ADALETİ SAĞLAMAK DEVLETİN İŞİ

21 Mart 2018 tarihli Yozgat Gazetesi’nde yer alan bir haberde, “Cumhuriyet Meydanı’nda çırılçıplak soyunan İranlı bir mültecinin linç girişimiyle karşı karşıya kaldığı” haberi yer alıyordu. Ayrıca gazetede olayla ilgili bir de video görüntüsüne yer verilmişti. Video görüntüsünü ürküntüyle izledim. Ürküntüyle izledim, diyorum; çünkü son zamanlarda bu ve benzeri adalet sağlama girişimlerine sıkça tanık olmaya başladık.

Kuşkusuz herkese açık bir yerde toplum ahlakına aykırı bir davranış sergilenmesi kabullenilemez. Söz konusu kişinin herkesin gözü önünde soyunup anadan doğma dolaşması katlanılabilecek, dayanılabilecek bir davranış değil. Doğal olarak bu davranış bir suç oluşturuyor. Ancak bu davranışı sergileyen insanı yetkili makamlara şikâyet etmek, hakkında yasal işlem yapılmasını sağlamak yerine; sorunu şiddete başvurup çözmeye çalışmak, hele hele linç girişiminde bulunmak da yanlış bir uygulamadır ve suçtur. Eğer herkes adaleti kendi uygulamaya kalkarsa bunun sonu felaket olur.

Meydanda soyunup çevreyi rahatsız eden kişiyi savunduğumu sanmayın sakın. Bu terbiyesizin savunulacak bir yanı yok. Ama yaptığı yanlış da olsa birini ilkel yöntemlerle cezalandırmaya kalkışmanın da kabullenilecek bir yanı olmadığı gerçeğini aklımızdan çıkarmamamız gerekir. Bunun ölçüsü ve sonu olmaz. Ben bunu vurgulamaya çalışıyorum. Yarın biri çıkar, kişisel görüş ve düşüncelerine aykırı herhangi bir davranışta bulunan bir başkasına şiddet uygulamaya kalkarsa ne olur? Ülkenin güvenlik güçleri var, savcıları, yargıçları var; kısacası devletin adalet mekanizması, suçluya cezasını verecek bir sistemi var.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Şöyle belleğimizi bir yoklayalım: Bu ülkede çeşitli bahanelerle kadınlara şiddet uygulanmıyor mu? Örneğin boşanmak isteyen karısını hastanelik eden hatta öldüren insanlara tanık olmuyor muyuz? Yolda yürürken yanından geçen kadına aklına esip tokat atan, giyimini beğenmediği için halk otobüsünde bir kadını tartaklayan insan profiliyle karşılaşmıyor muyuz? Hemen her gün trafikte yol verme tartışması sonucu yaralanmalarla, ölümlerle sonuçlanan kavga haberleri duymuyor muyuz? Alacak verecek, arazi sorunu ve benzerleri yüzünden birbirlerine giren insanlarla ilgili haberler okumuyor muyuz?...

Adaleti sağlamak devletin işidir. Herkes kendi adaletini kendi sağlamaya kalktı mı, orada anarşi başlar. Anarşinin olduğu yerde huzur ve güven olmaz. Bu nedenle biraz sağduyulu olalım, öfkemizi kontrol altına alalım. Bir suçluyu cezalandıralım derken kendimizi bir suçun içinde bulmayalım.

Öfke yaşantımızda çok önemli yaralar açacak güce sahiptir. Kimi zaman, çok ama çok ufak bir nedene dayalı öfkemiz, öylesine kontrolden çıkar ki onulmaz yaralar açar dünyamızda. “Öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner; ama dal kırılmıştır bile.” Artık kırılan dalı onarmak olanaksızdır. “Öfke gelince aklın uçup gittiğini” unutmayalım, aklımızı uçurmamak için öfkemize egemen olalım; daha doğrusu öfkemizin kurbanı olmayalım.

Suçluları cezalandırma işini Türk adaletine bırakalım. Duyarlı bir vatandaş kendi adaletini kendi uygulamaya kalkmaz, bu işi devlete bırakır. Bunu unutmayalım.

22.03.2018
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ