ÖZELEŞTİRİ ÜZERİNE

Bilindiği gibi özeleştiri, kişinin kendini yargılaması; başka deyişle vicdan muhasebesi yapmasıdır. Bu yönüyle özeleştirinin yaşamımızda çok önemli bir yeri vardır.

Özeleştiri, demokrat ruhlu insanların başvurduğu bir yargılama yöntemidir. Kendini beğenmiş, kendi dışındaki insanlara sevgi ve saygı duymayan, bilgisiz birinin özeleştiri yapması olanaksızdır. Çünkü böyle kişiler, yaptıklarının olumsuz eleştirilecek bir yönü olmadığı düşüncesindedirler. Bu nedenle kendilerinde hata aramazlar. Onlara göre hatalı olanlar kendi dışındakilerdir. Halk arasında sıkça söylenen bir atasözü vardır: “Kendi gözündeki hezeni görmeyen, elin gözündeki saman çöpünü görür.” İşte tıpkı böyledir özeleştiri yoksunu kişiler.

Doğru da yanlış da insana özgü davranış sonuçlarıdır. İnsan ne denli özenli ve dikkatli davranırsa davransın, zaman zaman birtakım yanlışlara düşebilir. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Doğal olmayan, kişinin kendini yanlış yapmaz olarak algılamasıdır. Bu algı, insanın daha büyük yanlışlar yapmasına yol açacak bir yanılgıdır. Çünkü kendini eleştiremeyen kişiler, yanlışlarının farkına varamaz; kendini eleştirenleri de ciddiye almazlar.

İnsan, gece başını yastığa koyup uykuya dalmadan önce, geçirdiği o günün bir muhasebesini yapmalıdır. “Ben bugün neler yaptım? Bunlardan hangisi ya da hangileri iyi, hangisi ya da hangileri yanlıştı? Yaptıklarım, kişi ve toplum yararına mıydı? Bu ve benzeri soruların yanıtını vermek, özeleştirinin ta kendisidir. Bu vicdan muhasebesini yapan kişiler, aynı ya da benzer yanlışlara bir daha düşmezler. Özeleştiri yapmanın amacı da bu bu değil midir zaten?

Gerçekten zor bir eylemdir özeleştiri yapmak. Antonie de Saint Exubery, “Kendini yargılamak, başkalarını yargılamaktan daha zordur.” diyor. Haklı. Özeleştiri gücüne sahip olanlar; bilgili, duyarlı, alçak gönüllü, empati yapmayı becerebilen kişilerdir. Bu güçle donanmış kişiler saygındırlar. Jackson Brown'un deyişiyle, “Bir insan kendiyle kavgaya başlarsa değerli bir adam olduğuna inanılabilir.” Bernard Show'un deyişiyle de, “Birini eleştirmek istersek en uygun yer aynamızın karşısıdır.”

Çevremizde eleştiri hastası pek çok insan vardır. Ama bunların eleştiri hastalığı başkalarında kusur aramaya dayalıdır. Böyle kişilerde empati kavramı yoktur. Bir Kızılderili atasözünde şöyle deniyor: “Bir kimsenin ayakkabılarıyla yürümeden asla onu eleştiremeyin.” Bu nedenle özeleştiri yapamayan birinin başkalarını eleştirmesinin bir anlamı ve temeli yoktur.

İnsanoğlu gerçekten garip özelliklere sahiptir. Biri bizi övdü mü ayaklarınız yerden kesilir, mutluluktan uçarız; ama eleştirmeye, yermeye kalktı mı öfkelenip bunları kabullenmeyiz. Özeleştiri yapabilen kişiler bu öbeğin dışındadırlar. Bu tür kişiler, kendilerini yargılama gücüne sahip oldukları için eksiklerini ve yanlışlarını kabul ederler. Çünkü kendilerini her yönüyle tanıyorlardır.

Bence başkalarını eleştirmek, kendini eleştiribilenlerin hakkıdır. “İğneyi kendine batıramayanlar, çuvaldızı başkasına batırma” hakkına sahip değillerdir.

Özeleştiri ve eleştiri iç içedir. Ancak biri diğerinin yaratıcısıdır. Yaratıcı olanı özeleştiridir. Kendini eleştiremeyen ya da eleştirmekten korkan biri, başkalarının eleştirilerinden son derece rahatsız olur, onlara acımasızca karşı çıkar. Robin Sharma ne güzel söylemiş: “Büyük insanlar, kendilerine atılan eleştiri taşlarından heykeller diken insanlardır.” Konfüçyüs, bunu bir başka biçimde anlatıyor: “Taşı parlatmak için sürtmek, insanı parlatmak içinse eleştirmek gerekir.” Ben de diyorum ki: Özeleştiri yapabilenler, toplumun en imrenilecek ve saygı duyulacak yüce ruhlu kişileridir.

02.02.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ