YOZGAT'TA KULLANILAN YÖRESEL SÖZCÜKLER 4

-Ç-

çabıt (çapıt, çabut): Eski bez parçası, paçavra.
çağlık: Banyo yapılan yer.
çağşır: Kuşların, tavukların ayağında bulunan ve süs gibi görünen tüy.
çağşırlı: Paçası tüylü tavuk, kuş, pasaklı, budala (kadın), çakşırlı.
çakıldak: Koyunlarda özellikle kış aylarında hayvanların arka bölgelerinde gübrelerin top top yapağılarına yapışması sonucu oluşan yumru, koyun pisliği, bir çarkın yalnız bir yöne doğru işlemesine yol verip tersine dönmesini önleyen ya da değirmen, su dolabı vb. makinelerin işleyişini çıkardığı sesle kontrole yarayan parça.
çalkadıl: Sırnaşık kişi.
çalkama: Ayran.
çalgı: Ahır, sokak süpürgesi.
çalkamçı: Bütün ayrıntılarıyla (at, araba, koşum) at arabası.
çalma: Pekmezin koyu olanı.
çandı: Tavan.
çat: Ayakları (bacakları) olmayan.
çav: At, eşek vb. hayvanların erkeklik organı.
çavmak: Güneş doğmak, dağılıp yayılmak, saçılmak, sapmak, yol değiştirmek, dönmek.
çeç: Tahıl yığını.
Örnek kullanım:
Arpa buğday çec olur, Güzeller güleç olur, Meyil verme güzele, Ayrılması güç olur.
(“Arpa Buğday Çeç Olur” türküsünden)
çeğmellenmek: Yay ya da çengel biçimini almak.
Örnek kullanım:
Kaşın çeğmellenmiş kirpik üstüne, Havada bulutun ağdığı gibi. Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış, Yağmurun güllere yağdığı gibi.
(“Dersini Almış da Ediyor Ezber” türküsünden)
çelpeşen (çelpeşük): Karmaşık, karışık, bozuk, bir açıp bir kapayan hava.
çeltek: Çoban yamağı, yardımcısı.
çemkirme: Dinleyip anlamadan durmadan konuşma, karşı çıkma.
çenet: Birbirine yapışık iki eşit parçadan meydana gelmiş olan cisimlerden her biri, fasulye, nohut gibi sebzelerin, badem, ceviz, erik gibi kuru meyvelerin içindeki parçalar.
çerik: Altı kiloluk tahıl ölçüsü.
çeten: 1. Saman taşımak için kağnılara konulan büyük sepet. 2. Saman taşımaya yarayan, dört yanı kilim ya da hasırla çevrilmiş kağnı, at arabası.
çevirme: Hendekle çevrilmiş tarla.
çıfıt: Hileci, düzenbaz.
çığırmak: Çağırmak, seslenmek, türkü söylemek.
Örnek kullanım:
Çerçinin çığırdığına inan, eşeğin anırdığına inanma.
(Atasözü)
çıngırdak: Kuzuların boynuna takılan çıngırak, küçük çan.
çıvlamak: Kavlamak, tüyünü dökmek, çıplak kalmak, fışkırarak akmak.
çiğit: Çekirdek.
Örnek kullanım:
Elinde gümüş divit,
Kabağın içi çiğit,
Sabahın hayırlı olsun,
Bensiz yatıyon yiğit.
(Mâni)
çimmek: Dere, göl vb. yerlerde yüzmek.
çinik (şinik): Yaklaşık sekiz kilogramlık ölçü (buğday, arpa vb. için).
Örnek kullanım:
Su doldurdum torbaya,
Kaşık soktum çorbaya,
Şu Yozgat’ın kızları,
Birer çinik arpaya.
(Mâni)
çor: Hastalık, kalp hastalığı.
çotuk: Eğri büğrü yürüyen kişi.
çöğdürmek: İşemek, ileri doğru fışkırtmak.
çörten: Dam için tahta ya da sacdan yapılmış boru.
çöz: Bağırsak.
çüğmek: Sendeleyip düşmek.
çükü düşmek: Çocuğun bir şeyi çok istemesi.

(Sürecek.)

17.10.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ