YOZGAT ATASÖZLERİNDE İNSANA BAKIŞ

Yozgat, köklü ve zengin bir halk kültürüne sahiptir. Ata kültürü oldukça yoğun ve etkin olan bu kent insanı; büyüklerinin öğütlerine, yol göstermelerine sonsuz saygı duyar. Bu öğütler çoğunlukla atasözleri olarak karşımıza çıkar. Birbirinden özgün ve ilginç deyişlerdir bunlar. İnsanı çeşitli yönleriyle tanıtır bizlere. Yılların deneyimini taşıyan bu güzel sözlerden bir bölüm sunuyorum kısa açıklamalar eşliğinde:

“Acemi ağa, acemi çoban tutar.” der atalarımız. Böylece iş bilmenin insan yaşamındaki önemini vurgular.

“Akılsız baştan sefil taban ne çeker.” diyerek akıllı olmanın insanı sorunlardan kurtardığı gerçeğini ortaya koyar.

“Arkalı it kurdu boğar.” der ve kayırmacı anlayışı bir güzel eleştirir.

“Ayağını sıcak tut, başını serin, düşünme derin derin.” diyerek sağlıklı olmanın koşullarını serer gözler önüne.

“Bağı gör üzüm olsun, yemeye yüzün olsun.” , “Sen ağa, ben ağa; inekleri kim sağa?”, “Yazın boku, kışa katık olur.” , “Yazın gezeni kışın bunelek (1) tutar.” deyişleriyle çalışmanın önemini anlatır.

“Çürük iple kuyuya inilmez.” sözüyle önlem almanın yaşamsal değerini anımsatır.

“Döven öküzün ağzı bağlanmaz.” diyerek çalışanın emeğinin karşılığını alması gerektiğini belirtir.

“Düşmanı anan doğurur, sen dost kazanmaya bak.” öğüdüyle dostluğun ne denli önemli olduğunu anımsatır bizlere. “Kedi ile harala (2) girilmez.” diyerek de dostlarımızı iyi seçmemizi öğütler.

“El adama akıl verir de ekmek vermez.” , “Elden gelen elli gün gitmez.” , “El ayranı ciğer soğutmaz.” sözleriyle kişinin ekmeğini kendi kazanması gerektiğini, başkalarının yardım ve desteğiyle mutluluğa ulaşılamayacağını dile getirir.

“Etme cahille sohbet, başına gelir türlü zahmet.” uyarısıyla cehalete karşı çıkar.

“Ev sahibinin yüzü gülerse misafirin karnı doyar.” diyerek konukseverlikte içtenlik ve güler yüzün olumlu etkilerini sergiler.

“Her gördüğün zengini baba, her gördüğün sakallıyı dede sanma.” sözüyle insanlar hakkında ince eleyip sık dokumadan karar verilmemesi uyarısında bulunur.

“İstanbul’dan gelen eşek kırk gün at gibi gezer.” sözüyle insanların bulundukları konumu unutup nasıl böbürlendiklerine dikkat çeker.

“İt ite buyurur, it de kuyruğuna.” eleştirisiyle tembel ve miskinleri yergiler.

“Kalmış kağnıyı koca öküz çeker.” sözüyle deneyimin insan yaşamındaki önemine dikkat çeker.
“Lafını bil de konuş, ağzını sil de konuş.” , “Lafını bilmeyen yengeyi, hem kız evinden kovarlar hem de oğlan evinden.” diyerek düşünüp taşınmadan konuşmamak; kırıcı, incitici sözlerden uzak durmak gerektiğini dile getirir.

“Ne istiyon bacından, bacın ölüyo acından.” sitemiyle insanın çevresinde olan bitenlerle ilgilenmesi gereğini vurgular.

“Besledik, büyüttük danayı; tanımaz oldu anayı.” sözüyle çocukların ana babalara karşı vefasızlığını eleştirir.

“Sağ gözün sol göze faydası olmaz.” diyerek kişinin kendi ayakları üstünde durmayı öğrenmesi, başkasından beklentiler içerisinde olmaması gerektiğini dillendirir.

“Sıcak ağıldan kuzu kaçmaz.” deyişiyle sevginin bileştirici gücünü anlatır.

“Ulu sözü tutmayan uluya uluya dağda kalır.” diyerek deneyimli kişilerin uyarılarını dikkate almak gerektiğini, yoksa büyük sorunlar yaşanacağını ortaya kor.
…
Yozgat’ımızın güzelim atasözlerine daha pek çok örnek verebiliriz. Şimdilik bunlarla yetinelim, derim.

(1) bunelek: Sığırları rahatsız eden bir çeşit sinek, gübre sineği.
(2) haral (harar): Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval.

21.09.2016
OKUR YORUMLARI
Muhsin Köktürk
30.09.2016 09:11:00

Sayın Abdulkadir Çapanoğlu,

Güzel yorumlarınızla beni yüreklendiriyorsunuz. Teşekkür ediyorum.
Elimdeki verilerin pek çoğu, rahmetli babam Ali Rıza Köktürk'ten kaldı bana. Yozgat'ın köylerinde çalıştığı yıllarda derlemiş bunları. Atatürk, ta o zamanlar öğretmenlerden bulundukları yörenin kültürel değerlerini araştırmalarını istemiş.

Bu arada babama Tanrı'dan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun.

Yozgat tarihine ışık tutan yazıların ustası değerli dostuma saygılarımla.

ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
27.09.2016 00:02:00

Değerli Hocam Muhsin Bey’ciğim. Derlediğiniz her biri altın değerinde atasözlerimizi inanın birkaç kez içim burkularak okudum. İçim burkuldu çünkü bu aptal kutusu televizyon evlerimize girdiğinden bu yana dostluk ahbaplık ve dolayısıyla güzel sohbetlerimiz kalmadı. Sohbet olacak ki, laf kucağa düşecek ki, tatlı sohbetin arasında bu güzel atasözlerimizi yeri geldiğinde kullanacağız, unutmayacağız. Güzel sözlerimizi birde açıklayıcı öğütleriyle birlikte anlatmışsınız ki gençlerimize kolaylık olsun. Keşke Türkçe öğretmenlerimiz bunları derslerinde işleseler. Zaman zaman atasözleri ve deyimler üzerinde duruyorlar ama hep bildiğimiz belli başlı atasözleri, toplasan iki ekin parmakları kadar. Hâlbuki öğrencilere yöresel ağızlardan bulduklarınızı da yazın diye bir ödev verseler ne güzel olurdu. Çocukluğumuzda Tom Miks resimli romanında bir şifre diye şöyle yazmışlardı. Nıç nıç nede rıdaçlan şi neritib rıdaçka (çın çın eden nalçadır iş bitiren akçadır). Bunu hiç unutamadım. Geçen gün kahvaltı sonrası torunlara yazdırdım ve sordum bu nedir diye hemencecik bildiler bende mutlu oldum. Sonra aklıma sizin köşeniz geldi “ bakın bunlar Yozgat atasözleri” dedim, nede olsa yiğidin harman olduğu yerdenler. Birlikte okuduk, hoşlarına gitti. Bazıları daha da hoşlarına gitti. Anladım ki ilgilerini çekti. Bu yıl ders konusu olursa bizde bunları kullanacağız. Emekleriniz için teşekkürlerimi arz ediyorum. Sağlıkla kalın inşallah.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ