Gülü sever misiniz?
Sevip - sevmediğini hiç düşünmeyen bir insana bir gül uzatın, yüzünde sevginin harelendiğini görürsünüz.
Aksi, ters, zalim, gaddar, ne kadar hoyrat insan varsa yumuşadığını mizacının değiştiğini fark edersiniz.
Gül, sıradan bir bitki değil, kötülükleri iyiliğe, çirkinlikleri güzelliğe dönüştüren ilahi bir iksirdir sanki.
Bu yüzden değil midir ki çocuklar gül goncasına benzetilir. Güzel bir insan tarif edilirken "Gülü tarife ne hacet" diye anlatılır.
İnsan ile gül arasında görünmeyen bir bağ, tarifi zor bir benzeşim vardır.
İşinden emekli olmayı bekleyen her insan az veya çok uğraş alanı olarak bir gül bahçesi hayal eder. Gerçekte gül dikip yetiştirmese de kendisini meşgul edecek uğraşın gül gibi olmasını düşler. Ahir ömründe zakkum gibi bir yaşam isteyene rastladınız mı?
Gülü seven insan dikenine niye katlanır? Kim bilir? belki de kendi gönlündeki dikene çare bulamadığındandır.
¨ ¨ ¨
Gönlümce bir bahçe oluşturup sarı – kırmızı güzel güller diktim. İnsan olarak dile getirmediğim feryadımı toprağa suya karıştırıp güzel güller yetiştirdim. İkinci yıl, gördüm ki sevgimizi değilde feryadımızı döktüğümüz kırmızı güllerin kökünden yeni sürgünler fışkırıyor ve süratle boy veriyor, çabuk büyüyecek diye sevinmiştim. Yeni sürgünlerin ne dalının gül dalına, ne de yaprağının gül yaprağına benzemediğini geç fark ettim. Hele çiçeği güle hiç benzemiyordu. Pıtrak misali beyaz sineklerin sardığı ağaç dalı gibi.
Yılda dört defa açan güzel kırmızı güllerim gitmiş yerine bahar aylarında bir defa açan ve üç-beş günde solup dökülen çalılar kalmıştı.
Erbabına sordum. "Ya yeni sürgünlere güzel güllerden aşı yapacaktın ya da o sürgünleri kesip atacaktın" dediler
Bu sene, Sarı güllerim sürgün verdi. Baktım aynı olay onun başına da gelecek, aşı işini de beceremeyeceğime göre kesip attım, o gülü yozlaştıran çalıları.
Sarı gelin sevdası çekmedik amma sarı güllerimizle muhabbetimiz iyi şimdilik.
¨ ¨ ¨
Bin türlü meşakkat ile yuva kurup, gül goncası misali çocuklar yetiştirmeyi hayal eden insan oğlu , ömrünü heba ederek oluşturduğu soy ağacına ve onun itibarına gölge düşmesin diye gayret gösteriyor.
"Ben okuyamadım çocuğum okusun."
Sanıyor ki, okumak gülü yozlaşmaktan, çalılaşmaktan kurtarır! Keşke kurtarsa.
Kurtarabilmiş olsaydı; ailesine, ülkesine, memleketine yabancılaşan, devleti soyan, yetimin hakkına el uzatan, yetişen nesillerin geleceğini çalan, yüksek öğrenim yapmış binlerce diplomalı eşkiya türermiydi?
Yılların süzgecinden geçip gelen ata sözlerimiz, kitaplara sığmayacak olayları bir cümle ile ne güzel ifade eder.
"Bir ağaçtan okluk da çıkar, odunluk da."
Odun malum da, okluğu yeni nesiller bilirmi bilmem. Makineleşmeden önce yük taşıma aracı olarak kullanılan kağnı ve at arabalarında, arabanın hareketini kolaylaştıran, kontrolünü sağlayan ve çekici hayvanların bağlandığı araç, ok.
Kalem gibi düzgün, demir gibi sağlam olmayan ağaçtan ok olmaz. Her ağaçtan okluk çıkmaz ama odun çıkar .
Zalim babadan alim evlat olacağı gibi, alim babadan zalim evlat da olur.
Aynı kökten süren gül ve çalı misali.
¨ ¨ ¨
Yozgat daima okumuş insanların çokluğu ile övünür. Ülke vilayetlerinin hangisine, ülkenin hangi köşesine gitsek Yozgatlı kamu görevlilerini buluruz da; Yozgat’ı geri kalmışlığından, gelir seviyesinin düşüklüğünden hep şikayet ederiz.
Sadece okumak yetiyor olsaydı bu çelişkiyi yaşamamamız gerekirdi. Yapamadığımız, eksik bıraktığımız şeyler olmalı!
Fidanı dikmek sulamak yetmiyor. Kökünden yabani sürgünler fışkırdığında ya aşılamak, ya kesip atmak lazım. Ama insanı gül dalı misali kesip atamazsınız. Tek çareniz var, aşılamak. Bunun aşısı icad edildi mi bilmiyorum.
İnsanı aşısı eğitim olsa gerek. Okuturken, öğretirken eğitmek. Hayatın her safhasında her anında eğitmek.. Oturuken, kalkarken, yatarken, çalışırken, eğlenirken, konuşurken, susarken eğitmek.
Bakarken, görürken, yürürken, dururken, gülerken, ağarken, düşünürken, susarken eğitmek.
Oturuyoruz, öğretiyoruz ama eğitemiyoruz. Ailede, okulda, iş yerinde, sokakta eğitmediğimiz için yozlaştırıyor, gülü çalıya döndürüyoruz.
Gülünüz, güzeliniz çok, gönlünüz gülistan olsun.

Tarih : 20.11.2008
OKUR YORUMLARI
SELAHATTİN ASLAN
26.11.2008 14:58:00

gülle eğitimi ne güzel işlemişsin,eğitilmemiş insanla eğitilmiş insan hiç eş olurmu?hiç bilenle bilmeyen bir olurmudiyen yüce dinimiz bunu ne güzelde perçinlemiş,eğitiminsana ekmek kadar su kadar hava kadar gerekli,bir ülkenin kalkınmışlığını eğitilmiş insanlarla ölçülmüyormu?o halde okluk olmak varıken odunluk olmak niye... ağzına ,kalemine ,yüreğine sağlık. gülü çalıya döndürmeyelim, gülümüz çok olunki güler yüzler çoğalsın...iyiki varsın mehmet ağbi...

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ