YOZGAT’LI BİR HALK OZANI

Yozgat’ımızın bağrından çeşitli alanlarda pek çok ünlü yetişmiştir. Ne yazık ki bizde yanlış bir gelenek egemen. Biz bu ünlülerimizi yaşarken değil, öldükten sonra anmaya başlıyoruz. Hatta sahiplenmedik ya da tanımadıklarımız bile oluyor. Ben bu kez bu geleneğin dışına çıkıp yaşayan ve bugün doğumunun 57. yılını kutlayan Hasan Kaplani (Âşık Kaplani)’den söz edeceğim.

Hasan Kaplani, 2 Nisan 1958’de Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Tulum köyünde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde,ortaokulu Sorgun ve Eymir’de okudu. Liseyi Ankara bitirdi. Yükseköğrenimini Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde tamamladı.

Küçük yaşlarda şiir yazmaya başladı. Henüz 10 yaşındayken de bağlamayı eline aldı. Onu bu konuda yönlendiren ve ilk bağlamasını kendi eliyle yapıp ona veren amcası Yusuf Kaplan oldu. Kaplani, bundan sonra bağlamasını elinden bırakmadı. Kendini geliştirdi. Çalıp söylediği türkülerle dikkat çekti.

1977’de halk konserleri etkinliklerine yöneldi. Aynı yıl “Halk Ozanları Kültür Derneği”ne üye oldu. Daha sonra dernekte yönetim kurulu üyeliği, genel sekreterlik ve denetleme kurulu başkanlığı görevlerinde bulundu.

Çoğunlukla Kaplani mahlasını (takma adını) kullandığı şiirlerinde hemen her tür konuyu işledi. 1980’li yılların ortalarında söylediği birçok türkü ile adı duyulan Kaplani’nin şiirlerinin bir bölümü, Metin Turan tarafından hazırlanan “Yürüyorum Dikenlerin Üstünde (1999)” adlı kitapta yayımlandı. Şiirleri ayrıca birçok dergi ve kitapta yer aldı.

Kaplani’nin tek başına ve diğer sanatçılarla birlikte albüm çalışmaları oldu. İlk kaset çalışmasını 1980’de yaptı. 1997’de “Yanar Yüreğim” adıyla bir başka kaset çıkardı.

Bugün birçok halk müziği sanatçısı tarafından okunan güzel türkülerin altında (50’nin üzerinde türkü) Hasan Kaplani’nin imzasını görüyoruz: “Yürüyorum Dikenlerin Üstünde”, “İkrarım İkrardır Gül Yüzlü Dostum”, ”Nazlı Yâr”, “Bahar Geldi, Yaz Gelmedi”, “Sende Kaldı Yüreğimin Yarısı”, ”Bırak Gam Kederi Yaralı Gönül” bunlardan bazılarıdır. Kaplani’nin ayrıca “Bahar Gözlü Yârim” adlı bir şiir kitabı vardır.

Kaplani, yurdun çeşitli yörelerinde konserler vermiş ve televizyonlarda müzik programlarına katılmıştır.

Devlet memuru olan ve yurdun çeşitli yörelerinde çalışan ozanımız, şiir çalışmalarının yanı sıra kaset hazırlıkları ve genç sanatçıların eğitimiyle yaşamını sürdürmektedir.

Yozgat’ımızın güçlü ozanı, halkın içerisinden çıkıp kendisini yetiştirmiş birisidir. Onun belki de en büyük şansı, halk şiiri geleneğine bağlı bir aileden gelmesidir.

Kaplani’nin şiirleri kimi zaman duygusal kimi zaman öğreticidir. Duygusal şiirleri sıcak, sımsıcak dizelerle sarıp sarmalar insanı. Bu tür şiirlerinde tutkulu bir sevgi ön plandadır. Mecnun’un Leyla’sını aradığı gibi, sürekli yavuklularını düşleyenlerin duygularını yansıtır. Kara sevdanın en güzel yansımasını buluruz onun dizelerinde:

Gül yüzünü görmediğim günlerde,
Ağlayıp gezerim yâr senin için.
Sen Leyla’msın, Mecnun’unum çöllerde,
Ağlayıp gezerim yâr senin için.

…
Solarsa gönlümde açılan gülüm,
Hayat acı gelir, bükülür belim,
Seni benden evvel alırsa ölüm,
Ağlayıp gezerim yâr senin için.

Kaplani’nin öğretici şiirleri umut kokar, direnç verir insana, umutsuzları yaşama bağlar. Ona göre üzüntüyü bir yana bırakıp geleceğe umutla bakmamız gerekir. Bir şiirinde bunu şöyle dile getiriyor Kaplani:

Bırak gam kederi yaralı gönlüm,
Yüce dağdan duman çekilir bir gün.
Çapa vurulmadık bu topraklara,
İlkbaharda tohum ekilir bir gün.

Gün olur dikleşir eğilen başın,
Yaşam boyu akmaz kan ile yaşın,
Matem müjdeleyen kanlı baykuşun,
Ocağına incir dikilir bir gün.

…
Meyveye dönüşür kuruyan dallar,
Kaplani giyinir yeşiller allar,
Gelir bayram günü, çalar davullar,
Ak ellere kına yakılır bir gün.

Kaplani’nin dünyasında teslimiyete yer yoktur. Çıkılan yoldan dönüş söz konusu değildir. Gerektiğinde bu yolda karşılaşılan tüm zorluklara göğüs gerilmelidir. Ozanımız, ünlü şiiri “Dikenlerin Üstünde” de bunu şöyle anlatıyor:

Karanlık bir gece, yol görünmüyor,
Yürüyorum dikenlerin üstünde.
Kara çalı bana aman vermiyor,
Yürüyorum dikenlerin üstünde.

Güneş erken doğup şafak sökmüyor,
Gökteki dumanı silip atmıyor,
Ay karardı, yıldız ışık tutmuyor,
Yürüyorum dikenlerin üstünde.

Sonlanmadı menzil ile durağım,
Belki çok yakınım, belki ırağım,
Yaralandı parça parça ayağım,
Yürüyorum dikenlerin üstünde.

Yavaş yavaş ilerlerken Kaplani,
Benim ile yola çıkanlar hani?
Geri dönsem taşa tutar el beni,
Yürüyorum dikenlerin üstünde.

Kaplani, gençlere seslenmeyi de unutmuyor şiirlerinde. Onlara barışçı, özgürlükçü ve haktan yana olmalarını; sürekli çalışmalarını öğütlüyor:

Kahve köşeleri, boş kaldırımlar,
Mekân olmamalı genç kuşaklara.
Fikrinden dolayı şaşı gözlerle,
Bakan olmamalı genç kuşaklara.

…
Kaplani’yim budur dileğim ama,
Yine tersi olur, girerim gama,
Yirminci yüzyılda hançerle kama,
Çeken olmamalı genç kuşaklara.


Kaplani, türküleştirdiği şiirlerini bağlamasıyla ve etkili sesiyle ölümsüzleştirmiştir. O hem bir halk ozanı hem de bir saz ustasıdır. Sazının tellerine her dokunuşta dinleyenleri duygulandırıp düşündürür, yepyeni dünyalara götürür. Mutlu ve güzel yarınlar diler insanlara. O da diğer halk ozanları gibi her zaman “halkın gören gözü, duyan kulağı” olur.

Sözümü ozanımızın şu dörtlüğüyle noktalıyor, başarılarının ve üretkenliğinin sürmesini diliyorum:

Yurda demokrasi, dünyaya barış,
Gelecekse yarınlara merhaba.
Açlıkla, zulümle inleyen canlar,
Gülecekse yarınlara merhaba.

02.04.2015

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ