Bilindiği gibi 24 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan tablo, CHPde bir iç hesaplaşmaya neden oldu. Bu hesaplaşma, aynı zamanda CHPnin seçim yenilgisini irdelemesini ikinci plana bıraktı.
Kuşkusuz CHPdeki seçim sonrası gelişmeler kamuoyunca dikkatle izleniyor. Bu konuda çeşitli yorumlar yapılıyor. Özellikle CHPde değişim isteyenlerin olağanüstü kongre istekleri yorumların temelini oluşturuyor.
CHPdeki olağanüstü kurultay isteği iki boyutta tartışılabilir. Birincisi; seçim yenilgisinin nedenlerinin tartışılıp partinin nerelerde yanlış yaptığının, ne gibi eksikleri olduğunun ortaya konması ve yaklaşan yerel seçimler için hazırlıklar yapılması gerekirken olağanüstü kongre üzerine yoğunlaşmanın yanlış olduğudur. İkincisi; CHPnin bu yönetim anlayışıyla yerel seçimlere katılmasının yeni bir seçim yenilgisine zemin hazırlaması, dolayısıyla partide bir değişimin zorunlu olduğu gerçeğini ortaya çıkarmasıdır. Bu iki yaklaşımın da tartışılacak yönleri olduğu bir gerçektir.
CHPdeki muhalif kanat, olağanüstü kurultayın toplanması için 15 gündür yoğun bir çaba içinde. Muhaliflerin açıklamasına göre, 630 delegenin noter onaylı olağanüstü kurultay istemi CHP yönetimine teslim edildi. CHP yönetimi, yaptığı ilk incelemede kendisine teslim edilen noter onaylı delege imzalarının 618 olduğunu vurguladı. Kendilerine teslim edilen 630 istemden 4ünün fotokopi olduğunu, 4 yinelenmiş (mükerrer) imza bulunduğunu, 5inin de delegeliğinin düştüğünü belirterek 605 istem üzerinden incelemenin sürdürüleceğini, bu arada bazı delegelerin imzalarını geri çektiğini, bunun da 605ten düşüldüğünde olağanüstü kurultay için gerekli sayıya ulaşılamayacağını açıkladı.
Olağanüstü kurultayla ilgili imza durumu, 6 Ağustos Pazartesi akşamı netleşecek. Peki, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ne yapacak? Kendi açıklamasına göre, delegelerden yeterli imza toplanırsa kurultay çağrısı yapacak, yoksa kurultay sorununu gündemden çıkaracak. Yine kendi deyişine göre, parti yönetiminde birtakım değişikliklere gidip tabanın istemlerini göz önüne almış görünecek.
Beni şaşırtan durumlar var ortada: Diyelim ki muhalif delegelerin kurultay isteği yeterli sayıya ulaşmadı , ancak 600e yaklaştı. Salt çoğunluğa ulaşılmadı diye bunca delegenin değişim çağrısı göz ardı mı edilecektir? Peki bu delegeler, oylarının hiçe sayıldığını düşünerek yaklaşan yerel seçimlerde candan bir çalışma yapacaklar mıdır? Kılıçdaroğlu, muhaliflerin oylarının kendini destekleyenlerin altında olduğunu düşünüyorsa niçin, Hodri meydan! deyip olağanüstü kurultay çağrısı yapmaktan kaçınmaktadır?
Kılıçdaroğlu, hemen her konuşmasında karşısındakini koltuk sevdalısı olarak görmekte, ancak kendi de koltuğuna sıkı sıkıya yapışmaktan geri durmamaktadır. Bence önemli olan, CHPnin başında kimin olduğu ya da başına kimin geçeceği değildir. Ağzını her açtığında; Hak, hukuk, adalet! diyen Kılıçdaroğlunun demokratik bir sınavdan, deyim yerindeyse minderden kaçmaya çalıştığıdır. Üstelik inanıyorum ki delegelere çeşitli baskılar yapılmasa, birtakım vaatlerde bulunulmasa muhaliflerin topladığı oylar çok daha fazla olacaktı. Bu kanıya nasıl vardığımı imzalarını çeken delegeler olduğu açıklaması üzerine yapıyorum. İmza veren delege, durup dururken bundan niçin vazgeçer ki?... CHP yönetiminin delegeler üzerindeki baskıcı tavrını hiç de hoş bulmadığımı özelikle belirtmek isterim.
Gelelim, eğer olağanüstü kurultay olmazsa CHP tabanının tavrına. Abartılı gelmesin, kurultay yapılmazsa CHP tabanında on binlerce, hatta yüz binlerce oy kaybı yaşanacaktır. Çünkü CHP seçmeni, 9 seçim yenilgisine uğramış bir parti yönetimine artık tahammül edememektedir. Böyle bir oy kaybı yaşanır ve CHPnin oyları başka partilere kayarsa bunun baş sorumlusu Kılıçdaroğlu olacaktır. Diyeceksiniz ki Sayın Muharrem İncenin bunda hiç mi sorumluluğu yoktur? Bu tartışılabilir bir konu. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı bir sonuç alan Muharrem İncenin CHP Genel Başkanlığına soyunmasından daha doğal ne olabilir ki?... Muharrem İncenin bu isteğinin zamansız olduğunu ileri sürenler ve özellikle CHP yönetimi, eğer bu isteğin parti üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına inanıyorsa neden kurultay çağrısına kulak tıkıyor? Yaparsın kurultayı kazanırsan güven tazeler, yitirirsen çekilir gidersin.
Kılıçdaroğlunun pazartesi günü kurultayla ilgili yapacağı açıklama, kendi geleceğini de belirteleyecektir. Muhalifler yeterli oy toplayamamış olsalar bile Kılıçdaroğluna düşen görev, olağanüstü kurultayı toplamak olmalıdır. Bu durumda kazansa da kaybetse de kazanan Kılıçdaroğlu olacak ve CHP seçmeninin gönlünü kazanacaktır. Kurultay çağrısı yapmazsa yerel seçim sonrası uğrayacağı yenilgi, onu en büyük kaybeden yapacak ve CHP Genel Başkanlığı kendiliğinden sona erecektir.
06.08.2018
Kuşkusuz CHPdeki seçim sonrası gelişmeler kamuoyunca dikkatle izleniyor. Bu konuda çeşitli yorumlar yapılıyor. Özellikle CHPde değişim isteyenlerin olağanüstü kongre istekleri yorumların temelini oluşturuyor.
CHPdeki olağanüstü kurultay isteği iki boyutta tartışılabilir. Birincisi; seçim yenilgisinin nedenlerinin tartışılıp partinin nerelerde yanlış yaptığının, ne gibi eksikleri olduğunun ortaya konması ve yaklaşan yerel seçimler için hazırlıklar yapılması gerekirken olağanüstü kongre üzerine yoğunlaşmanın yanlış olduğudur. İkincisi; CHPnin bu yönetim anlayışıyla yerel seçimlere katılmasının yeni bir seçim yenilgisine zemin hazırlaması, dolayısıyla partide bir değişimin zorunlu olduğu gerçeğini ortaya çıkarmasıdır. Bu iki yaklaşımın da tartışılacak yönleri olduğu bir gerçektir.
CHPdeki muhalif kanat, olağanüstü kurultayın toplanması için 15 gündür yoğun bir çaba içinde. Muhaliflerin açıklamasına göre, 630 delegenin noter onaylı olağanüstü kurultay istemi CHP yönetimine teslim edildi. CHP yönetimi, yaptığı ilk incelemede kendisine teslim edilen noter onaylı delege imzalarının 618 olduğunu vurguladı. Kendilerine teslim edilen 630 istemden 4ünün fotokopi olduğunu, 4 yinelenmiş (mükerrer) imza bulunduğunu, 5inin de delegeliğinin düştüğünü belirterek 605 istem üzerinden incelemenin sürdürüleceğini, bu arada bazı delegelerin imzalarını geri çektiğini, bunun da 605ten düşüldüğünde olağanüstü kurultay için gerekli sayıya ulaşılamayacağını açıkladı.
Olağanüstü kurultayla ilgili imza durumu, 6 Ağustos Pazartesi akşamı netleşecek. Peki, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ne yapacak? Kendi açıklamasına göre, delegelerden yeterli imza toplanırsa kurultay çağrısı yapacak, yoksa kurultay sorununu gündemden çıkaracak. Yine kendi deyişine göre, parti yönetiminde birtakım değişikliklere gidip tabanın istemlerini göz önüne almış görünecek.
Beni şaşırtan durumlar var ortada: Diyelim ki muhalif delegelerin kurultay isteği yeterli sayıya ulaşmadı , ancak 600e yaklaştı. Salt çoğunluğa ulaşılmadı diye bunca delegenin değişim çağrısı göz ardı mı edilecektir? Peki bu delegeler, oylarının hiçe sayıldığını düşünerek yaklaşan yerel seçimlerde candan bir çalışma yapacaklar mıdır? Kılıçdaroğlu, muhaliflerin oylarının kendini destekleyenlerin altında olduğunu düşünüyorsa niçin, Hodri meydan! deyip olağanüstü kurultay çağrısı yapmaktan kaçınmaktadır?
Kılıçdaroğlu, hemen her konuşmasında karşısındakini koltuk sevdalısı olarak görmekte, ancak kendi de koltuğuna sıkı sıkıya yapışmaktan geri durmamaktadır. Bence önemli olan, CHPnin başında kimin olduğu ya da başına kimin geçeceği değildir. Ağzını her açtığında; Hak, hukuk, adalet! diyen Kılıçdaroğlunun demokratik bir sınavdan, deyim yerindeyse minderden kaçmaya çalıştığıdır. Üstelik inanıyorum ki delegelere çeşitli baskılar yapılmasa, birtakım vaatlerde bulunulmasa muhaliflerin topladığı oylar çok daha fazla olacaktı. Bu kanıya nasıl vardığımı imzalarını çeken delegeler olduğu açıklaması üzerine yapıyorum. İmza veren delege, durup dururken bundan niçin vazgeçer ki?... CHP yönetiminin delegeler üzerindeki baskıcı tavrını hiç de hoş bulmadığımı özelikle belirtmek isterim.
Gelelim, eğer olağanüstü kurultay olmazsa CHP tabanının tavrına. Abartılı gelmesin, kurultay yapılmazsa CHP tabanında on binlerce, hatta yüz binlerce oy kaybı yaşanacaktır. Çünkü CHP seçmeni, 9 seçim yenilgisine uğramış bir parti yönetimine artık tahammül edememektedir. Böyle bir oy kaybı yaşanır ve CHPnin oyları başka partilere kayarsa bunun baş sorumlusu Kılıçdaroğlu olacaktır. Diyeceksiniz ki Sayın Muharrem İncenin bunda hiç mi sorumluluğu yoktur? Bu tartışılabilir bir konu. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı bir sonuç alan Muharrem İncenin CHP Genel Başkanlığına soyunmasından daha doğal ne olabilir ki?... Muharrem İncenin bu isteğinin zamansız olduğunu ileri sürenler ve özellikle CHP yönetimi, eğer bu isteğin parti üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına inanıyorsa neden kurultay çağrısına kulak tıkıyor? Yaparsın kurultayı kazanırsan güven tazeler, yitirirsen çekilir gidersin.
Kılıçdaroğlunun pazartesi günü kurultayla ilgili yapacağı açıklama, kendi geleceğini de belirteleyecektir. Muhalifler yeterli oy toplayamamış olsalar bile Kılıçdaroğluna düşen görev, olağanüstü kurultayı toplamak olmalıdır. Bu durumda kazansa da kaybetse de kazanan Kılıçdaroğlu olacak ve CHP seçmeninin gönlünü kazanacaktır. Kurultay çağrısı yapmazsa yerel seçim sonrası uğrayacağı yenilgi, onu en büyük kaybeden yapacak ve CHP Genel Başkanlığı kendiliğinden sona erecektir.
06.08.2018
06.08.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ