılmamış olabilir.
Halk tabiriyle; bu insanlar OTLU SULU DEREYE ÖYLE ALIŞTILAR Kİ; Suriye'de sular durulup, taşlar yerine otursa bile, kovsanız gitmezler.
Madem ki savaş korkusu, savaşmayı bilmemek gibi sebeplerle bir zulümden kaçtılar! O halde bunca yıldır sırtımızda kambur ve sosyal hayatımıza yük haline gelen bu insanların, eli silah tutabilecek yaş ve çağda olan kesimini kısa süreli eğitimlere tabi tutarak savaşacak beceri kazandırılmalı ve kendi topraklarında, kendi hak ve halkları için savaşmaları teşvik edilmelidir.
Her taş kendi yerinde ağırdır misalindeki gibi, kendi coğrafyalarını, kendi soydaşlarını çok çok iyi bilen insanların mücadelesi ile, yâdelin hiç görmediği topraklarında, hiç bilmediği dil ve hiç anlamadığı sosyal yapı ile mücadele etmeye giden mehmetçiğin çabası bir olmamak gerek...
Hem bunca zamandır harcanan emek, para ve bilhassa MİLLÎ HOŞGÖRÜ sınırlarını zorlayan göçmenlerin kendi dertlerini kendilerinin çözme imkânı sağlanmış olur, hem de kendi kan ve terleriyle kazandıkları yurtlarını kıymetli bilip, dönmek ve oraya yerleşmek isterler.
Suriyeli sığınmacıların kendi topraklarını sahiplenme kaygıları yok ki, buradaki konumlarını kanıksamış durumdalar ve misafirliklerini tınmıyorlar.
Bir millet, yaşadığı yeri vatan etmek için; o toprağa kanını vermiş, terini akıtmış, emeğini sindirmiş olması lazımdır.
Bu durum millet olmanın da bir gereğidir.
Göçmenlerin burada doğan çocuklarına, geldikleri yerleri benimsetme, özletme, aratma, ele geçirme ve kavuşma gibi maksatlarla, herhangi bir ortamda düzenledikleri bir panel, bir toplantı, bir göstei yürüyüşü, bir miting düzenlediklerini gören, bilen, duyan var mı?
Çünkü yakın tarihte de bu topraklar, kendilerine şimdiki iç karmaşayı düzenleyenler tarafından hediye edilmiştir. Yaşadıkları yerleri vatan etmek adına kendi millî emekleri yoktur ve hiç olmamıştır.
Onların, o bağ olmazsa bu bağ olur kabilinden, beleşe konmaya alışmış aşiret mantaliteli, ağababalarının kulu olmakta beis görmeden yaşamayı hiç de zul saymadıkları anlaşılıyor!
Eminim ki, uzun sürmeyeceği sanılan Esed direnci hesap edilmediği için başımıza musallat olan bu garabeti yaşamaktayız.
5 milyon kişiden en az 500 bin asker çıkar ve o da ordular mesabesinde bir güç demek olup; ne Esed bırakır, ne geride pürüz!
Bu işin hesabını iyi bilenlerin anlattıklarına göre; muhtemelen masrafı da daha az olurdu.
O halde zarardan da kâr etmek adına, rejim karşıtı muhaliflere; ek destek güçleri sağlamak mümkündür.
Ayrıca o ülkenin bizim devletimize başkaldıran PKK militanlarının Bekaa Vadisi'nde semirtilip eğitilmesindeki payı unutulmamış ve misliyle karşılık verilmiş olunur.
Suriyeliler'in densiz tutum ve davranışları, iç savaş yaşanmakta olan bir devlete mensup muhacir edebinden uzak oluşları; toplumumuzun insani, İslamî ve Millî gelenekleri ölçeğinde misafirperverlik ve merhamet anlayışını yok etme kertesindedir.
En azından Yozgat'ta "yabancılara ev kiralama konusunda" gard alınmaya başlanmıştır.
Biz gözlem ve sobetlerimizden edindiğimiz intiba'ı aktarırız.
Gerisi size kalmış vesselam!

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ