Mehmet SANAL

SANAL BAKIŞ

Evde tilki yabanda...!

Binmiş TOKİ atına sürer dolu dizgin, iktidar katına.
Bir elde makas, dilde “YA ALLAH BİSMİLLAHİ”
Tenkit eden muhalefetin topuna birden, YALLAH, YALLAH.
Meydanlarda coşup gürlediğini, görüp bilmesiniz, muhalefet konuşuyor sanırsınız.
“Gündelik politikalara da gündelik çözümlere de takılıp kalmayacağız” EVEL ALLAH.
Bu nasıl takılıp kalmamaktır ki; öğrenciler yaver-i hasına yumurta attı diye günlerce ‘paranız çoksa fakir-fukaraya dağıtın’ nasihati ile omlet tarifi vermedi. VALLAH.
Gazze fatihi, Sultan hazretleri ! buyurmuş;
“Bizde oralardan geçtik ama biz Molotof kokteyli atmadık, taş atmadık ‘Müsademe-i efkardan (fikirlerin çatışmasından ) bakira-i hakikat (Gerçeğin güneşi)doğar’ dedik ve fikri tartışmalarla sürecimizi işlettik”
Demek ki ne imiş?
AKP iktidarına kadar, zamanın iktidarlarını protesto etmek için her Cuma namazı sonrasında, üniversite ve cami bahçelerinde kendilerini demir parmaklıklara zincirleyerek güvenlik güçlerine direnenler,
Müslümanları domuz bağı ile bağlayarak işkence edip dii-diri toprağa gömenler (İslamcı yazar Gonca Kuriş’in öldürülmesi ve Hizbullah olayı )
‘Müsademe-i efkardan Barika-i hakikat’ arayanlar imiş ! Meğer.
İktidar muhalifleri eksen kaymasından bahsediyorlar.
Doğru mu, değil mi, bilmem ama zihniyet kaymasının olduğu su götürmez gerçek.
İktidar yalakası liberaller ile yandaş beslemeler, olayı küresel sürece uygun toplumsal değişim olarak yutturmaya çalışıyorlar. İLLALLAH.
“Gençlerin ölümünden silah tüccarları kazanmasın”
İsteyen vatandaş beş ayrı silah ruhsatı alabilsin diye konuyu TBMM’nin ve ülkenin gündemine getirerek, iktidar partisinin ilgili komisyon başkanını, beş ayrı silaha sahip olabilmenin faziletlerini anlatsın diye televizyon kanallarında ben gezdirmedim ! BİLLAH
“Konuşanlara baskı uygulanıyooor, yazanlara baskı uygulanıyooor. Çözüm diyenlere, ‘terör bitsin’ diyenlere baskı uygulanıyooor. Güzel şeyler oluyor. Çok daha güzeli olacak”
Anlaşılan o ki;
Gazeteciler, yazarlar, sivil toplum önderleri, (sendika ve oda temsilcileri) bilim adamları, askerler, öğrenciler velhasıl daha niceleri iktidara biat etmez muhalifler olunca rutin dışına çıkmak meşru sayılıyor!
Ergenekon balyozu ile tepelerine ineriz ! İNŞAALLAH.
Tarihin çatısı yanmış (HAYDARPAŞA), rüşvet özel tahildarlar marifetiyle toplanıp defterleri incelenmiyormuş (KAYSERİ) kimin umurunda !
“Biz onlara kefiliz.”
Belediye başkanlarımızın çok güzel hizmetleri var ! MAAŞALLAH.
Bitlisli devlet adamı Şükri BİTLİSİ (devlet adamlığını ben araştırmadım, söyleyenin yalancısıyım) 1500’lü yıllarda, “TÜRK İLE TÜRK, KÜRT İLE KÜRT. EVDE KOYUN YABANDA KURT” dizeleri ile birliği ve kardeşliği vurgulamış.
Şükri BİTLİSİ’nin devlet adamlığından kendine pay çıkaranlar, yönettikleri ülkenin doğusu ile batısına, kuzeyi ile güneyine, hasılı tamamına nasıl baktıklarının kritiğini yapabilseler, kendilerine ayırdıkları paya hiç itirazımız olmaz.
Bizdeki siyaset dehaları ! 1500 sene önce söylenen güzel sözleri gündelik politikanın göbeğine oturtup muhalefet çatlatmak için kullanıyorlar.
Bugünün iktidar tutkunu siyasilerinin; bu ülkenin Laz’ı ile Laz, Gürcü’sü ile Gürcü, Azerisi ile Azeri, Arap’ı ile Arap, Arnavut’u ile Arnavut, Boşnak’ı ile Boşnak, Çerkez’i ile Çerkez oldukları söylemelerine gerek yok.
Kavmiyetçiliği, dinciliği, mezhepçiliği, emparyalist hizmetçiliği bir yana bırakıp, bu ülkenin insanı ile insan olmayı içlerine sindirmeseler de, Filistin’in Hamas’ı ile Hamas , İran’ın Acem’i ile Acem olduklarını gizlemiyorlar.
“Bir gün Cuma namazını hep beraber Kudüs’te kılacağız.”
ALLAH ALLAH.
Şükri Bitlisi’nin “EVDE KOYUN YABANDA KURT” sözünden “Biz ülkemiz insanına karşı koyun gibiyiz amma uluslar arası ilişkilerde KURT gibi oluruz” mesajının verilmek istendiği sonucu çıkarılabilir.
Gerçekten öyle mi? Bir bakalım isterseniz.
Koyun, ne mubarek hayvandır.
Asırlardır insanoğlu etinden, sütünden, yününden ve hatta kellesinden ve paçasından istifade eder. Kuzusunu anasından ayırıp ziyafet çeker. Dünya menfaati için koyundan üç misli cesamette koçu üstüne salar da koyun ‘Bunu, bu zulmü niye yapıyorsunuz’ diye sitem dahi etmez.
Evde koyun olma hamasetine yatana siyasiler öyle mi ya ?
Ellerinden gelse evdeki muhalefetin gözlerini oyar, canını alırlar.
Şeref, haysiyet ve hürriyetler vahşice katledilir.
Meydan, Meclis, Medya konuşmalarına bakın, ne demek isteğimiz anlaşılır.
Fazlasına gerek yok. 2011 bütçesinin kabulünden sonra TBMM’nde yaşananları Meclis televizyonunun görüntülerinden izlemek, yapılmak istenen kurnazlığı anlatmaya yeter.
Bulduğu her zeminde, Muhalefete ve hatta partisinden olmayan herkese, her kuruma hakaret, tehdit ve daima amansız hücumlarla saldıran siyasetçi, bütçenin kabulü ile son konuşmayı da yapar.
Kürsüden inip muhalefet sıralarına yönelir. Kim bilir aklından neler geçiyordur. Meclis televizyonu yayındadır. Bütün ülke izliyor.
‘Ayaklarına kadar gittiğimi kabullenemezler.’
‘Uzatacağım elimi sıkmazlar.’
‘Tepki koyarlar.’
Bunları halk canlı yayında görür.
Seçimler de yakın. Meydanlara çıkıp avaz-avaz bağırmaz mıyım.
“Ey ahali gördünüz, uzattığım el havada kaldı”
Muhalefet bu oyuna gelmedi. Devlet ve siyaset adamına yakışanı yaptı. Birer-birer ayağı kalkıp saygıda kusur etmedi.
Muhalefet temsilcileri teker-teker kendilerine uzanan eli sıktılar. Evdeki koyunun ! o an aklından geçenleri bilmek isterdim.
Varın. EVDE KOYUNUM mesajı verenin evde ne olduğuna siz karar verin.
“YABANDA KURT” olma sevdası ile tutuşup, dokuz vatan evladını İsrail kurtlarına kaptıranların yüksekten atmaları kurda hakaret olur.
Kurdun yuvasının üstüne hangi çakal kendi koruma kalkanını kurmaya cesaret edebilir ?
‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ hangi kurda, önce içini (PKK) sonra komşularını (Kıbrıs, Ermenistan, Kuzey Irak) hallet de sonra bana gel diyebilir?
Batı güdümlü hangi zağar (küçük köpek) aklına estiğince kurda ürebilir?
Milli iradenin çoğunluğuna sahip olabilmek için YABANA sözlü salvolarla atışa devam edenlerin, YABANDA KURT olmaya öykünmesine ne ad verileceğine de varın siz karar verin.
Zaman – zaman dostlarımız bizi tenkit ederler. Zor beğenen insan olduğumuzu söyler, kimi zamanda sitem ederler.
“Bu iktidarın hiç mi iyi yanı yok?”
“Hiç mi yaptığı güzel işi yok?”
Allah için doğruyu söylemek gerekirse, var tabi.
Hem VALLAH.
Hem BİLLAH.
Bin kere MAAŞALLAH.
Çirkinlikler içinde güzeli, olumsuzluklar içinde olumluyu görmek marifettir. Biliriz.
Bu ülkede, menfaatine zarar gelmedikçe, çıkarlarına dokunulmadıkça gözüne giren kötülükleri bile güzellik olarak anlatacak ince yalaka körler olduğunu da biliriz.
Unutulmamalıdır ki; vergi denetimleri il BASKI,
Telefon dinlemeleri ile SİNDİRME,
İşinden etme saiki ile KORKUTMA,
Gerekirse kanunun değiştirmek ile TEHDİT
Zamanı kestirilemez ve önlenemez bir İSYANI besler ve büyütür.
Allah korusun ! O İSYANI ne Mevlana’nın, ne Yunus’un, ne Şükri BİTLİSİ’nin, ne AKİF’in ne de Necip FAZIL’ın dizeleri bastırabilir.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, güzellikleri ve iyilikleri çoğaltabilmek için kötülükleri , çirkinlikleri, olumsuzlukları ve yanlışları görüp ifşa edebilmekte MARİFET üstü MARİFET ister.
Ne korkunun ecele faydası var,
Ne de yalakalığın sonu.
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ