Mehmet SANAL

SANAL BAKIŞ

SİYASET ÜSTÜ

Danıştay 2. Dairesine yapılan menfur saldırı neticesinde, başta sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer olmak üzere yüksek yargı organları, ana muhalefet partisi lideri, Genel Kurmay Başkanlığı , Yök, siyasi partiler, saldırının “Cumhuriyetin temel değerlerine” karşı yapılan hain bir saldırı olduğu istikametinde beyanatlar verdiler.
Menfur saldırı neticesinde hayatını kaybeden merhum Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze merasimine katılmak yerine Antalya’da bir köprülü kavşak açılış törenine katılmayı uygun bulan sayın Başbakan, yukarıda sıralamaya çalıştığımız beyanatlara ilginç bir cevap veriyor. Sayın Başbakan’ın Antalya’da yaptığı konuşma, O günün hengamesi içinde dikkatlerden kaçtı.
Antalya konuşmasında sayın Başbakan, menfur saldırıyı kınadıktan sonra şöyle devam ediyor; “CUMHURİYET DEĞERLERİ ÜZERİNDEN SİYASET YAPILMAMALIDIR, CUMHURİYET DEĞERLERİ SAİYESET ÜSTÜDÜR,ONU ŞÖYLE BİR YERİNE KOYALIM.”
Evvela ‘Cumhuriyet değerleri’ nedir? Ona bakalım dilerseniz.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın, ‘Cumhuriyetin nitelikleri’ başlığı altında’ 2. maddesi Cumhuriyetin değerlerini şöyle sıralıyor.
MADDE 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, Milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, BAŞLANGIÇTA BELİRTİLEN TEMEL İLKELERE DAYANAN, DEMOKRATİK, LAİK ve SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİDİR.
Türkiye Cumhuriyeti Anaysası’nın BAŞLANGIÇTA BELİRTİLEN TEMEL İLKELERİ, “Atatürk’ün inkılap ve ilkeleri doğrultusunda ” diye başlayıp 5. paragrafın son cümlesi ; “LAİKLİK İLKESİNİN GEREĞİ KUTSAL DİN DUYGULARININ, DEVLET İŞLERİNE POLİTİKAYA KESİNLİKLE KARIŞTIRILMAYACAĞI; ” diye devam ediyor. Bu suretle, LAİKLİK tarifi Anayasa tarafından açıkça yapılmış oluyor.
Anayasamızın 68 maddesi; “Siyasi partileri, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak” olarak sayarken “Siyasi partilerin tüzük ve programları, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez-bütünlüğüne, insan haklarına, milletin egemenliğine, DEMOKRATİK ve LAİK CUMHURİYET ilkelerine aykırı olamaz.” hükmünü getiriyor.
Siyasi partiler kanunumuzun 86. maddesi; “Siyasi partiler, Türkiye Cumhuriyetinin LAİKLİK niteliğinin değiştirilmesi amacını güdemez ve bu amaca yönelik faaliyetlerde bulunamazlar.” Keza aynı kanunun 90.Maddesi, “Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetleri Anayasa ve kanun hükümlerine aykırı olamaz.” diyor.
Bu bilgiler ışığında, meşru siyasi partilerimizin, Cumhuriyet değerleri istikametinde siyaseti yapıp, halkı o istikamette bilinçlendirip, o değerler istikametinde çözüm üretmeleri gerekmez mi ?
“Cumhuriyet değerleri üzerinden siyaset yapmayalım, bunları yerine koyalım orada dursunlar.” mantığı, “Başka değerler üzerinden siyaset yapma mantığını harekete geçirmiyor mu?”
Cumhuriyet değerlerinin, Anayasamız ve yasalarımızla ifadesini bulan istikamette, siyaset yapmak yerine başka değerler üzerinden siyaset yapılmasının bu ülkeyi nerelere götüreceği görülemiyor mu?
Eminim, sayın Başbakan da, TBMM’nin sayın başkanı da bu gerçeği en az bizim kadar biliyorlar. Bunu bildiklerine göre sayın başbakan Anayasa Mahkememizin, Danıştayımızın, AİHM’nin türban konusunda; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasındaki LAİKLİK ilkesini esas alarak verdiği kararlara niye isyan ediyor?
TBMM’nin sayın başkanı, LAİKLİK ilkesinin yeniden yorumlanmasını niye istiyor?
Onlar çok iyi biliyorlar ki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 4. Maddesi gereğince, Anayasanın 2. Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri yani “Demokratik,LAİK,Sosyal Hukuk Devleti ilkeleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Bunu bildikleri için, sayın Başbakan ve AKP kurmayları zaman zaman toplumsal mutabakat gerektiğini söylüyorlar.
Niye toplumsal mutabakat arıyorlar? “Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir.” İfadesini, TBMM’sindeki sayısal çoğunluğa indirgeyip, kendi zihinsel dünyalarındaki EGEMENLİK anlayışını dayatmaya çalışıyorlar. Halbuki Anayasamızın 6. Maddesi ne diyor bakın;
Madde 6 – Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir. Türk Milleti egemenliğinin, Anayasanın koyduğu esaslara göre, YETKİLİ ORGANLARI ELİYLE KULLANIR …….
Bu maddeye göre yetkili organlar kimler? Bunları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tek tek saymış.
Madde 7 – Yasama yetkisi, Türk Milleti Adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir.
Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar kurulu tarafından , anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Madde 9 – Yargı yetkisi, Türk Milleti Adına Bağımsız Mahkemelerce kullanılır.
Demek ki Türk Milleti Egemenliğini, sadece TBMM eliyle kullanamıyor. Öyle olsaydı, TBMM çoğunluğunu elinde bulunduran her siyasi düşünce kendine göre bir EGEMENLİK anlayışını dayatıyor olmaz mıydı?
Siyasi istikrar gereği temsilde adalet gözetilmeden oluşturulmuş TBMM’nin Millet adına EGEMENLİK yetkisi kullanırken, Cumhurbaşkanlığı ve bağımsız yargı olmadan bu milletin başına ne gaileler açacağını düşünebiliyor musunuz? Türk Milleti, AKP ve Anayasayı değiştirecek sayıda Milletvekili vermiş. Niye Anayasanın bazı hükümlerini değiştirmiyorlar da mutabakat arıyorlar veya bazı kurumları millete şikayet ediyorlar? Çünkü Anayasanın değiştirmek istedikleri maddelerini “DEĞİŞTİRİLEMEZ VE DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF EDİLEMEZ” maddeler olduğunu biliyorlar.
Geriye bir tek şey kalıyor. Fırsat elde iken yani TBMM çoğunluğu ellerindeyken, ‘Türk Milleti adına egemenlik yetkisi kullanan kurumlardan Cumhurbaşkanlığını ele geçirmek’
Bağımsız yargıya da sıra gelecektir.
AKP ve yandaşları, onlar gibi düşünmeyenlere hep şunu söylerler. “Düşünce okumayı bırakın, samimiyetimize bakın”
Anayasamızın “DEĞİŞTİRİLMEZ VE DEĞİŞTİRİLMESİ TEKLİF EDİLEMEZ” hükümlerini yeniden yorumlayalım diyeceksiniz !
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyeceksiniz ama bu anayasa hükmünün devamını halktan gizleyeceksiniz !
Türk Milleti Adına Egemenlik kullanma yetkisini TBMM çoğunluğundan ibaret sayıp samimiyet ifade edeceksiniz !
Birileri gerçeği ortaya koyunca da düşüncemizi okumayın samimiyetimize bakın diyeceksiniz !
AKP yöneticilerinin (Altını çizerek ifade ediyorum, AKP’ye oy veren samimi insanları ki; onlar çok değişik sebeplerle oy vermiş olabilirler. Onları yöneticilerin dışında tutuyorum.) Cumhuriyetin temel değerleri konusunda samimiyeti, Anayasa’ya rağmen olmazları zorlamaksa ben samimiyetsizliğimi itiraf ediyorum.
Değerli okuyucular, Sayın Başbakan’ın sözünden hareketle “Siyaset üstü” yazmaya çalıştım. Becerebildim mi bilemiyorum.
Affınıza sığınarak şahsımla ilgili bağlamak istiyorum.
Yüce Kitabımız Kur’an-ı defalarca arapçasından okumuş, Altı ayrı Kur’an tefsirini, Kur’an mealiyle satır satır incelemiş, (en küçüğü 7, en büyüğü 24 ciltten ibaret) bütün dini vecibeleri mümkün olduğunca yerine getirmeye gayret eden, Beş vakit namazını kılmaya çalışan bir insan olarak Cumhuriyetin temel değerlerini tartışma samimiyetsizliğini içime sindiremiyorum.


Tarih : 31.05.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ