MEĞER

İktidarlar yaptıkları ile övünürler.
Muhalefet yapacaklarını vaat ederek işe başlar. İktidarın yapamadıklarını, eksiklerini , beceriksizliklerini varsa yolsuzluklarını ortaya koyarak kendisini iktidara götürecek yolu inşa eder.
Genel temayülün aksine 22 Temmuz genel seçimlerinde; iktidar yapamadığını, muhalefet iktidar çoğunluğuna rağmen iktidara yaptıramadığı konuyu seçim meydanlarına taşıyarak işe başladılar.
Cumhurbaşkanını seçemediler, seçtirmedik!
Meğer bu ülkenin bir tek derdi varmış.
Sn.Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmek veya seçtirmemek.
Yozgat insanının derdi de bu olsa gerek ki, AKP’ne % 62.9 oranında oy vermiş. Ülke genelinin üzerinde bir oran.
Neresinden bakarsanız bakın üç Yozgatlıdan ikisi AKP’ne oy vermiş.
Bizde muhalefet partilerinin feryadına bakıp ülkenin ve memleketin felakete gittiğini sanmıştık.
Sanki, hayatı bire bir yaşayan Yozgatlıdan daha iyi görüyormuşuz gibi!
Meğer ne kadar safmışız! Muhteris muhalefet bizi nasıl da aldatmış!
Meğer Yozgat’ın geri kalmışlık derdi yokmuş,
Meğer sanayicinin eli yağda değil baldaymış.
Meğer küçük esnaf ve sanatkarının işi başından aşkın, geliri kazancı yerindeymiş.
Meğer çiftçinin toprağa döktüğü alın teri ve emeği destekleme olarak banka hesabına yatırılmış. Varsın rahmet yağmazsa yağmasın. Allah dindar cumhurbaşkanı olan devlete ve iman-ı kamil hükümete zeval vermesin.
Meğer hayvancılıkla iştigal eden köylünün ahırında mal, samanlığında saman yerine süt verimi yüksek yem dolup taşıyormuş. Hayvanın ve etin yüksek fiyatı da cabası…
Meğer memurun ve işçinin aldığı maaş geçimine yatıp artıyormuş da artanı araya gitmesin diye ev-araba satın alıyormuş, zevk içinde kredi kartına borçlanıyormuş.
Meğer emekli halinden memnunmuş da ah’ı ve of’u yaşlılıktan kaynaklanıyormuş.
Meğer Yozgat’ın devlet yatırımlarından aldığı pay az-uz değilmiş.
Meğer Yozgat’ın eğitim seviyesindeki kalitesi bütün dertlerimizi unutturarak ve sadece ülkenin Cumhurbaşkanı kim olsun sorusunu düşündürecek noktaya gelmiş.
Meğer Lise Caddesini arşınlayan ve kahvehaneleri dolduran insanların üçte ikisi işsiz-güçsüz değilmiş. Alışkanlıklardan kaynaklanan avarelikten ibaretmiş.
Meğer üniversite bitirip boş gezenle, üniversiteyi keyf için okumuşlar.
Meğer daha neler, neler ?
Oynamaya bir zilimiz eksik.
İyiki varsın Demokrasi.
Olmasaydın, % 62.90 yerine % 98 oy verirdik, Allah muhafaza Saddam rejimine dönerdik. İyi ki varsın demokrasi …
Demokrasimiz tamamda , şu gayri Müslim dünyaya bir türlü akıl erdiremiyorum.
Adamlar bizi Müslüman saymıyor mu ne?
Tutturdular bir ‘Ilımlı İslam.’
Güya ılımlı başlayıp bizi İslam’a ısındırıp ve Müslüman yapacaklar.
Biz Hz.Adem’den beri ‘Elhamdülillah Müslümanız’ be kardeşim.
Hala da anlamazlıktan gelirseniz bir dindar Cumhurbaşkanı seçelim de görün.
Bir teklifte bulunsam fazla bölgecilikmi yapmış olurum bilmiyorum. Ancak Yozgatlının milliyetçiliğine ve milletimizin demokrasi anlayışına sığınarak bu teklifi yapmak istiyorum.
İktidar seçilecek Cumhurbaşkanı parlamento içinden ve haklı olarak AKP mensubu olmalı , muhalefet de her vatandaşa eşit mesafede durmalı ve milleti kucaklamalı demiyor mu?
Anayasamızda belirtilen kriterlerin yanında, iktidarı ve muhalefetin kriterlerine de uygun bir vekilimiz var.
Seçim süreci boyunca, partili partisiz bütün Yozgatlıya eşit uzaklıkta durmuş, hiç kimseden oy istememiş, parti propagandasına katılmamış, ama milletin verdiği vekaleti kucaklamış AKP’li bir vekilimiz var.
Her Yozgatlıya eşit uzaklıkta durduğu gibi her vatandaşımıza da eşit mesafede durabilir.
Yozgatlının vekaletini kucaklayabildiğine göre milleti de aynı muhabbetle kucaklayabilir.
Olmaz mı dersin. Neden olmasın ?
Olmadı diyelim.
“Kayserili Abdullah mı ? Yozgatlı Lütfullah mı ?” dedik, Yozgatlıya kabul ettiremedik, o zaman Kayserili Abdullah yerine Yozgatlı Abdullah olsun.
AKP’li çiçeği burnunda milletvekili Sn.Abdulkadir Akgül’e biz hep Abdullah diye hitap ederiz de. Seçim çalışmaları boyunca partili- partisiz ayırmamış herkesi kucaklamıştır.
İkisi de AKP’li, ikisi de milletvekili, ikisi de Müslüman, ikisi de yasal ve siyasi kriterlere uygun, bunu biliyorum.
Doğrusunu isterseniz dindarlıklarını ölçmeye benim ne yetkim, ne de haddim var.
Meğer demokrasi dediğimiz bir dindar Cumhurbaşkanı seçiminden ibaretmiş.
Ne diyelim ? Millet diyeceğini dedi.
Erzurum’lu İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği gibi,
“ Görelim Mevla neyler,
Neylerse güzel eyler.”
Not : Bu yazı 14.08.2007 tarihinde yazılmıştır