MEMLEKETİN HALİ

Politikacılar, işi biliyor...
Özellikle de iktidarda olanlar!
Milletin tam canı sıkılıyor, iktidarın icraatlarını eleştirmek için tam konuşmaya başlayacak bir bakıyorsunuz gündem değişivermiş!..
Gençlerimiz iş aramaktan, esnaflarımız da siftahsız dükkan kapatmaktan tam bıkmış ve ağızlarını açacakken pat diye yeni bir tartışma başlatılıyor!..
Kimse ne oldu? diye sormaya fırsat bulamadan, suni bir gündemin içine düşüveriyor.

Bu ülkede alıştık artık bunlara...
***

Ayasofya’da böyle oldu...

Milletin bin bir derdi varken, önce Devlet Bahçeli’ye söylettiler Ayasofya konusunu.
Sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Ayasofya açılsın” diye slogan attırdılar.
Erdoğan o kalabalığa “Önce Sultanahmet’i doldurun da bakalım” diye karşılık verirken meğer suyun altı ısınmaya devam ediyormuş. Vatandaşların dikkati baroların bölünmesi konusuna odaklanmışken, herkes “Bu düzenleme Temsilde Adalet ilkesini bozar” diye tartışırken, meğer bu konu Danıştay’ın da gündemindeymiş.

Danıştay 10’ncu Dairesi, 24.Kasım.1934 yılındaki Bakanlar Kurulu kararını iptal edince radikal dinciler pek sevindi. Sanki İstanbul yeniden fethedildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan“Hukuk böyle karar verdi” anlayışı içinde imzaladığı bir kararname ile buranın yönetimini Diyanet İşleri Başkanlığına verdi.
...Ve yapılan ilk açıklamada, Ayasofya’nın yeni adının da Ayasofya-i Kebir Camii olacağı duyuruldu.

Hayırlısı olsun!..
***
Ayasofya’nın bundan böyle Ayasofya-i Kebir Camii olacağının açıklanması üzerine, İstanbul’daki Aya Yorgi, Aya Dimitri, Aya Kirkaya, Aya Konstantino, Aya Nikola, Aya Todori, Aya Triada, Aya Biri ve Aya Panteleymon kiliseleri aklıma geldi.
Sonra da, “Neden bu kiliselerin önünde hep Aya var?” diye merak edip araştırdım.

Meğer, bu Hristiyanlıkta bir ünvanmış!
İyilikleri ile tanınmış kutsal kişiler için verilirmiş Aya ünvanı...
Erkek ise Aziz, Kadın ise Azize olarak anılan bu kişiler, öldükten sonra kilise tarafından bu isimle onurlandırılırmış. Hristiyan toplumu için üstün ahlaklı kişiler olarak kabul edilirmiş.
***
Hal böyle iken, bizimkilerin Ayasofya’yı Cami yapma kararının ardından isim olarak neden AYAsofya-i Kebir Camii ismine takıldıklarını da doğrusu anlayamadım.
Bu karar ile İstanbul’un yeniden fethedildiğini sananlar unutmasınlar ki;
İstanbul 4 yıl 10 ay 23 gün işgal altındayken Ayasofya’da, Topkapı Sarayı’da, Eyüpsultan’da elimizden gitmişti. Atatürk ve Silah arkadaşlarının dirayeti sayesinde İstanbul başta olmak üzere Anadolu düşman işgalinden kurtarıldı. Bu topraklarda Ay-Yıldızlı bayrağımız dalgalanıyor ve bu minarelerden ezanlarımız yükseliyorsa, bunu Atatürk ve Silah arkadaşlarına borçluyuz.

UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde bulunan Ayasofya için alınan bu kararın ardından, Batılı devletlerin baskısı ile İsrail’in de, işgal ettiği topraklardaki Mescid-i Aksa’ya benzer bir misilleme yapmasından korkarım!

Böyle bir gelişme İslam aleminin yüreğine hançer saplamak olur ki; Bunda da en büyük günah Ayasofya kararında imzası olanların olur!
***
Maalesef memleketin hali bu...
İktidar tamamen gündemi değiştirmeyi amaçlıyor.
Yapılan anket sonuçlarında ekonomiyi bir türlü düzeltemediklerini, kan kaybettiklerini  ve bir daha iktidar olamayacaklarını gören AKP bana göre son bir hamle yapıyor.

Kendi ifadeleri ile Sultanahmet Camisini dolduracak cemaat yokken, Ayasofya’nın da cami olarak ibadete açılması siyasi bir karardır. Her mahalleye yaptıkları İmam Hatip Liselerine öğrenci bulamayan, hatta buralardan mezun olanların bile son seçimlerde kendilerine oy vermediğini gören iktidar, kara kara düşünüyor.

İlk seçimde kaybedeceklerini ben söylüyorum, onlar da biliyor!

 

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ