Sürur ÖZTÜRK

EZBER BOZAN

Atatürk’ü biraz olsun seviyorsanız, derhal istifa ediniz!

Atatürkçü Düşünce Derneği Yozgat Şube Başkanı İsmail Aslanyiğit’in 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle yayımladığı mesaj, herhalde Atatürk’ün kemiklerini sızlatmaya yetmiştir.

Malûmunuz, sık sık edebiyatçılarla, şairlerle, yazarlarla, gazetecilerle bir araya gelip sohbet eden, istişarelerde bulunan Atatürk, Türkçe’yi en iyi kullanan devlet adamlarından birisiydi. Atatürkçü Düşünce Derneği Yozgat Şube Başkanı İsmail Aslanyiğit’in Cumhuriyet Bayramı mesajı ise, tam bir Türkçe katliamı gibi.

Katliam, daha mesajın başlığından başlıyor. Başlık şöyle: “Atatürkçü düşünce derneği Yozgat şubesi cumhuriyetimizin 87. kurtuluş yıldönümünün basın açıklaması”

Başkanı olduğu derneğin baş harflerini küçük yazmasını bir tarafa bırakın, İsmail Bey, “87. kurtuluş yıldönümü” ifadesini kullanmış. Üstelik bu “kurtuluş” ifadesini sadece başlıkta kullanmakla kalmamış, metnin ilk cümlesinde de tekrarlamış. Biz “kuruluş” yıldönümü zannediyorduk, meğerse “kurtuluş” yıldönümü imiş... Yani, cumhuriyet 87 kere kurtulmuş…

Metinde, büyük harf-küçük harf, noktalama işaretleri, ayrı ve bitişik yazılması gereken bazı eklerin birbirine karıştırılması gibi yanlışlıkları bir kenara bırakın, yazılı bir açıklamada mazur görülemeyecek derecede vahim yanlışlıklar sergilenmiş.

Meselâ, “1950 yılından itibaren cumhuriyeti ve ulus devletimizi yok etmeye çalışan emperyalist devletler ve onların içindeki iş birlikçiler” ifadesine ne demeli?

İsmail Bey, emperyalist devletlerin içindeki işbirlikçilerden söz ediyor. Yani, emperyalist devletler, kendi kendileriyle işbirliği yapmışlar. Anlaşılan, ‘Emperyalist devletler ve onların içimizdeki işbirlikçileri’ demek istemiş ama başaramamış…

İsmail Bey, basın açıklamasında, “1920 yıllarında mütakkere basını tekrar kendini gösterdi” diyor. Tarihte kaç tane 1920 yılı var ki, “1920 yıllarında” diye çoğul kullanıyor? Belli ki, “1920’li yıllar” demek istiyor ama nafile!.. İsmail Bey, “Mütareke” kelimesini de “mütakkere” şeklinde yazarak, yeni kelimeler üretme konusundaki yenilikçi ve mucit tarafını göstermiş...

Ya şu cümleye ne dersiniz:

“ulusumuzu yıkmaya çalışanlar bölücülük yaparak destek olmakta kültürel değerlerimizi ve cumhuriyette kazanmış olduğumuz tüm değerlerimize saldırmak cürhettini bilmektedirler.”

Cümledeki ifade ve anlam bozukluğu bir tarafa, İsmail Bey, “cüretini” kelimesini de “cürhettini” şeklinde yazmış. Üstelik, “cüretini gösterebilmektedirler” demek isterken, “cürhettini bilmektedirler” diye yazarak, yenilikçiliğin sınırlarını hayli zorlamış...

“Atatürk yok ama onun emanetçileri nice türk gençliği bu cumhuriyeti yaşatmaya ant içmiştir” cümlesi de ayrı bir numune… Hadi “Türk” kelimesinin ilk harfinin küçük yazılmış olmasını en baştaki müsamahamıza dahil edip görmezden gelelim; “nice türk gençliği” ne demek oluyor? Kaç tane Türk gençliği var? İsmail Bey, “nice Türk genci” demek istemiş ancak her zaman olduğu gibi, doğrusunu anlamayı bize bırakıp, “nice türk gençliği” diye yazmış…

Metinde bir cümle var ki, reklamlar için metne ara verildiği hissine kapılıyorsunuz:

“İsmail ASLANYİĞİT kıymetli Yozgat halkımızın 87. Cumhuriyetini 10 yıl önceki gibi heyecanla, coşkuyla kutlanmasını diler.”

“Özen Film, iftiharla takdim eder” der gibi… Cümledeki bu acemice yapılmış şahsî reklâmı da bir kenara bırakın, “87. Cumhuriyet” ne demek oluyor Allah aşkına?! Atatürkçü Düşünce Derneği mensupları, “İkinci Cumhuriyet” ifadesine kızıp duruyorlardı, İsmail Bey, hayli cömert ve cesur bir şekilde bunu “87. Cumhuriyet”e çıkarmış… Meğer bundan önce 86 cumhuriyetimiz varmış, bu da 87’ncisiymiş… Cümlede “kutlamasını” şeklinde yazılması gereken kelimenin “kutlanmasını” şeklinde yazılmış olması üzerinde hiç durmayalım; devede kulak kalır nasıl olsa…

Bundan sonraki cümleler de, freni patlamış bir kamyon gibi, ortalığı toz dumana katarak, bayır aşağı ilerlemeye devam ediyor:

“Ne oldu eski cumhuriyetlerimizi ve eski bayramlarımızız coşkuyla kutlarken bu duyarsızlık niye coşkuyla kutlanan eski bayramlarımızda niye eski coşku kalmadı”

Cümle böyle. Okuduğunuzda, gülmekle sinir krizi geçirmek arasında gidip gelen mütereddit bir ruh hâline giriyorsunuz… Çünkü, İsmail Bey size yılın sorusunu soruyor:

“Eski bayramlarımızda niye eski coşku kalmadı?”

Soru çok zor… Durum hayli müşkül... Yozgat tabiriyle, babayın anayın aşını içiyim... Lütfen dikkat buyurunuz, cümlede yeni bayramlardan söz etmiyor İsmail Bey. Eski bayramlarda eskiden coşku varmış ama yine eski bayramlarda o coşku kalmamış. Beyninizi kördüğüm hâline getirdikten sonra da soruyu patlatıyor: “Niye?”

Nasıl oluyor da, eski bayramlarda aynı anda hem coşku oluyor hem de o coşku yine eski bayramlardan kaybolmuş oluyor? Yani, sorun yeni bayramlarda değil, eski bayramlarda… Kim 500 milyar ister? Emin misiniz? Son kararınız mı?

Durun, hemen pes etmeyin, Çin işkencesi daha bitmedi. Şu cümleye ne dersiniz:

“Çocuklarımızın kutlamış olduğu cumhuriyet bayramını annelerin ve babaların çocuklarına bayramlarda sahip çıkmalarını ve moral desteği vermelerini dilerim.”

Efendim? Nasıl yani?.. Özne yüklem uyumsuzluğunu boş verdim de, bayramlarda annelerin ve babaların çocuklarına sahip çıkmalarını dilemek ne demek oluyor? Bayramlarda ne oluyor ki, anneler ve babalar çocuklarına sahip çıkacaklar? Bomba ihbarı filan mı var? Ya “moral desteği” ne demek? Anneler ve babalar, Cumhuriyet Bayramı’nda çocuklarına nasıl moral desteği verecekler yani?.. “Üzülme yavrum, metin ol! Biliyorum, bu Cumhuriyet Bayramı çok kötü ama, inan geçecek, sabret” filan mı diyecekler? İsmail Bey, basın açıklamasının ilk cümlesinde, “cumhuriyetimizin 87 kurtuluş yıldönümünü buruk bir acı ile kutlamaktayız” dediğine göre…

Fakat o da ne? İsmail Bey, birkaç cümle sonra fikir değiştiriyor ve şöyle söylüyor:

“… Atatürk ve ilkelerine, Devrimlerin, Eserlerine (Dikkat! Baş harfleri büyük…) daha sıkı sarılıp onlara sahip çıkıp onları koruyalım ve heyecanla coşkuyla bayramımızı kutlayalım ve eski bayramlarımızı hatırlayalım.”

İyi de mübarek adam, yani İsmail Bey, madem “bayramı heyecanla, coşkuyla kutlayalım” çağrısında bulunuyorsunuz, o halde neden mesajınızın başında “cumhuriyetimizin 87 kurtuluş yıldönümünü buruk bir acı ile kutlamaktayız” diyorsunuz? Lütfen kararınızı veriniz! Bu bayramı nasıl kutlayacağız? “Heyecan ve coşkuyla” mı, yoksa “buruk bir acı ile” mi?..

Ve işkence bitiyor. Son cümle:

“Atatürkçü Düşünce Derneği olarak bu 87 yılında kutladığımız Cumhuriyet Bayramımızı içtenlikle kutlarım ve nice 87 yıllar diler hepsinize (Dikkat! ‘hepinize’ değil, ‘hepsinize’…) sevgi ve saygılar sunarım.”

Metin boyunca neredeyse her cümlede facialar olur da, imza kısmında bir trafik kazası olmaz mı? Aşk olsun! İmza şöyle:

“İsmail ARSLANYİĞİT ADDD YOZGAT ŞUBE BAŞKANI”

İsmail Beyin soyadı Arslanyiğit mi, Aslanyiğit mi? Metnin ortalarındaki “İsmail ASLANYİĞİT kıymetli Yozgat halkımızın 87. Cumhuriyetini 10 yıl önceki gibi heyecanla, coşkuyla kutlanmasını diler” cümlesinde Aslanyiğit yazıyor ama imza kısmında bir “R” ilâvesiyle Arslanyiğit oluvermiş… İnsan bir basın açıklamasında kendi soyadını yanlış yazar mı yahu?

Sabredin, az kaldı bitiyor… Malûmunuz, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kısa adı ADD. Fakat, İsmail Bey fazladan bir “D” daha koymuş imza kısmına. “Bir ‘D’ de benden olsun” dercesine basmış imzayı…

Şimdi lütfen söyleyiniz; Cumhuriyet Bayramı mesajını bu şekilde yazan, tarihi, tarihî şahsiyetleri ve birtakım siyasî kavramları bu kadar yetersiz bir bilgiyle ve böyle bir algıyla kavramaya çalışan bir adamın, Atatürk’ün herhangi bir sözünü doğru olarak anlayabileceğine ve onu topluma doğru bir şekilde aksettirebileceğine kanaat getirebilir misiniz?

Yukarıda naklettiğim ‘basın açıklaması’nı bir ortaokul öğrencisine okutsanız, elleriyle karnını tuta tuta gülmeye başlamaz mı?

Bu adam, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Yozgat Şube Başkanlığını yapıyor. Cumhuriyet Bayramı’nda da bir ‘basın açıklaması’ yayımlıyor ve diyor ki, “cumhuriyetimizin 87 kurtuluş yıldönümünü buruk bir acı ile kutlamaktayız…”

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu ‘basın açıklaması’nı okuyana kadar bayramı coşkuyla kutluyorduk; ama okuduktan sonra biz de “buruk bir acı ile” kutlamaya başladık…

İsmail Bey, eğer içinizde çok değil, biraz olsun Atatürk sevgisi varsa, lütfen ve derhal görevinizden istifa ediniz! Aksi halde, mazallah herkes sizin bir Atatürkçü değil Atatürk düşmanı olduğunuzu düşünmeye başlayacak…

29.10.2010
OKUR YORUMLARI
ABDÜLKADİR ÇAPANOĞLU
30.10.2010 19:56:00

Değerli Surur Beyciğim,Yozgat'ta Atatürkçü düşünce böyle insanlara kaldıysa vah,vah.Eğer bu kutlama yazısını kendi değilde acele ile bir çocuğa yazdırdı ise o zaman da vah ki eyvah....

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ