YOZGAT'TA KULLANILAN YÖRESEL SÖZCÜKLER 3

-C-
cahal: Bilgisiz, cahil.
cambul cumbul: Çok sulu, suyu bol (yemek), su içinde hareket eden cismin çıkardığı ses.
Örnek kullanım:
Cambul cumbul çaydan geçtim,
Cumbultusu bana değmez.
Al kumaştan biçindim,
Kırpıntısı bana değmez.
(Bilmece)
camız (camış): Manda.
Örnek kullanım.
Şu dağları aşalım,
Zilli camız koşalım,
Baban eve koymazsa,
Ahırda buluşalım.
(Mani)
cavzıtmak: İşi uzatmak, yarıda bırakmak, usanarak işten kaçmaya çalışmak, aşırı gitmek, azıtmak.
cecim: İnce dokunmuş, nakışlı kilim. (Diğer anlamları: yünden dokunmuş çul ve çuval, dokuma seccade, yatak, masa ve tepsi örtüsü.)
cemeden: Yelek.
cerek: Uzun ve ince ağaç.
cereme: Bir başkası yüzünden çekilen ceza.
cıbır: Kırkılmış yün, züğürt, parasız.
cıdırgı: Huysuz, yerinde duramayan.
cılga: İnce, dar, taşlı yol, patika, keçi yolu, biçilmiş, bağlam yapılmamış ekin. (Farklı yörelerdeki anlamları: altı çift öküzle çekilen iki tekerlekli saban, ek döner kulaklı pulluk, ince dal, odun lifleri, kıymık, engel, samanın uçmasını önleyen kazıkların her biri, hayvanlar için ağaçtan yapılmış nazarlık, ince uzun, incecik.)
Örnek kullanım:
Tandır yanmaz, ocak tütmez bak hele,
Harman cılga, tane yok ki yel gele,
Göçü sardık kağnıların üstüne,
Yol gözükür anacanım gör hele.
(Memduh YOZGATLIOĞLU)
cılk: Bozuk yumurta.
cımbıldak: Oynak, sütsüz, soysuz, aramaz, her şeye karışan, ukala, arsız, dönek, sözünün eri olmayan.
cımbıldama: Oynaşma.
cıncık: Camdan ve porselenden yapılmış şey, kırık cam ve porselen parçaları, bilye (Bazı yörelerde anlamı: baharda ilk yetişen, pişirilip yenen ot.)
cıngıl: Küçük üzüm salkımı.
cınnaklamak: Tırmalamak.
cırık: Serçeye benzer bir çeşit kuş, kuş yavrusu, piliç.
cıvlamak: Ses çıkarmak (havada hızla giden cisimler için).
cıyındırık: Sinirli, yağsız et (işe yaramaz, kötü et).
cızlak: Mayalı hamurun tavada kızartılmasıyla yapılan yiyecek pişi.
cibicik: Alkış.
cibil: Su içindeki taze ot.
cimcik: İki parmak ucuyla alınan miktar, tutam (toz şeyler hk.), iki parmakla yanak vb. sıkıştırma, çimdik.
cimciklemek: İki parmakla yanak vb. sıkıştırmak, çimdiklemek.
cimcime: Küçük ve sevimli çocuk, kadın.
cindar: Büyücü, cinci; üfürükçü, falcı.
cindarlık: Büyücülük, cincilik, üfürükçülük, falcılık.
cingan gadağı (çingen kadağı): Başı geniş ve yassı çivi.
cirmitli: Pis, kirli, dengesiz.
comba: Genç manda.
coruk: İnatçı, gelişmemiş, büyümemiş, zayıf, hastalıklı, bahane.
culfalık: Yün dokuma aracı.
culuk: Hindi.
Örnek kullanım:
Oğlan, oyunlu oğlan,
Sürü koyunlu oğlan,
Mahlede kız koymadın,
Culuk soyunlu oğlan.
(Mâni)
culuz: Boyun.
cumbur comaat (cemaat): Hep birlikte, topluca, cümbür cemaat.
cuvara: Sigara.
cücük: Civciv.
Örnek kullanım:
Kazın cücüğünü güzün sayarlar.
(Atasözü)
cücüklü: Civcivi olan.
Örnek kullanım:
Yer altında cücüklü tavuk.
(Bilmece)
cülük: Salatalığın çiçekten kurtulmuş en küçüğü.

(Sürecek.)

15.10.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ