Yasin Ali ER

ÇİZGİ

SEÇİM AREFESİNDE İNCE DOKUNUŞLAR - 1-

Bu güne değin siyasi arenada boy gösteren adaylara, “aha da sana seçim kazandıracak hamle tüyosu” kabilinden hiç fısıldamadım.
Milletvekilli genel seçimlerinde kendi yerini garantiye alma çabasındaki siyaset “USTA”larına kopya vermek zaten ne haddimize? Onlar kendiliğinden toplama, çıkarma, bölüp çarpma ve “sağlama” işlemlerinden sonra da artan oyları, gelecek seçimlerde kullanmak üzere DÖŞ CEPLERİNE KOR ve giderler.
Önümüzdeki mart ayı; ittifakların ülke genelinde laf tokuşturma, demagoji, illet, zillet, millet, cumhur, beka, batış, sen, ben, sizi gidi sizi, ben de senin, hadi oradan, eeeyyy, hey hey, ve sair atışma ve her türlü sataşmanın serbest olduğu bir yerel seçim olacağı kesinlik kazandı.
Sanki mahalli yöneticilerin seçilmesinden çok; “biz sizden daha uzağa sallarız” kabilinden meydan okumalarla başlayıp, koskoca devleti yerel yöneticilere verilecek oylarla bir gecede yeniden kurma noktasında bir yarışa girildiği intibaı pompalanıyor.
Ekonomik krizin varlığını; “bir var, bir yok - ya var, ya yok - var ise var, yok ise yok kâhyası mısınız?” cevaplarıyla savsaklayanlar kadar, var olan vahameti ispat etmekte aciz kalanlar komedyasında halkın hakemliği devreye girecek.
*********
İşte orada, eliyle cebi arasındaki para ilişkisini; beynindeki hesap açıklarıyla mukayese edecek olan ahalinin meylini, ne yapsam da sandıkta benden başkasına akıtmasam diye düşünenlerin, şapkayı masanın üstüne koymaları kadar; ayağı yere basan vaatleri önem arz etmektedir.
Aksi halde o siyaset ustaları(!) döş ceplerinde ebediyyen kalacağını zannettikleri “sağlama artığı” oyları bir daha sittin sene ne bulabilir, ne de görebilirler.
Eğer ve hatta meğer bu yerel seçimler beka meselesidir! Kaybedilmesi halinde risk büyüktür. O halde o ustalara, çantadaki kekliklerin havasızlıktan telef olmasını hesap etme demlerindesiniz desem; durumu kendileri kadar abartmış olur muyum?
*********
Neredeyse yerel-genel son on seçimde propaganda malzemesi olarak kullanılan yüksek hızlı tren projesini; seçimin hemen akabinde, yani 1 Nisan 2019’da, saat tam yedibuçukta bitireceğinizi ve onbeş dakika sonra da açılışını derhal yapacağınızı söyleseniz… Hatta ilk seferin makinisti de seçtiğiniz belediye başkanı olsun deseniz bile, “yalanın bataydı” cevabını alırsınız.
İstanbul’da açılışı yapılan havalimanını Yozgat’ta anlatmak da derde çare değil. Kaldı ki; İzmir - İstanbul arasını üç saate düşürmekle övünmenin; asgari ücretle çalışabileceği işlere talip olmaya mecbur kalan öğretmen adayı Hasan’ı, emekli Memmed Emmi ile dul maaşıyla kuru soğan alamayan Ümmuğsün Teyzeyi eskiden olduğu gibi heyecanlandırmayacağını kafanıza yazmalısınız.
Diğerlerini saymaya da hacet yok! En iyi nabız yoklayıcılar sizlersiniz mîrim…
*********
Vatandaş artık somuta ulaşmış olgular ve gözünün önüne konanlara bakmaya başlamıştır. Çünkü cebine girecek olanlardan başka hiçbir terane ile avutulmayı yemeyecektir.
Seçime iki ay kala “cağız da, ceğiz, vallahi de çakınca cukulacak, inanın ki tam da cek iken cak cuk oldu” demelerden gına geldiğine göre, şimdi deseniz kaç yazar, demeseniz kime şinanay?
Şehrin ekonomik hareketliliğine katkısı olabilecek “görüntü” ve dokunulabilir müjdeler vermeniz gerekmektedir.
Dokunmak?
Mesela Bozok Üniversitesi’ne dokunabilirsiniz, dokunulabilir, dokunulması illa ki, zarureten ve aciliyetle elzemdir.
Üniversitemizin bu dokunuşa ihtiyaç duyduğunu gazetemizde haber olarak da ele aldığımız malumlarınızdır.
Bazı yüksekokulların, güvenlik görevlisi tahsis edilemediği için yüzbinlerce liralık malzemelerini asma kilitle korumaya almak mecburiyetinde kaldıklarını ahali de biliyor, emniyet teşkilatları da… Hırsızlar da duyduysa hafazanallah!
Tıp Fakültesi Araştırma hastanesinin temizlik elemanı ihtiyacı problemi nedeniyle, kendi kendisinden şikâyetçi olduğunu söylemesek de olur… Bakan göz zaten görüyor!
O haberimizde; Bozok Üniversitesi’nin il genelindeki kampüs, fakülteler ve meslek yüksekokullarında güvenlik, temizlik ve idari personel kadrolarında görevlendirilmek üzere sayıları yüzlerle ifade edilen eleman kadrosuna ihtiyacı olduğunu belirtmiştik. Ola ki duymamışsanız, ilk kez şimdi haberiniz olmuş gibi de davranabilirsiniz.
Üniversite yönetiminin, bilimsel çalışmalara odaklanması gereken akademisyenlerini zihnen rahat ettirmek ve kendi sahalarında verim almanın bir yolu da; eleman sorunlarının çözümlenmesi değil midir?
Keza bu kadar insanı istihdam etmenin il ekonomisine sağlayacağı girdileri hesap etmek zor olmasa gerek… Yozgat’ın günbegün daralan ticaret hacmi, iflaslar, kapanan işyerleri ve girişimci ruhun can çekiştiği bir dönemde; o girdilerin ekonomik can suyu olacağına şüphe yok!
Cumhurbaşkanı yardımcısı ve hemşehrimiz Sayın Fuat Oktay’ın bu konuyla alakalı delaletleri olduğundan haberdarım. Konunun Maliye Bakanlığı’na aktarıldığını da biliyorum.
Göl su beklemektedir. Diğer kanalların açılması için de, siyasi seçilmişlerimizin nüfuz edebildikleri her mekanizmayı acilen harekete geçirdiklerini bilmek istiyoruz.
Bu anlamda bir müjde haberi yazmayı gönülden diliyorum.
*********
Bu yerel seçim süreci, yandaş kayırma aç ve açıkgözlüğünden arınmış ve tertemiz bir sayfa açarak, her kesimden insanımızın gönlünü alma dönemi olarak algılanırsa; o yüksek perdeden dile getirilen meş’um sorun da kendiliğinden yok olur.
Bu konuya şimdilik virgül koyuyorum vesselam!

26.01.2019
OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
28.01.2019 13:11:00

Değerli Yasin Ali Er Hocam, inan yazınızı iki defa ve dikkatle okudum. “Ekonomik krizin varlığını; “bir var, bir yok - ya var, ya yok - var ise var, yok ise yok kâhyası mısınız?” cevaplarıyla savsaklayanlar kadar, var olan vahameti ispat etmekte aciz kalanlar komedyasında halkın hakemliği devreye girecek” paragrafını okuduğumda güldüm ama acı acı güldüm tabi.

İçinde bulunduğumuz ekonomik krize ve yaşadığımız ne olacak halimiz endişemize bizi yönetenlerin ve onları haşa Allah gibi görenlerin bakış açısını öyle güzel tarif etmişiniz ki. Çarşı pazara çıktıklarında canları burunlarına gelen ama sorulduğunda yine de yöneticilere arka çıkanlara bakınca toplum bilimcilerin insan davranışlarını neden formüle edemediklerini anlıyorum.

16 yıldır yaptıkları yanlışları önce aldatıldık diyerek şimdi de sanki başkaları yapmışta bunlar düzeltecekmiş havasında her bahaneyle tv.lere çıkıp cididi ciddi anlatmalarını da şaşkınlıkla izliyoruz.

Bir hanım yardımcımız vardı, yaşlılıktan bunama emareleri başlamıştı. Bir gün avluda ayağı kaydı düştü, başını sertçe yere çarptı. Ayağa kalkıp üstünü başını düzeltirken pencerede onu izleyen halama “pek de kötü düştün, başın da çok ağrımıştır” demişti. Onları izlerken bilemem neden aklıma hep bu anı geliyor.

Daha önce verilen vaatlerin hiç birisi gerçekleşmediği için şimdi ağzımıza çalınan bir parmak balın da deli balı olduğundan hiç kuşkum yok. Onun için ben almayım.

Yozgat’ta olmadığım için Bozok Üniversitesi hakkında yazdıklarınızı bilmiyordum. Demek durumlar bu kadar vahim. Apartman katlarında açılan üniversitelerden sonra ihmal edilen koskoca bir üniversite beni ziyadesiyle üzdü. Saygılarımla.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ