Uzun bir süredir Corono ile yatıp, Corona ile kalkıyoruz.
Bu yüzden bir çoğumuzun psikolojisi yerle bir oldu.
Bu süreçte kendimi koruyabilmek açısından farklı şeylerle meşgul oluyorum.
Ya eski arşivlerimi düzenliyorum, ya kitap okuyorum, ya da farklı konular işleyen kanalları
izlemeye çalışıyorum.
Dostlarıma da bunu tavsiye ediyorum.
Eğer bu süreçte kendimize dikkat etmezsek, Psikoterapistlerin kapısını çalmak zorunda
kalacağımızı da biliyorum.
***
2 Mayıs akşamı iftar sonrası geçtim televizyonun karşısına...
Elime aldığım kumanda ile kanal kanal gezerken Halk Tv’de Usta Gazeteci Dr. Hulki
Cevizoğlu’nun programı olduğunu öğrendim. Hürriyet’de çalıştığım dönemlerden tanıdığım
Hulki ağabeyin mesleki titizliğini de bildiğim için “Tamam, bu kanaldayım” dedim.
Programın konuğu Hava Kuvvetleri Komutanlığında Plan Harekat Daire Başkanlığı görevinde
bulunmuş Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş idi...
1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatına Üsteğmen olarak katılmış, Yüzbaşı Rütbesini savaş
sırasında uçağın içinde takmış emekli bir askerin neler anlatacağını merak etmiştim.
***
Program başladı...
Hulki Cevizoğlu, her zamanki naif duruşu ile son derece net sorular soruyordu.
Konuğu Emekli General Karakuş ise aynı güzellikte yanıtlar veriyordu.
Bir zamanlar Türkiye ve Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren “Kardak Adası Krizi” konusu
gündeme geldiğinde Karakuş Paşa, o dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i överek “O
dönemdeki siyasi iktidar kale gibi arkamızda duruyordu. Biz de bundan güç alarak harekete
geçtik. Gerekirse savaşacaktık. Yunanistan bizim kararlılığımızdan korkup, bize ait olan
kaya parçalarını terk etmek zorunda kaldı” dedi.
Karakuş Paşa, o günleri anlatırken gurur doluydu.
PKK Terör örgütüne de en büyük darbeyi o dönemlerde vurulduğunu bildirdi.
Sınırımızın 300 kilometre dışında İran-Irak arasındaki “Zeli Kampı”nın da o dönemlerde yerle
bir edildiğini söyledi.
Ama bir üzüntüleri de vardı;

Karakuş Paşa, bu gün Ege Denizinde bize ait 16 adanın Yunanistan tarafından işgal edildiğini
iddia etti. Bir de, sözde “Ergenekon Soruşturması” kapsamında Genelkurmay’ın Kozmik
Odasına girilmesinin ardından 848 İstihbarat elemanımızın cinayetlere kurban gittiğini
anlattı.
O an “Vay be!” demekten kendimi alamadım.
Sanki kalbime bıçak saplandı, mideme taş oturdu.
Din ve inanç söylemleri ile iktidara gelenlerin bu konuda kendilerini bir vebal altında düşünüp
düşünmediklerini merak ettim doğrusu.
Medyanın büyük bir çoğunluğunun iktidar yandaşlığı yaptığı, 85 gazetecinin cezaevlerinde
bulunduğu bir dönemde şimdilik üzülmekten başka elimizden bir şey gelmiyor.
Ama o sandık elbet bu milletin önüne gelecek!..

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ