Temel hasta yatağında yatarken çocuklarını yanına çağırıp vasiyetini bildirmiş. Son cümle olarak da; mezar taşına “Hastayım, hastayım dedim inanmadınız, şimdi ne oldi.” yazdırmalarını istemiş.
Bu fıkra bizim toplumsal hayatımızı çok güzel ifade ediyor. Biz fert fert, ve toplum olarak uzunca bir süre üretmeden hazırı tüketiyoruz. Bu durum soğuk su dolu tencere içine konup, ocağa yerleştirilen ve altı ateşlenen Kurbağa deneyine benziyor. Kurbağa için soğuk su onun doğal oltamıdır ve bu onun için bir süreliğine sorun teşkil etmiyor. İleriyen zamanda ise su ısınacak, ısınacak ve denek Kurbağamız haşlanmış olacak. Bu deneyde olduğu gibi üretimden uzaklaştığımızı yavaş yavaş hissederek bu günlere geldik.
Buradan çıkış ve çare olma konusunda sorumluluk demokratik sistemde siyasi partilerin sorumlulukları vardır. İktidar partisi birinci sorumlu, ikinci sorumlu ise muhalefet partileri. Ancak baktığımızda bu partiler çözüm üretme yerine, karşılıklı sert söylem ve tutum içinde toplumu da geren bir politik duruş sergilemektedir. Bu politik duruşun ne topluma nede partilere bir yarar sağlamadığı açıkça ortadadır.
Çare, akıl, bilim, ve adil paylaşım temelli politikalardadır. Jeopolitik olarak dünyanın en güzel yerinde bulunan ülkemizin sahip olduğu yer altı, yer üstü ve iyi yetişmiş nitelikli, genç iş gücünü istihdamı önceleyen üretime sokarak sorunlarımızın üstesinden geliriz. Yeniden doğru politikalarla, iktidarıyla, muhalefetiyle, iç çekişmelerimizi bir kenara iterek, üretim ekonomisini hayata geçirmemiz gerekiyor. Bunu yaptığımızda, önce dışa bağımlılıktan, devamında da üretim fazlasını yakalayıp toplumsal refahı yakalama şansına sahip oluruz. Bunun için dünyayla rekabet edeceğimiz sektörlerimiz olan, Tarım/hayvancılık, yenilenebili enerji, Turizm, Tekstil gibi sektörleri harekete geçirmemiz gerekiyor.
Kamuda da tasarrufu ön planda tutacak, konusunda uzman nitelikli personel istihdamı esas alınarak, şeffaf, hesap verilebilir bir yönetim modeli esas alınmalıdır. İçinde bulunduğumuz bu sorunlu durumdan çıkmak için zamanı doğru kullanmak gibi bir mecburiyetimiz vardır. Zaman her bakımdan aleyhimize işlemektedir. Sorunlarımız çözümsüz değildir. Ama hemen harekete geçmezsek, küresel ısınma, dünya barışındaki bozulma gibi bizim de sebebi olmadığımız sorunların acı etkilerini daha fazla hisseder hale geliriz.









