HEMŞEHRİMİZ PROF.DEMİRER’DEN GAZETEMİZE COVİD 19 AÇIKLAMALARI

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı öğretim üyesi ve TÜBA Kanser çalışma grubu başkanı hemşehrimiz Prof.Dr.Taner Demirer,Koronavirüsle ilgili son gelişmeleri gazeteniz www.yozgatgazetesi.com’a değerlendirdi.Koronavirüs salgının henüz bitmediğini  son günlerde yeni dalgalanmaların yaşandığını hatırlatan Prof.Dr.Taner Demirer, “ Toplum olarak Koronaya karşı önlemleri hiçbir zaman elden bırakmamalıyız.Maske,mesafe ve hijyen kurallarına azami özeni göstermeliyiz.Aksi halde ikinci bir dalga riski ile karşı karşıya kalabiliriz’dedi

Hemşehrimiz Prof.Demirer,sıcaklıkların ve yaz mevsiminin korona üzerindeki etkisine ilişkin kendisine yönelttiğimiz bir soruya karşılık şunları söyledi :

“Bazı bilim insanları ve hatta Harvard Üniversitesinden Mayıs başlarında yapılan açıklamalar artan yaz sıcaklıklarının koronavirüsün hızını azaltacağı yönündeydi. Ancak bu beklenen olmadı ve artan sıcaklıkların virüsün yayılma hızını azaltmadığını gördük. Nitekim yüksek ve kavurucu hava sıcaklığının hakim olduğu Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Yemen gibi ülkelerde Koronavirüs yayılmaya ve can almaya devam ediyor.”

Prof.Dr.Demirer ,Kasım ayında normal grip mevsiminin başlamasının bir risk oluşturup oluşturmaya ilişkin sorumuza da yanıt veren Prof.Demirer bu konuda şöyle konuşu :

“Normal de Kasım ayına kadar bizim Koronavirüs pandemisini tamamen kontrol altına almamız gerekir. Zaten Sağlık Bakanlığımızın da amacı Temmuz sonu ya da Ağustos başı gibi bu hedefe ulaşmaktır. Vatandaşlarımız eğer kontrollü sosyal yaşamın kurallarına tam uyarlar ise bunu başaramamamız için bir sebep yoktur.  Havaların soğuması sonbaharın gelmesi ve kışa girilmesi tekrar insanları birbirine yaklaştırıp kapalı mekanlar da biraraya gelme durumuna yol açarak hem mevsimsel gribin hem de var ise Kovid 19 un tekrar hızla yayılmasına ve hatta dünya genelinde ikinci bir dalganın oluşmasına bile yol açabilir. Bu nedenle bizim sonbahara girmeden önce vaka sayılarımızı mutlaka %0.5-1 oranlarına çekmemiz ve kontrollü sosyal yaşamın kurallarına uymaya devam ederek aşıyı beklememiz gerekiyor.”

Açıklamasında virüs aşısının ne zaman  bulunacağı konusuna değinen Bilim adamı Prof.Dr.Taner Demirer, virüs aşısının muhtemelen sonbaharda veya en geç 2021’in ilkbaharında kullanıma hazır hale geleceğini açıkladı.Prof.Demirer konuya ilişkin şunları söyledi :

“Bilindiği gibi, Koronavirüs bir RNA virüsü olup bu tür virüslere karşı aşı üretmenin çok zorlukları vardır. Genel anlamda aşı girişimlerinde başarı oranları % 8-10 lar da kalmaktadır. Ama bu zamana kadar toplanan bilimsel verilere, hastalık seyrine ve virüsün davranış modeline bakıldığında elimizde de şu ana kadar Kovid 19 a karşı etkin olduğu gösterilen bir ilaç olmadığına göre bu pandemiden kurtulmanın ve eski yaşam tarzımıza dönmenin tek yolu maalesef etkin ya da hastalığı hafif geçirmemizi sağlayacak bir aşının bulunmasından geçiyor. Bu zamana kadar yapılan aşı çalışmalarının yaklaşık 10 tanesi hayvan aşamasını tamamlamış ve insanlarda faz çalışmalarına geçmiştir. Şu ana kadar bizlere ulaşan bilgilere göre özellikle Oxford Üniversitesi, Amerikan Sağlık Enstitüsü ve Çinde ki çalışmalar etkin ya da hastalığı hafif geçirmemizi sağlayacak bir aşının sonbaharda ya da 2021 in ilkbaharında insanlığın kullanımına hazır hale geleceğini gösteriyor.

Yerli ve milli bir aşının geliştirilmesi için Sağlık Bakanlığımız, Bilim Sanayi Bakanlığımız ve bu bakanlıkların bünyesindeki kuruluşlar TÜSEB ve TÜBİTAK Ulusal Aşı Konsorsiyumu oluşturmuşlardır. Bu konsorsiyum da 250 üzerinde bilim insanı, kamu kurumları, kamu hastaneleri ve üniversitelerimiz yer almaktadır. Yapılan açıklamalara göre bizim Ülkemizde hayvan çalışmaları sonbahar da tamamlanabilir ve insan çalışmalarına geçilebilir gözüküyor. Asya da insanların vahşi yaşam hayvanlarını yeme ve bunların doğal yaşamlarına müdahale etme alışkanlıkları devam ettiği sürece gelecekte Korona ve benzeri virüsler ile yeni pandemilerin dünyanın başına musallat olması ihtimali oldukça yüksektir.  Bu nedenle sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca işaret ettiği gibi milli ve yerli aşı Ülkemiz için elzem olup ekonomik ve stratejik bir öneme haizdir.”