Uzun zamandır yazı yazamıyorum. İçimden gelmiyor. Nedenini, niçinini bilmiyorum. Herhalde keyfim yok. İyiki yazarak hayatımı kazanmıyorum, öyle olsa işim çok zordu.
Yazılarım geciktikçe dostlarım ve okurlarım aramaya başladılar. Neden yazmadığımı sorguladılar. Neden yazmadığım konusunda ortak düşünceleri korku üzerineydi.
'Sende mi yazmaktan korkuyorsun?' diyorlardı. Hiç düşünmemiştim aslında böyle bir şeyi. Ama bu insanlar arasında ortak değer haline gelmiş. Korkmak çok insani bir duygu, sevmek gibi. Tabii ki insan bir çok şeyden korkar. Ama yazmaktan korkmak ya da korkutulmak düşünceye vurulmuş zincir gibidir ki bu çok korkunç bir şey.
Bu aralar Yozgat'la ilgili fikir jimlastiği yapıyorum. Yozgat ilginç bir kent. İzmir'de yaşayan Yozgatlılarla uzun uzun sohbetler yapıyorum. Sadece İzmir'de yaşayan değil Yozgat dışında yaşayan Yozgatlılarla da Yozgat üzerine sohbet etmeyi seviyorum. Onları anlamaya çalışıyorum.
Konuştuğum herkes toplumun hangi kesiminden olursa olsun ister işveren, ister işçi, ister memur olsun ortak noktaları Yozgat sevgisi. Bu insanların hepsi büyük bir Yozgat sevgisine sahipler.
Hatta 1980 öncesi Yozgat'tan ayrılmak zorunda kalan insanlarda da bu Yozgat sevgisini tespit etmek mümkün.
Sohbet her zaman konuştuğum kişilerin köyleriyle başlar. Yozgat'a ve Yozgatlılığa kadar uzanır.
Köylerini ve kentlerini hatta kültürlerini öyle kutsarlar ki şaşar kalırsınız. Siyaset yaptığım için Yozgat'ın tüm köylerini ziyaret etme fırsatım oldu. Tüm köyler üzerinde basitte olsa gözlemlerim var. Bu anlatılanlarla kendi gözlemlerimi karşılaştırdığımda şaşıp kalmamak mümkün değil.
Tabii ki insanlar doğup büyüdükleri topraklara bağımlı olmalı hatta mümkünse insanlar doğduğu büyüdükleri topraklarda yaşamalı. Ama ne yazık ki benim memleketimde bu mümkün değil. Çünkü bizim topraklarımız hatta memleketimiz kendi insanını doyuracak verimlilikte değil. Tüm bunlara rağmen Yozgat'ın Yozgatlılarca kutsanmasını ve sevilmesini anlamaya çalışıyorum.
Ferhat ile Şirin'in ve Leyla ile Mecnun'un hikayesini hepimiz biliriz. Yüzyılları aşıp bugüne ulaşmış. İnsanlar tarafından kutsanmış aşk hikayeleridir. İkisinde de hüzün ve elem, işkence ve kavuşamama vardır.
Bu ölümsüz iki sevda arasında farkta vardır. Ferhat ile Şirin'in sevdası üretken bir sevdadır. Ferhat Şirin'e kavuşmak için Amasya'nın dağlarını yararak suyu aşağıya indirmeye uğraşır ve başarılı olur. Ama ne yazık ki vuslata eremez.
Bizim insanımızın Yozgat sevgisini Mecnun'un sevdasına benzetirim. Biraz eyyamcı bir sevda olsa gerek. Kimse Yozgat için elini oynatmaz ama ondan da vazgeçemez.
Dilerim yeni teşvik yasası Yozgatlılara Ferhat olma şansını verir. Üretim anlayışını geliştirir de Yozgat'la ilgili iyi şeyler duyarız.
Bu vesileyle tüm insanlarımızın Ramazan bayramını kutlar. Tüm hemşerilerimize sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum.
Bu yazının yayınlandığı tarihlerde ben 25. evlilik yıl dönümü kutlayacağım. 25 yılımı yaşanır kılan sevgili karıma, hayat arkadasıma tüm Yozgat Gazetesi okurları önünde şükranlarımı sunuyorum. İyiki varsın sevgili Rahmiye.
Aşk ile dostlar aşk ile.
18.08.2012
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ