Sürur ÖZTÜRK

EZBER BOZAN

Yozgat’ta yayınlanan hangi gazeteye abonesiniz?

Yazılarımı düzenli olarak takip eden okuyucularımız, benim sık sık Yozgat’ın mahallî (yerel) basınına eleştirilerde bulunduğumu bilirler. Bunun sebebini de bilenler bilir ama bilmeyenler için açıkça belirtmeliyim: Eleştirilerimin tek amacı var, o da Yozgat gazetelerinin çok daha iyi bir seviyeye yükselmesine katkıda bulunmaya çalışmak.

Yozgat’ta yayınlanan hiçbir gazetenin kurumsal kimliğine karşı şu veya bu sebeple en küçük bir husumetim olmadığı gibi, bu gazetelerde çalışan hiç kimseye karşı da en küçük bir husumetim yok. Husumet şöyle dursun, hiç beğenmediklerimi bile her fırsatta dikkatle okuyor, samimiyetle istifade etmeye çalışıyorum.

Yozgat basınına yönelik eleştirilerimi bundan sonra da sürdüreceğim. Mahallî gazetelerin sahipleri ve çalışanları bilmeliler ki, hepsini samimiyetle seviyor ve önemsiyorum. Hiçbir eleştirimi, şahısları karalamak / küçük düşürmek / itibarsızlaştırmak maksadıyla yazmadım. Öyle olsaydı, eleştirdiğim gazetelerin ya da yazarların dikkate değer bulduğum haber ve yazılarını öne çıkaran, onları özel bir vurguyla kamuoyunun dikkatine sunan iktibaslar yapmazdım.

Bir gazeteci, bir gün yanlış bulduğunuz bir haber ya da yazı yazar, eleştirirsiniz; başka bir gün de çok güzel, çok önemli, çok isabetli bir haber ya da yazı yazar, o zaman da takdir edersiniz. Normal olanı da budur. Hiç kimseye karşı hiçbir önyargı taşımıyorum.

‘Şimdi bunları yazmak nereden icab etti?’ diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum.

Bu yazımda gazeteleri ya da gazetecileri değil, gazete okuyucularını, daha doğrusu “gazete okumayıcıları”nı eleştireceğim. Yukarıdaki girişi bu sebeple yaptım.

Benim matbaada basılan ve satışa sunulan bir gazetem olmadığı için, objektif ve rahat bir şekilde yazabilirim.

Hani bilirsiniz, Nasreddin Hoca’ya atfen anlatılan bir fıkra vardır:

Herkesin her gün müracaat edip derdine çare bulmasını istediği Nasreddin Hoca’nın ahırına bir gece hırsız girer ve eşeğini çalar. Sabah namazına kalktığında ahırın kapısının açık olduğunu görüp eşeğinin çalındığını anlayan Hoca, o üzüntü ve telâş içerisinde hayıflanmaya, yanıp yakınmaya, “Yetişin komşular, eşeğim çalındı!” diye feryat etmeye başlar. Hoca’nın feryadını duyup telâşlanan komşular da, koşarak gelip evin önünde toplanırlar. Hoca’nın derdini öğrenirler fakat Hoca’yı suçlamaya başlarlar. Bir komşusu, “E ama Hocam, bu kadar alçak bir duvardan tabii ki hırsız girer. İnsan şuraya şöyle yüksekçe bir duvar yapar. Kusura bakma ama kabahat sende” der. Bir diğeri de, “Aman Hoca, sen de ne avlu kapısına kilit vurmuşsun, ne de ahırın kapısına. Sen tedbir almazsan tabii ki hırlı da girer hırsız da” diyerek Hoca’yı kabahatli bulur. Diğer bir komşu da, “Yahu Hocam, senin uykun da amma derinmiş haa!.. Hırsız ahırın kapısını açıp eşeğini götürürken sen hiç mi çıtırtı duymadın? Allah bilir eşek anırıp senden yardım istemiştir de, sen eşek anırmasını bile duymamışsındır. Kusura bakma ama Hocam, sen de pek gamsızmışsın!” der. Sitemler, nasihatler uzar gider…

Hoca şaşkındır. Bu şaşkınlıkla komşularının yüzüne biraz baktıktan sonra, “Yahu insaf edin! Hırsızın hiç mi kabahati yok?!.” diye sorar.

Teşbihte hata olmasın; Yozgat mahallî basını açısından gazete-okuyucu ilişkisi biraz da bu fıkradaki Hoca ile komşularının ilişkisi gibi. Yozgat halkı, gazetelerden kendi mağduriyetlerini dile getirmesini, mağduriyetlerine çare bulmasını istiyor ama her gün bin bir emekle çıkan gazeteleri almayarak, onları mağdur duruma düşürüyor… Kendisi mağdur durumda olan bir gazete, vatandaşların mağduriyetine nasıl çare olabilir?

Yozgat halkı, gazeteleri pek beğenmiyor ama o gazetelerin daha da güçlenmesi için hiçbir katkı sağlamıyor. Esnaf reklam vermiyor, sokaktaki vatandaş ise 3 kuruşa kıyıp da günlük olarak gazete satın almıyor. Abone olmayı ise hiç aklından geçirmiyor… Buna rağmen, Yozgat gazetelerinin vatandaşların sıkıntılarını dile getirmesini, yapılan yanlışlıkların cesaretle üzerine gitmesini istiyor. Fakat satılmayan bir gazetenin, meselâ yolsuzlukların üzerine nasıl gidebileceğini düşünmüyor. Satılmayan bir gazetenin, meselâ tarım ve hayvancılık konusunda yazıp çizdiklerinin hiçbir etkisi olmayacağını düşünmüyor. Satılmayan bir gazetenin, şehrin yöneticileri ve siyasetçileri üzerinde vatandaş adına bir baskı unsuru olamayacağını hesaba katmıyor…

Nitekim, Yozgat gazetelerinin herhangi birisi, Yozgat’taki birtakım aksaklıkları dile getirse, birtakım eleştirilerde bulunsa, ilgili bürokratlar bu tür eleştirilere cevap verme ihtiyacı bile duymuyorlar. Çünkü “Cevap verip de şımartmaya değmez. Kaç kişi okuyor ki bu gazeteyi!..” diye düşünüyorlar.

Ne büyük bir hata! Oysa o gazetenin dile getirdiği aksaklık, 3-5 gazete çalışanının değil, belki yüzlerce, belki binlerce Yozgatlının sıkıntısı. Eleştiriye cevap vermekle aslında gazeteye değil, Yozgat halkına cevap vermiş olacaklar ama Yozgat’ın bürokratları, bunun bilincine varamayacak kadar entelektüel birikimden yoksun. Ama ulusal basında kendileri aleyhine küçücük bir haber çıksa, hemen paçaları tutuşuyor, hemen harekete geçiyorlar.

Neden? Çünkü;

1- O gazetelerin yüz binlerce okuyucusu var. Bu, yüz binlerce insan karşısında mahcup olmak demek…

2- O gazetelerde yayınlanan haber ve yazılar, hükümet yetkililerine de ulaşıyor. Bir telefonla ya da bir resmî yazıyla görev yerlerinin değişebileceğini ya da görevden alınabileceklerini biliyor ve bundan korkuyorlar. Yani, ulusal basında çıkan haberler üzerine harekete geçmekle, aslında vatandaşın derdine değil, kendi dertlerine çare bulmanın peşinde koşuyorlar…

Burada, eskilerin ‘fâsit daire’ dedikleri bir ‘kısır döngü’ söz konusu. Gazete sahipleri ya da yöneticileri ister istemez, “Halk kendi gazetesine sahip çıkmazsa, ben onların derdiyle niye ve nereye kadar uğraşayım kardeşim? Niye kendimi tehlikeye atayım? Niye ben kötü olayım?” diye düşünüyor. Halk da, “Benim derdimi, sıkıntımı, taleplerimi dile getirmeyen gazeteye ben niye para vereyim?” diye düşünüyor. Bu durum, bu fâsit daire, bu kısır döngü, “Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?” sorusuna cevap vermek kadar zor ve muhal bir durum…

Benim şahsî kanaatime gelince;

Ben, Yozgat’ta yaşayan herkesin her gün en az bir gazete satın alması gerektiğine inanıyorum.

Bütün gelişmiş ülkelerde yerel basın çok güçlüdür. Gücünü de devlet yardımlarından değil halktan alır. Böyle olduğuna dair küçük bir örnek vereyim:

2-3 Ekim 1997 tarihinde İstanbul’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Alman Konrad Adenauer Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen yerel basına yönelik seminerde, Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Temsilcisi Dr. Wulf Schönbohm, toplantının açılış konuşmasında şöyle söylemişti:

“Almanya’da çok güçlü ve etkili yerel ve bölgesel gazeteler bulunmaktadır. Almanya’da insanlar, öncelikle bir yerel gazeteye abone olurlar.”

Bu iki cümle, yeterince açıklayıcı olsa gerek…

Yozgat’ta yaşıyor ve Yozgat’ın geri kalmış bir şehir olduğunu; yerel siyasetçilerin, yerel bürokratların ve yerel sivil toplum kuruluşlarının Yozgat’ın kalkınması için samimi ve ciddi bir çaba sarf etmediklerini, proje üretmediklerini, ellerini taşın altına sokmadıklarını düşünüyor, bundan da şikâyetçi oluyorsak, her gün en az bir yerel gazete almalıyız.

Herhangi bir yerel gazetenin yıllık abone bedelinin, çok afedersiniz, büyük şehirlerde insanların umumî tuvaletlere bir yıl boyunca verdikleri paradan daha az olduğunu unutmayınız ve bunu yerel gazetelere çok görmeyiniz.

Unutmayınız ki, resmî kurumların abonelikleriyle birlikte günde sadece 200 (yazıyla iki yüz) tane satan hiçbir gazete, sizin hakkınızı, hukukunuzu savunamaz. Bir haberin ya da yazının günde 200 tane satılan bir gazetede yayınlanmasının etkisi başkadır, günde bin tane, 3 bin tane, 5 bin tane satan bir gazetede yayınlanmasının etkisi başkadır…

Yukarıda belirttim, altını çizerek tekrar kaydedeyim: Benim, matbaada basılıp satışa sunulan bir gazetem yok. Yani bu yazıyı yazarken hiçbir maddî menfaat beklentim yok. Biliyorsunuz ben, sadece internette www.yozgatmuhabir.blogspot.com isimli bir blogu yayınlıyorum, ondan da tek kuruşluk bir maddî gelir elde etmiyorum. Yozgat basını gelişip, büyüyüp güçlenmedikçe Yozgat’ın da gelişemeyeceğini, büyüyemeyeceğini, kalkınamayacağını düşünüyor, yerel basının güçlenmesine emeğimle katkıda bulunmak istiyorum.

Yozgat’ta yaşayan herkes, Yozgat’ta yayınlanan gazeteler içerisinden tercih ettiği herhangi birisini her gün satın almalı, işyerinde veya evinde, çayını veya kahvesini yudumlayarak dikkatle okumalı diye düşünüyorum.

Yozgat basını güçlendiğinde Yozgat’ta neler olacağını hep beraber görebiliriz…

Yozgat’ın içinde bulunduğu içler acısı durumdan şikâyet ediyorsanız, şu soruya cevap veriniz: Siz, Yozgat’ta yayınlanan hangi gazeteye abonesiniz?

Bu konuya devam edeceğim…

18.12.2011
OKUR YORUMLARI
Remzi ATAMAN
19.12.2011 22:44:00

"Bir ülkenin,şehrin,beldenin çağdaşlığı okuma hemde kitap ve günlük gazete okuma oranı ile paralel olduğuna inanan biriyim."Değerli kardeşim Sürur Bey, internet üzerinden elimden geldiğince yerel basını takip ediyorum.Yazılarını zevkle okuyorum.samimiyetle söylüyorum ki basına ve basın mensubuna yakışır cesaretinizden ve genelde Ülkemizin,özellikle de Yozgat'ın ve Yozgatlının sorunlarını dile getirmenizden dolayı sizi kutluyorum.Sizi şahsen ne gördüm nede konuştum.Sizin gibi yürekli basın mensuplarına Yozgat'lının ve ülke insanımızın ihtiyacı vardır."Yozgat’ta yayınlanan hangi gazeteye abonesiniz?"Yazınızı okudum,hem sevindim hem üzüldüm.Sevindim:Okumak ve de kendi sorunlarımızı dile getiren basından herhangi bir gazeteyi okumamız gerektiğini dolayısı ile okumanın yararlarını anlattığınız için.Üzüldüm sevgili Yozgat'lımızın kendi sorunlarını dile getiren herhangi bir gazeteyi alıp okumadıkları için.Halbu ki basın bizim gözümüz,kulağımız,söylemek isteyip te söyleyemediklerimizi söyleyendir.Ona sahip çıkmamız gerekir.bunun için ise günlük "paket içerisinde 2 tek sigara parası bile değil"bir gazete alıp okumalıyız.Hem kendimizi geliştirir,hemde bizim gözümüz,kulağımız,elimiz,ayağımız,yüreğimiz olan basını yaşatırız.Size sevdiklerinize ve tüm sevenlerinize bahar tadında yaşam diliyor gazete özelliklede yerel gazete okuyanlara selam olsun diyorum.Emeğinize yüreğinize,kaleminize sağlık.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ