Her yılın sonunda yapılan değerlendirmeler, bir anlamda yeni gelmekte olan yıla dair temennileri de içinde taşır.
Hesap uzmanlarından sosyologlara, siyasetçilerden gazetecilere, berberlerden holding yönetimlerine değin herkes ve her kesimin ortak metodu; geçmişin analizinden çıkarımlar elde edip, uygulanan doğruları geliştirerek devam ettirmeyi ve varsa yanlışların onarımı mantığını içerir.
Yerel basın mensupları da değerlendirmelerine bu merkezden hareketle yaklaşırlar.
2016 yılıyla tanışmamızı takip eden günlerde 2015i aratmasa keşke temennilerinde bulunanlarımız çoğunlukta idi.
Bunu benim gibi yüksek sesle dile getiren herkese, karamsarlık aşılayan ŞOM A⁄IZLILAR diyenler olmuştu.
Elbette kötüyü temenni etmiyorduk ama perşembeyi hesap edebilmek için illa ki çarşambayı görmek gerekmiyordu. Yani, hesabınızı taaa geçmiş cumadan yapmazsanız, perşembelerin perişanlık getireceği vakıası hatırlatılıyordu.
Bazı olaylar vardır ki etkileri; sadece fertleri, belki aileleri, daha ötesinde mahalle ve beldeleri aştığı gibi ülkeyi ve hatta dünyayı sarsar ve o olayların dışına düşüncelerinizi yönlendirmeniz mümkün olmaz.
Kişisel hatalar sadece kişiyi ilgilendiriyorsa, sevenleri tarafından el atılır ve durum düzeltilebilir ama aldanmaların ve hataların faturalarını milletler ve devletler ödüyorsavehamet kişisel boyutu aşmış demektir.
2016 yılı, geçmişin hesabı çerçevesinde değerlendirilirken, ESKİ iktidar HAMAMIna YENİ MİLLİYETÇİLİK TASı uydurulduğunu görüyoruz. Ama kararsızlıklarla gelinen su ise dibini göstermeyen bir BULANIKLIK arz ediyor.
Türkiyemizin içinde bulunduğu coğrafya üzerinde eloğlunun açık emellerini BOP kaynaklı planlar uygulamaya konulurken; farklı hesaplar peşinde ve dünyanın yenidüzeniyle ilgili olarak bas bas bağırıyorlardı.
2003 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice; amaçlarının Ortadoğu ülkelerinin aynı kendileri gibi demokratik ve refah seviyesi yüksek ülkeler haline getirmek olduğunu söylüyordu.Bu bölgenin içinde yer alan Türkiyede dâhil olmak üzere 22 ülkenin sınırları değişecek cümlesinin üstüne basa basa!
Bu ifadeler BOPun tarifi idi ve kimse yalanlamadığı gibi kimse itiraz da etmemişti.
Arap baharı TANTANASININ başladığı dönemden itibaren bölgemizi saran kaosa karşı bizi yönetenlerin ÖNGÖRÜ EKSİKLİ⁄İ, şimdi ortaya daha net çıkmaya başlamıştır.
Oysa Siyasî dergahında, fikirlerinden istifade edegeldikleri Merhum Necmettin ERBAKAN, engin tecrübesinin ışığında defalarca uyarmıştı: birgün mesele Suriye olursa, bilin ki, HEDEF TÜRKİYEDİR
İsmi bahar konulan o kalkışma sürecinde deülkemizde AKP iktidar görevinde idi.
Maalesef iktidar yetkililerimiz, o devletlerdeki iç karmaşaları;kendi kabullerine göre ya alkışlayıp ayaklanmacıların yanında yer aldılar, ya da yönetimlere karşı yapılanları lanetlediler!
Mısır'da yapılanlara; orada halkın seçtiği bir iktidar var derken; Suriyede Zalim Esed'in yıkılmasını istiyoruz!denilmekteydi. Libya ve Irak trajedilerini hatırlatmaya bile lüzum yok!
Libya'da, Irak'ta, Cezayir'de meydana gelen her bir olaya bu iki yaklaşımdan biri dile getiriliyordu. Ama hepsi için bir ortak cümle daha söylenmekteydi.
Ayaklanmaların dış destek olmadan olamayacağı bilinmesine rağmen, o ülkelerle ilgili en beylik temenni;"TOPRAK BÜTÜNLÜ⁄Ü KORUNMALIDIR"cümlesinden ibaretti.
Halbuki bu isyanların hamisi olan dış destekçiler, toprak bütünlüğünü niye dert edecekti ve biz bu hengamenin o tarafına niye bakmazmış gibi yaptık?
Ülkemizde de 15 temmuz günü alçakça bir kalkışma yaşanmış, yıllarca süren bir ÇÖZÜM SÜRECİ HAYALİ içinde geçirilen suskunluk döneminde bölücü örgütlerin palazlanması GÖRÜLEMEMİŞ veya GÖRÜLMEK İSTENMEMİŞ, Suriyedeki duruma TARAF SIFATIYLA müdâhil olunmuş ve içeride yeni bir ekonomik buhrana davetiye çıkarılmıştır.
Şehit haberleri ve korkunun hakim kılınmaya çalışıldığı TAŞRAYA TERÖRÜ YAYMA PLANLARI gün yüzüne çıkarken, istihbarat zaafiyetleri ile vatandaşın tedirginliği hat safhaya ulaşmıştır.
İş başa düştüğünde bu Milletin ne dahildekilerden, ne de hariçtekilerden korkusu olmadığı ve bundan sonra da olmayacağı 15 Temmuz paranoyası karşısındaki dik duruşu ile bir kez daha görüldü.
Ama niye hep risk, niye hep teyakkuz, niye hep kötü haber?
Yozgatta bile Kayserideki patlamanın akabinde acaba sorusu sorulmaya başlanmışsa 2017 için dualarınıza gönülden iştirak ediyorum.
Allah, İslamın Son Ordusu olan yüce Milletimizin yardımcısı olsun vesselam.
Hesap uzmanlarından sosyologlara, siyasetçilerden gazetecilere, berberlerden holding yönetimlerine değin herkes ve her kesimin ortak metodu; geçmişin analizinden çıkarımlar elde edip, uygulanan doğruları geliştirerek devam ettirmeyi ve varsa yanlışların onarımı mantığını içerir.
Yerel basın mensupları da değerlendirmelerine bu merkezden hareketle yaklaşırlar.
2016 yılıyla tanışmamızı takip eden günlerde 2015i aratmasa keşke temennilerinde bulunanlarımız çoğunlukta idi.
Bunu benim gibi yüksek sesle dile getiren herkese, karamsarlık aşılayan ŞOM A⁄IZLILAR diyenler olmuştu.
Elbette kötüyü temenni etmiyorduk ama perşembeyi hesap edebilmek için illa ki çarşambayı görmek gerekmiyordu. Yani, hesabınızı taaa geçmiş cumadan yapmazsanız, perşembelerin perişanlık getireceği vakıası hatırlatılıyordu.
Bazı olaylar vardır ki etkileri; sadece fertleri, belki aileleri, daha ötesinde mahalle ve beldeleri aştığı gibi ülkeyi ve hatta dünyayı sarsar ve o olayların dışına düşüncelerinizi yönlendirmeniz mümkün olmaz.
Kişisel hatalar sadece kişiyi ilgilendiriyorsa, sevenleri tarafından el atılır ve durum düzeltilebilir ama aldanmaların ve hataların faturalarını milletler ve devletler ödüyorsavehamet kişisel boyutu aşmış demektir.
2016 yılı, geçmişin hesabı çerçevesinde değerlendirilirken, ESKİ iktidar HAMAMIna YENİ MİLLİYETÇİLİK TASı uydurulduğunu görüyoruz. Ama kararsızlıklarla gelinen su ise dibini göstermeyen bir BULANIKLIK arz ediyor.
Türkiyemizin içinde bulunduğu coğrafya üzerinde eloğlunun açık emellerini BOP kaynaklı planlar uygulamaya konulurken; farklı hesaplar peşinde ve dünyanın yenidüzeniyle ilgili olarak bas bas bağırıyorlardı.
2003 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice; amaçlarının Ortadoğu ülkelerinin aynı kendileri gibi demokratik ve refah seviyesi yüksek ülkeler haline getirmek olduğunu söylüyordu.Bu bölgenin içinde yer alan Türkiyede dâhil olmak üzere 22 ülkenin sınırları değişecek cümlesinin üstüne basa basa!
Bu ifadeler BOPun tarifi idi ve kimse yalanlamadığı gibi kimse itiraz da etmemişti.
Arap baharı TANTANASININ başladığı dönemden itibaren bölgemizi saran kaosa karşı bizi yönetenlerin ÖNGÖRÜ EKSİKLİ⁄İ, şimdi ortaya daha net çıkmaya başlamıştır.
Oysa Siyasî dergahında, fikirlerinden istifade edegeldikleri Merhum Necmettin ERBAKAN, engin tecrübesinin ışığında defalarca uyarmıştı: birgün mesele Suriye olursa, bilin ki, HEDEF TÜRKİYEDİR
İsmi bahar konulan o kalkışma sürecinde deülkemizde AKP iktidar görevinde idi.
Maalesef iktidar yetkililerimiz, o devletlerdeki iç karmaşaları;kendi kabullerine göre ya alkışlayıp ayaklanmacıların yanında yer aldılar, ya da yönetimlere karşı yapılanları lanetlediler!
Mısır'da yapılanlara; orada halkın seçtiği bir iktidar var derken; Suriyede Zalim Esed'in yıkılmasını istiyoruz!denilmekteydi. Libya ve Irak trajedilerini hatırlatmaya bile lüzum yok!
Libya'da, Irak'ta, Cezayir'de meydana gelen her bir olaya bu iki yaklaşımdan biri dile getiriliyordu. Ama hepsi için bir ortak cümle daha söylenmekteydi.
Ayaklanmaların dış destek olmadan olamayacağı bilinmesine rağmen, o ülkelerle ilgili en beylik temenni;"TOPRAK BÜTÜNLÜ⁄Ü KORUNMALIDIR"cümlesinden ibaretti.
Halbuki bu isyanların hamisi olan dış destekçiler, toprak bütünlüğünü niye dert edecekti ve biz bu hengamenin o tarafına niye bakmazmış gibi yaptık?
Ülkemizde de 15 temmuz günü alçakça bir kalkışma yaşanmış, yıllarca süren bir ÇÖZÜM SÜRECİ HAYALİ içinde geçirilen suskunluk döneminde bölücü örgütlerin palazlanması GÖRÜLEMEMİŞ veya GÖRÜLMEK İSTENMEMİŞ, Suriyedeki duruma TARAF SIFATIYLA müdâhil olunmuş ve içeride yeni bir ekonomik buhrana davetiye çıkarılmıştır.
Şehit haberleri ve korkunun hakim kılınmaya çalışıldığı TAŞRAYA TERÖRÜ YAYMA PLANLARI gün yüzüne çıkarken, istihbarat zaafiyetleri ile vatandaşın tedirginliği hat safhaya ulaşmıştır.
İş başa düştüğünde bu Milletin ne dahildekilerden, ne de hariçtekilerden korkusu olmadığı ve bundan sonra da olmayacağı 15 Temmuz paranoyası karşısındaki dik duruşu ile bir kez daha görüldü.
Ama niye hep risk, niye hep teyakkuz, niye hep kötü haber?
Yozgatta bile Kayserideki patlamanın akabinde acaba sorusu sorulmaya başlanmışsa 2017 için dualarınıza gönülden iştirak ediyorum.
Allah, İslamın Son Ordusu olan yüce Milletimizin yardımcısı olsun vesselam.
02.01.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
NUR GÖKIRMAKLI
09.01.2017 16:09:052016 yılı, geçmişin hesabı çerçevesinde değerlendirilirken, ESKİ iktidar HAMAMIna YENİ MİLLİYETÇİLİK TASı uydurulduğunu görüyoruz..
Şu iki satırınız bile çok şeyi özetlemiş , ellerinize sağlık...
Yılmaz Ocak
02.01.2017 22:58:05Abi anlattıklarını yaşadığımız dönemlerde gerek akranlarımıza gerekse büyüklerimize aktardık, Allah şahit. Kardeşim, ne bahari? Bu büyük güçlerin kuklalarını değiştirme, silah satma, petrole hükmetme, Islam dünyasını boyunduruğu altında tutma oyununun yeni senaryolarıdır. Biz bu gaflet halindeyken Batı bize baharı yaşatır mi? dedik. Olan her türlü Islam dünyasına olacak, dedik. Bak adamlar Ortadogu'yu parcalayacaklarini açık acik söylüyor, ayık olunmalı, dedik. Dokuz var mı bilmem ama epey bir köyden, meclisten kovulduk. Şimdi ben bu söz dinlemeyenlerden olsaydım, ölen her bir Müslümanın görüntüsü vicdanımda çok daha onulmaz yaralar açardı, diye düşünüyorum. Topladigim yardımlar vs. O yarayı hafifletmeye yeter mi?.. Allah şahit ötesini de dedik. Ama sen daha güzel demişsin can abim. O kalemine ve yüreğine sağlık...