Yasin Ali ER

ÇİZGİ

İĞNEYİ BATIRSAK MI? -1-

Elle gelen düğün, bayram!
Bana değmeyen yılan bin yaşasın!
Çatal kazık yere batmaz!
Azıcık aşım, ağrısız başım!
Akıllı oğlun var; neylersin malı, deli oğlun var neylersin malı?!
Bizden bir şey olmaz!
Âlemi kurtarmak bana mı kaldı?!
........
Yeri geldiğine kanaat ettiğimiz her zaman ve ben de dahil, bu cümlelerden herhangi birini söylemeyenimiz yoktur. Hatta bu cümlelerden herhangi birini patlatıp; "haklısın diyen bakışları aramaktan" keyif bile alırız.
Maksat; taşı gediğine koyan adam dedirtmek!
Ne konuştu yine be! Helal olsun sıvamalarının hazzıyla içimiz kıpır kıpır oynaklaşır! Beyin orgazmımıza yine vâsıl olmuşuzdur.
O esnada aramızdakilerden hiç kimsenin aklına; "ama", "lâkin", "bi dakka" demek gelmez. Çünkü o hava herkese nüfuz etmiştir bir kere!
Öyle ya! Hele birisi de, "helal olsun" demişse; o sihirli havayı en ücradaki bronşlara çekmek varken...
"Aaa maaaan... Bana ne?" basitliği, cümleten sığınağımız olmuş kolaya kaçmalara!
Amman ha... Taşın altındaki el, senin olmasın. El yapar, sen kulanırsın nasılsa!
Sonra da dırdırımız bitmek bilmez.
Katı gerçek orta yerde suratımıza henüz yeni şaklamış gibi nüfusumuz günbegün eriyor ağlamalarına sarıla sarıla iki gözümüz kan çanağı!
.........
Tarlasını ekmeyen, bağını budamayan, bostanından vazgeçen... Ya da ekip biçtiklerine farklı ekonomik katma değer koymak adına üretmeyen, köyünü boşaltarak şehirdeki kahvehanelere amaçsız göçen Yozgat köylüsünü mü desem?
Elmayı elma, armudu armut, buğdayı buğday, üzümü üzüm, domatesi domates olarak, ya da sadece bir üst ürüne dönüştürerek; kendi kısır pazarında yok pahasına satmaya çalışmalardan bıkkın köylümüzü...
Bir araya getirsek mi? Olmaz!
Hani makarna, bisküvi, salça, konserve, meyve suyu, marmelat, reçel, sirke veya turşu yahu turşu!
Taaa baştan dedik ya a iki gözüm! Çatal kazık yere batmaz diye!
O kimin oğlu, kimin kızı ki de bana hükmedecek efeliğini birbirine karşı bırakmayan ruh! Ama elin diyarında kazma kürek, git çekice gel küreğe... Orada o dokunmaz ağama!
Haaa bu efendağa için asıl zor iş; seçim zamanındaki miting meydanlarında kime "yaşa, varol, breh breh ki ne kadar da vay vaaay!" diyeceğini hesaplamak...
Gerçi o noktada üstüne yoktur! Tüm nabızları en erken kokluyor artık!
Ama hemen üç adım öte taraftakiyle baş adım berideki marketlerin raflarında, paketlerin içinde hazır bulgur pilavı satıyor elâlem! İki dakika ısıt, ye!
Marka... Üretim yeri? Sorma birader...
Hem bize ne, âlemi kurtarmak bize mi kaldı?
Köylere kadar giden şehrin fırın ekmeği, Çorumlunun yumurtası, Bandırmalı'nın pilici, Afyonkarahisarlı ile Kayserili'nin sucuğu, Karamanlının makarnası, Denizlilinin dokuması, Tokatlının salçası, İzmirlinin konservesi! Vesaire ve hatta say aklına geleni...
Herkes bize çalışıyor ya birader! Aslında biz neymişiz be!? Az keyif de sayılmaz hani!
.............
Teknik lise veya meslek yüksek okulu mezunu olmasına rağmen illa ki gravat takıp masa başında oturacağı bir işe girebilmek için kime takla atıp, hangi eli öpeceğini şaşrıan gençlerimizi mi anlatsam?
Al maaşını salla başını kabilinden, gelene ağam, gidene paşam diyebileceği bir sabah tıraşı gerektiren iş olsun da...
Her sabah cillop gibi suratı olsun da; bıçkın göüntüsü veren kirli sakalın gözü çıksın sümsüklüğüne indirgenmiş bükük boyunlu gençlerimizi mi?
Babasına bile delikanlılık raconu kesip, omuzunu aşağı kaktırarak posta koyarken arlanmazken, kırk dizkapağı ısıtan şooo filanca aşufteye karşı da yılışa yılışa iki büklüm olan gözü kara yiğitlerimizi mi?
"Hadi sanatınızı adam gibi icra edebileceğiniz bir atölye kurmak için yekinin bakiiim" demeyegörün... "Bizden bir şey olmaz!" sızlanması içinizi acıtıverir.
Oysa teşvikler, taltifler, itmeler, özendirmeler, hibelerle iş kurdurtmak için devletin çabasına da diyecek yok!
Kime diyorsam?
Adam yemini basmış bi kere! Azıcık aşıııım, ağrısız başım!
Zaten kız isterken bile ilk sorulan soru; "döğlet memuru edebildiniz mi?" değil midir?
...........
Yozgat İli'nin genelinde yaşamakta olanlar olarak bizim, hepimizin ülke ekonomisine katkımızı üst üste koysak; İzmit'teki orta sınıf BİR TANECİK üretici kurum kadar etmiyor iyi mi?
Ülke dışına yaptığımız ender ihraç ürünlerinin toplamı 10.000.000 (onmilyon) doların altında!
Vergi rekortmenleri her sene olduğu gibi, mart ayı sonunda yine açıklanacak... Görün bakın ki, ülke bütçesinin gayri safi millî hasılasına katkımız ne kadar? Ne kadar vermişiz ve bize ne kadar dönüş var?
Sosyal yardımlarla geçim sağlamayı yeğleyen, ver yiyim, ört yatıym kolaycılığına dadanan ve bütün enerjisini kimin ne dediğine bakmaksızın miting meydanlarında alkışlamaya ayıran Yozgatlı...
İlvandan vazgeçmemek de cabası!
Bankalardaki vadeli mevduat, hane başına düşen motorlu taşıt sayısı ve betonlaşma yarışına katkı sıralamasında 81 ilin üst basamaklarında yer aldığımız da bir başka gerçek!
Nüfusu eriten kafa, nemelazımcı ve tembel kafadan ibarettir.
Hadi bir araya gelip; (hayal bu ya) bir Çorum, bir Kayseri, Bir Denizli, Bir Gaziantep, bir Karaman vb olalım demeyegör... Önceki beraberliklerin gerçekten de sonuçları fecaatle noktalanmasını dikiverirler arnacına!
...ve derler ki; "çatal kazık yere batmaaaaz!"
..................
Sözüm; "hâlâ bir şeyler yapmak için didiniyorsun... Yahu yeter artık, emekliliğin tadını çıkar!" diyen kör gönüllü eblehliğe!
Sözüm; "derdime n'oğolmuş, âlemi ben mi gurtaracağam hiyerif" diyen kısır gönüllere!
Sözüm; "yauv babamdan bana ne galdı ki de, ben kime, neyi, niye bırahacağmışım?" hasediyle çoraklaşmış beyinsiz kafataslarına!
Sözüm; "akıllı oğlun varısa nideceğan malıııı, deli oğlun varısa nöğorecağan malı?" cümlesine sıkışıp kalan ufuksuz dangalaklığa!
Konuya devam edeceğim vesselam!

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ