Günümüzün kozmopolit toplum anlayışında ideal düşüncenin yeri var mı? Varsa ne kadar?
Ulusların yönetiminde, en azından içinde yaşadığımız çağda Demokrasi ideal düzen olarak tarif edilir. Bu ideal düzen gıdasını çatışmalardan değil uzlaşma kültüründen alan demokrat bireylerin elinde yükselir ve yücelir.
Fanatik toplulukların hakim olduğu coğrafyalarda uzlaşmalardan ve demokrasi anlayışından bahsedilebilir mi ?
İdeolojilerin minimize edildiği zamanımızda, liberal hayat tarzını esas alan sağ siyaset ile sosyal demokrasiyi esas alan sol siyaset yanında din anlayışının öne çıkarıldığı dindar veya daha hafifinden muhafazakar demokrat olarak nitelenen yeni bir demokrasi anlayışı siyasi literatürümüze yerleşti.
Sağ- Sol- Din ekseni etrafında veya bu akımların siyaset anlayışı çerçevesinde geçirmiş insanların bir günde, bir ani kararla kulvar değiştirmesi düşünülebilir mi?
Oturmuş demokrasilerde bunu düşünmek bile abesle iştigal sayılır.
Ancak adaletli temsil imkanı sağlanmayan toplumlarda dalgalanmaların önüne geçmekte mümkün değildir.
Yeni ve sağlıksız dalgalanmaların ortaya çıkardığı geçici birliktelikler gelecekteki çözülmenin en önemli işaretleridir.
Siyasi istikrar adına ülkenin başına musallat edilen baraj sisteminin sıkıntı ve sakıncaları beş yıla yaklaşan tek parti iktidarıyla gün yüzüne çıktı.
Ülke seçmeninin yüzde 50’ye yakınını (ຣ) parlamento dışında bırakan seçim sistemi ve o sistemin çıkardığı tek parti iktidarının siyasi istikrarı sağlandığı düşünülebilir mi ?
Eğer siyasi istikrar sağlanmış olsaydı Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana yaşanan istikrarsızlık gündeme gelir miydi ?
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte ülke gündemine yerleşen siyasi istikrarsızlık, iktidarın “Seçim vaktinde yapılacaktır” iddiasına rağmen vaktinden önce seçimi ülke gündemine getirmiştir.
Elindeki parlamento çoğunluğuna güvenen ve bu yüzden Cumhurbaşkanını halka seçtirmeyen iktidar, başarısızlığını örtebilmek için milli idarenin arkasına sığınmakta bulmuştur çareyi.
Beş yıldır neredeydin demezler mi adama ?
Cumhurbaşkanını halka seçtirmek için beş yıldır neredeydin ?
Anayasa değişikliği için beş yıldır neredeydin ?
Adaletsiz siyasi partiler kanununu ve adaletsiz seçim sistemini değiştirmek için hala neredesin ?
Mevcut Parlamento çoğunluğuna rağmen, Anayasa değişikliğini bir yana bırakın, adil bir seçim kanunu istese üç-beş günde parlamentodan çıkarabilecek iktidar hala mağduriyet psikozuna oynamaktadır.
Bunlar bir milleti gerçekten saf veya aptal mı sanıyorlar ya da hakikaten mağdur olduklarına mı inanıyorlar?
Beş yıldır devletin gücü ve her türlü nimeti ellerinde, asgari ücretin yaklaşık 15 katı Parlamenter maaşı cabası, ne tatlı mağduriyet değil mi?
Sekiz on kişi bir sofranın etrafında toplanmışlar. Birisi kaşığı eline almış nefes almadan ha bire atıştırıyormuş. Arada bir de “Oh öldüm bittim” diyle feryat ediyormuş. Sofradakilerden birisi omuzuna vurmuş “Gardaş sen öldün-bittin, şöyle kenara çekil de biraz da biz ölelim!”
Mağduriyeti başından aşan bu halk, 22 Temmuz’da mevcut iktidara demez mi acaba “Yaklaşık beş yıldır siz çok mağdur oldunuz, biraz da başkaları mağdur olsun!”
Seçim sisteminin adaletsizliği ve bu adaletsizliğin bu güne kadar giderilememiş olması sağda ve solda partilerin birleşmesini veya seçim ittifakını zorunlu hale getirdi.
Demokrasilerde siyasi partilerin birleşmesi, seçim ittifakı veya işbirliği yapmasından daha doğal ne olabilir ?
Ancak bizdeki seçim sisteminin sakatlığı, partilerin birleşmesi, işbirliği veya ittifakı dışında parti listelerinde bir hercü – merc’e de yol açacak gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde imajı büyük yara alan iktidar partisi bile kendi siyaset felsefesine uymayan kişilere kapılarını açıyor, aday listelerinde yer vermek üzere davet ediyor.
Sadece o mu ? Sağ ve Soldaki büyük partiler de yılların süzgecinden geçmiş siyaset felsefesine inanmayan kerameti kendinden menkul zevatı seçim garantisi ile parti listelerinden aday olmaya davet ediyor.
Demokrasi ideali’ni , sağ-sol-milliyetçi veya dini ön kabullerini öne çıkarıp siyaset yelpazesinde yer tutarak gerçekleştirmeye çalışan insanların, bulundukları fikri mecradan yıllarca karşı oldukları bir fikri mecraya aktıklarına şahit oluyorsunuz.
Siyasal manada ideal düşünce, bir insanda 30 yaşına kadar şekillenir ve oturur. Bu yaştan sonra parti değiştirmeler ancak aynı dünya görüşüne ve demokrasi anlayışına sahip olan partiler arasında olağan sayılabilir.
Karşı dünya görüşüne ve siyaset anlayışına şeçim garantisi ile iltihak; Vatanı, ülkeyi, rejimi, demokrasiyi kurtarma bahanesinin arkasına sığınılarak da yapılsa idealleri kiraya vermekten öteye geçmez.
İnşallah bu seçim, seçim kazanmak amacıyla idealleri kiralayan siyasi partiler ile ideallerini kiraya veren siyaset adamlarını demokrasi idealinin normal çizgisinde birleştirir.
Tarih : 06.06.2007
Ulusların yönetiminde, en azından içinde yaşadığımız çağda Demokrasi ideal düzen olarak tarif edilir. Bu ideal düzen gıdasını çatışmalardan değil uzlaşma kültüründen alan demokrat bireylerin elinde yükselir ve yücelir.
Fanatik toplulukların hakim olduğu coğrafyalarda uzlaşmalardan ve demokrasi anlayışından bahsedilebilir mi ?
İdeolojilerin minimize edildiği zamanımızda, liberal hayat tarzını esas alan sağ siyaset ile sosyal demokrasiyi esas alan sol siyaset yanında din anlayışının öne çıkarıldığı dindar veya daha hafifinden muhafazakar demokrat olarak nitelenen yeni bir demokrasi anlayışı siyasi literatürümüze yerleşti.
Sağ- Sol- Din ekseni etrafında veya bu akımların siyaset anlayışı çerçevesinde geçirmiş insanların bir günde, bir ani kararla kulvar değiştirmesi düşünülebilir mi?
Oturmuş demokrasilerde bunu düşünmek bile abesle iştigal sayılır.
Ancak adaletli temsil imkanı sağlanmayan toplumlarda dalgalanmaların önüne geçmekte mümkün değildir.
Yeni ve sağlıksız dalgalanmaların ortaya çıkardığı geçici birliktelikler gelecekteki çözülmenin en önemli işaretleridir.
Siyasi istikrar adına ülkenin başına musallat edilen baraj sisteminin sıkıntı ve sakıncaları beş yıla yaklaşan tek parti iktidarıyla gün yüzüne çıktı.
Ülke seçmeninin yüzde 50’ye yakınını (ຣ) parlamento dışında bırakan seçim sistemi ve o sistemin çıkardığı tek parti iktidarının siyasi istikrarı sağlandığı düşünülebilir mi ?
Eğer siyasi istikrar sağlanmış olsaydı Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana yaşanan istikrarsızlık gündeme gelir miydi ?
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte ülke gündemine yerleşen siyasi istikrarsızlık, iktidarın “Seçim vaktinde yapılacaktır” iddiasına rağmen vaktinden önce seçimi ülke gündemine getirmiştir.
Elindeki parlamento çoğunluğuna güvenen ve bu yüzden Cumhurbaşkanını halka seçtirmeyen iktidar, başarısızlığını örtebilmek için milli idarenin arkasına sığınmakta bulmuştur çareyi.
Beş yıldır neredeydin demezler mi adama ?
Cumhurbaşkanını halka seçtirmek için beş yıldır neredeydin ?
Anayasa değişikliği için beş yıldır neredeydin ?
Adaletsiz siyasi partiler kanununu ve adaletsiz seçim sistemini değiştirmek için hala neredesin ?
Mevcut Parlamento çoğunluğuna rağmen, Anayasa değişikliğini bir yana bırakın, adil bir seçim kanunu istese üç-beş günde parlamentodan çıkarabilecek iktidar hala mağduriyet psikozuna oynamaktadır.
Bunlar bir milleti gerçekten saf veya aptal mı sanıyorlar ya da hakikaten mağdur olduklarına mı inanıyorlar?
Beş yıldır devletin gücü ve her türlü nimeti ellerinde, asgari ücretin yaklaşık 15 katı Parlamenter maaşı cabası, ne tatlı mağduriyet değil mi?
Sekiz on kişi bir sofranın etrafında toplanmışlar. Birisi kaşığı eline almış nefes almadan ha bire atıştırıyormuş. Arada bir de “Oh öldüm bittim” diyle feryat ediyormuş. Sofradakilerden birisi omuzuna vurmuş “Gardaş sen öldün-bittin, şöyle kenara çekil de biraz da biz ölelim!”
Mağduriyeti başından aşan bu halk, 22 Temmuz’da mevcut iktidara demez mi acaba “Yaklaşık beş yıldır siz çok mağdur oldunuz, biraz da başkaları mağdur olsun!”
Seçim sisteminin adaletsizliği ve bu adaletsizliğin bu güne kadar giderilememiş olması sağda ve solda partilerin birleşmesini veya seçim ittifakını zorunlu hale getirdi.
Demokrasilerde siyasi partilerin birleşmesi, seçim ittifakı veya işbirliği yapmasından daha doğal ne olabilir ?
Ancak bizdeki seçim sisteminin sakatlığı, partilerin birleşmesi, işbirliği veya ittifakı dışında parti listelerinde bir hercü – merc’e de yol açacak gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde imajı büyük yara alan iktidar partisi bile kendi siyaset felsefesine uymayan kişilere kapılarını açıyor, aday listelerinde yer vermek üzere davet ediyor.
Sadece o mu ? Sağ ve Soldaki büyük partiler de yılların süzgecinden geçmiş siyaset felsefesine inanmayan kerameti kendinden menkul zevatı seçim garantisi ile parti listelerinden aday olmaya davet ediyor.
Demokrasi ideali’ni , sağ-sol-milliyetçi veya dini ön kabullerini öne çıkarıp siyaset yelpazesinde yer tutarak gerçekleştirmeye çalışan insanların, bulundukları fikri mecradan yıllarca karşı oldukları bir fikri mecraya aktıklarına şahit oluyorsunuz.
Siyasal manada ideal düşünce, bir insanda 30 yaşına kadar şekillenir ve oturur. Bu yaştan sonra parti değiştirmeler ancak aynı dünya görüşüne ve demokrasi anlayışına sahip olan partiler arasında olağan sayılabilir.
Karşı dünya görüşüne ve siyaset anlayışına şeçim garantisi ile iltihak; Vatanı, ülkeyi, rejimi, demokrasiyi kurtarma bahanesinin arkasına sığınılarak da yapılsa idealleri kiraya vermekten öteye geçmez.
İnşallah bu seçim, seçim kazanmak amacıyla idealleri kiralayan siyasi partiler ile ideallerini kiraya veren siyaset adamlarını demokrasi idealinin normal çizgisinde birleştirir.
Tarih : 06.06.2007
06.06.2007
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ