Mehmet SANAL

SANAL BAKIŞ

Atışa devam

Milletin yüce iradesi tecelli etti.
12 Eylül Anayasası tümden değişmese de, iktidarın arzu ettiği değişiklikler zaman yedirilerek iktidarın hedeflediği istikamette birer birer gerçekleşiyor.
Anayasa mahkemesinin yapısı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı değişti.
Yeni yapılar eskiyi aratacak mı ? Demokratikleşmeyi sağlayacak mı?
Zaman içinde verilen kararlara ve kararların uygulanışına bakıp gerçeği göreceğiz.
İnşallah ! Muhalefetin ve HAYIR da direnenlerin korkuları boşa çıkar.
Geçen zaman içinde bu korkular derinleşirse, iktidar, “bundan bana ne” diyebilir mi?
Ülke gündemini 30 yıldır meşgul eden TÜRBAN meselesi YÖK Başkanının bir yazısı ile rayına girmiş gibi görünüyor.
Bu iş bu kadar kolaydı da bu ülkeyi bunca zamandır, kimler niye bu kadar gerdi ?
Hukuki alt yapısı oluşturulmamış realitenin çözülmüş gibi gösterilmesi yeni sancıları ve siyasi popülizmi beraberinde getirip yeni problemler yaratmayacağı söylenebilir mi?
Terörün şehirlerin kabine girmiş olması, üniversite gençliğinin çatışma ortamına doğru sürükleniyor olması, hukuksuz dinleme, takip ve mahkumiyete dönüşen tutuklamaların devletin vicdanını temsil edenler de dahi kabul görmediği düşünüldüğünde; toplumsal olayların milletin bağrında açacağı yaraları kim, nasıl tedavi edecek?
Adına toplumsal uzlaşı denen sihirli söylemler herkesin dilinde. Uzlaşı avazı ile çatışma körükleyen siyaset bize mahsus olsa gerek.
Hem vurup hem ağlayan iktidarın uzlaşma diye bir derdi yok görünüyor. Onun derdi, aldığı oy ile milli irade arasında doğru orantı kurup haklılığını muhalife ve mavafıka kabul ettirmek.
Her zemini muhalefete çatmak için fırsata dönüştürmenin altında yatan şark kurnazlığıdır.
MHP ile BDP’yi tabanı ile çatıştırmak için akıl almaz senaryolar üretmek,
CHP’nin parti içi meselelerini memleket meselesi gibi kamu oyunun gündemine tutarak siyasi rant kazanmak, onların kötülüğünü ! kendi iyiliğinin karnesi haline getirmek, hak ve Adalet kavramlarının neresine sığar?
Parti sevdası adına başındakilere iman etmiş bütün müminlere soruyorum. Yukarıdaki davranışların İslam’daki adı nedir ?

Kolay Cennet

Büyük gazetelerimizden birisinin verdiği bir habere göre; İstanbul’da MARİFET unvanlı bir dernek varmış. Bu dernek başka bir kuruluşla İstanbul’da ortak bir sempozyum düzenlemiş.
Adı : “Uluslar arası insanlığa hizmet sempozyumu”
Sempozyuma çok sayıda cübbeli, sarıklı İslam alimi katılmış, konuşmalar Arapça yapılmış.
Ülkemizde jet Fadıl olarak bilinen şahsın, “Benim özüm bu” diyerek toplantıya cübbe ve sarıkla katılıp katılımcı alimlerin elini öptüğünü televizyondan izlemişsinizdir.
Gazetenin haberine göre : bu sempozyuma , ülkede Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut ÜNLÜ de katılmış ve ulemadan izin alarak Türkçe bir konuşma yapmış ve konuşmasında :
“BUGÜN BURADA BU KADAR ALİMLE NEFES ALMAK, CENNET BAHÇESİNE ŞİMDİDEN GİRMEKTİR” demiş.
Vay, vay, vay, vay başımıza gelenler!
O toplantıda nefes alamadığıma ne kadar hayıflansam azdır !
Demek ki ; Cübbeli Ahmet Hoca, sempozyuma katılan alimlerin cennetlik olduğunu önceden haber almış ! konuşmaların Arapça yapıldığı toplantıda Türkçe konuşarak gerçeği katılanların anlayacağı bir dille ifade etmiş !
Kırılmadım desem yalan olur. Muhterem Cübbeli Hocam, cennet bahçesi dünyada kurulu da cümle ümmeti Muhammed (s.a.v)’e haber verilmez mi ?
Mübarek Kurban Bayramı hürmetine affına sığındığım ve uğruna kurban olduğun yüce Rabbim cennet bahçesine girmek bu kadar kolaydı da, yarattığın ve yer yüzündeki halifem diye tanıttığın kullarına bunca ibadet ve taat yükünü niye yükledin ?
Ey yüce Rabbim, bu niyazımda hatam var ise affına ve rahmetine sığınıyor, hatanın müsebbibi olarak Cübbeli Ahmet Hocayı işaret ediyorum.

Mekanı Cennet olsun

Onu Yozgat’ta yapılacak bir MHP mitingi vesilesi ile 32 yıl önce tanımıştım.
Genç, İdealist, davası için her şeyini vermeye hazır 19-20 yaşlarında pırıl-pırıl delikanlıydı.
12 Eylül 1980 ihtilalının acılarını birlikte yaşadık.
Zaman oldu, yollarımız siyaseten ayrıldı. Sonra tekrar birleşti. Tekrar ayrıldı.
Ne o saygısından zerre kaybetti, ne ben sevgimde zerre kusur ettim.
Yaşanan olaylar ve zaman aşırılıkları törpüleyerek olgunlaşmayı da beraberinde getirdi.
O, çoğu insanın başaramadığı şeyi gerçekleştirdi.
Duygularını değil aklı ve mantığı idealinin önüne koyarak ideolojik çatışma yerine fikri tartışmayı esas aldı.
Yozgat insanının sevgisi de derindir, kuru ve manasız bir inat uğruna sevgisizliği de derindir.
Onun seveni çoktu, sevmeyeni de olabilir.
Sevenleri zaten biliyor, sevmeyenleri de zaman içinde entelektüel birikiminin farkına varıp hayıflanacaktır.
O, duruşu, bakışı , davranışı ile Yozgat’ı ruhunda mezcetmiş bir sevdalı yiğitti.
Vefatını çok geç öğrendiğim aziz kardeşim Serhat ÜNSAL’a Allah(c.c.)’dan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.
Muhterem ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabır niyaz ediyorum.

OKUR YORUMLARI
murat ertugrul
25.11.2010 15:25:00

hormetde kusur etmedigimiz,saygidigimiz sevdigimiz abimiz sayin mehhmet sanali yurekden taaaa 3500km yerden taaa ispanyadan alicante sehrinden tebriklerimi sunuyorum,iste gercek,iste realite bu kardesim,sizin herzaman aydinlatci fikirlerinize her gorusten insanimizin ihtiyac hep vardir var olacaktir,kaleminize ,elinize saglik daha siklikla yazarsaniz cok memmun oluruz,bunuda gazete yonetimi dikkate almalidir diyor hepinize saglik sihat,esenlikler diliyorum,yozgat ve sarikayama selamlar diyor saygilar sunuyorum

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ