Mehmet SANAL

SANAL BAKIŞ

Kutuplaşma çıkmazı

Biz ve ötekiler!
Müslümanlar ve laikler
Çok partili hayata geçtiğimiz yıllarda halkçılar ve demokratlar vardı.
Siyaset dünyamız kutuplaşma üzerine inşa edilmiş.
Doğal olarak gençliğimiz kutuplaşma zihniyeti ile örgütlenmiş.
Memurlarımız kutuplaşarak dernekleşmiş ve giderek kutuplaşarak sendikalanmış.
İş dünyamız siyasetten nemalanarak kutuplaşmadan yakasını kurtarmamış.
Toplumun bu denli kutuplaştığı bir ülkede emeğinin bedelini arayan işçi kesiminin kutuplaşması kaçınılmazdı. Toplumu kutuplaştırarak yönetmenin dayanılmaz hafifliği iliklerimize işledi. Sürekli kutuplaşma yaratarak demokratikleşmek mümkün mü? Kutuplaşmanın ayrışmayı körüklediği dünyamızda, demokrasi; çoğulculuğun dolayısıyla müsamaha, aykırı fikirlere ve davranışlara tahammül, çoğunluğun yanında azınlığın kişisel hakv ve hürriyetlerinin korunduğu rejimin adı değil mi?
Çoğulculuğu çoğunlukculuk olarak algılayan siyasetçilerin önüne hiç beklemedikleri bir fırsatta kendiliğinden geldi.
Partisinin kapatılma davası ile karşılaşan iktiddar, kendisi için istediği demokratik tavrı başkalarından esirgedi.
Böylece, belki de haklılığını kanıtlayacak demokrasi sınavında sınıfta kaldı. Varlığının meşru zemini oluşturan demokrasi platformunu bir iktidar elinin tersiyle neden iter?
Sanırım bu sorunun cevabını şöyle verebiliriz
Kutuplaşmayı körüklemek taraflar yaratma ve bu sayede çoğunluğu arkasına alma gayreti demokrasi düşüncesinin önüne geçirilmiştir.
Denilebilir ki; ne yapmışta kutuplaşmayı körüklemiş?
Dünyada işçi bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs anlayışı, kutuplaştırmanın ve körüklemenin en bariz anlamı değil mi?
Türk-iş’i etkisizleştirerek sıhhiye meydannda yarı toplantı düzenlemesine izin vermek.
Disk ve Kesk’i soğuk savaş sendromu ile komünist teşekküller gibi gösterip genel merkezleriden çıkışına dahi müsaade etmemek.
Bu gün Galatasaray taraftarlarının serbestce kullandığı taksim meydanını, işçilere karşı müdafa edilmesi gereken bir savaş alanı gibi korumak.
Provakasyon yapılacağı iddialarının arkasına gizlenerek hak aramaktan başka derdi olmayan insanların üzerine biber gazı , cop ve panzerlerle yürümek.
Ve bütün bunların yanında Hak-İş e Tandoğan meydanında alternatif toplantı izni verip iktidar milletvekilleri ile davullu- zurnalı- oyalı- kurbanlı işci bayramı kutlamak kutuplaştırma değil mi?
Bakın ey ahali!
Türk-iş,Disk,Kesk ve bunlarla birlikte hareket eden sivil toplum kuruluşları düzeni bozmaktan ve kaos yaratmaktan başka birşey düşünmüyorlar.
Halbuki, Hak-iş öylemi?
Milletimizin örf- adet ve geleneklerine uygun ve dahi iktidara sayglı! İşte demokrasi bu!
Ey millet, bırakın diğerlerini, saf tutun Hak- iş’in yanında. Diğer sendikaların işçileri, biber gazı-cop-panzer istemiyorsanız geçin Hak-iş’in saflarına!
İşçi hakları, sosyal güvenlik yasasının eksiklikleri, demokratik haklar ne olacak diye düşünmeyin. İktidarımız varoldukça bunların hepsi gerçekleşecek!
Yerseniz!
Kutuplaşma bunun neresinde? derseniz. Nacizane tavsiyem, onu da AB komiserlerine sorun. İşçi bayramının önemini onlar bizden daha iyi bilirler!
Aldığı oyların çokluğu ile övünen siyasi parti demokrat kayıtlı üyelerinin çokluğu ile övünen işçi teşekkülleri ve sivil toplum kuruluşları demokratdeğil öyle mi? Sevsinler böyle demokrasi anlayışını.
Önündeki istihbarat raporlarını analiz ederek üç - beş provakotörü etkisizleştirmeyen iktidar, binlerce insana meydanları dar edecek. Ne demokrasi ama!
Siyasi yandaşların, İstanbul’da bir sokağa “cumhuriyet çıkmazı” tabelası astıran zihniyetin ”kutuplaşma çıkmazı” ile başı dertte.
Bu çıkmazdan kim nasıl çıkar,
Kimler nasıl çıkarır
Çıkabilir mi? Çıkmaz mı?
Bekleyip - göreceğiz.
Çıkmaz Sokakların önündeki engellerin, çoğunlukçu değil çoğulcu demokrasi anlayışı ile aşılabileceği unutulmadan.


Tarih : 19.05.2008
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ