Baş döndürücü bir şekilde bir gündem yoğunluğu yaşıyoruz. Gündem; bazen Filistin, Gazze, Lübnan, Suriye, İran, Ukrayna, Fırat’ın doğusunda oluşan Kürt Özerk yönetimi derken, içeride iktidar muhalefet arasındaki gerginlik ve bütün bu sıkıntıların içerisinde Terörsüz Türkiye. Aman Allah’ım insan bu kadar yoğunluğun içerisinde kendi özel ve ailevi sorunlarını düşünemez. Bu durumda yaşıyor olmak insanlarda nasıl bir psikolojik travmalar yaratır.
Pandemi dönemi etkisiyle artan hayat pahalılığı, küresel ısınmanın etkisiyle oluşan kuraklık ve tarımsal üretim kayıplarıda bu gündem yoğunluğu içinde hayatımızı altüst etmiş durumda. Mega kentlerimizde, Büyük Şehir Belediyeleri asli görevleri yerine getirmek yerine, bütçelerini sosyal yardımlara ayırmakta, asıl yapılması gereken projeleri ötelemekteler. Bu tür ağır sorunların üstesinden gelmek elbette kolay değildir. Ama şu da bir gerçek ki, hiç bir sorun çözümsüz değildir. Yeter ki; çözüm odaklı bir irade ortaya koyup, toplumu bu sorunlardan kurtaracak doğru kadrolarla, doğru politikalarla, doğru programlarla, öncelikleri doğru belirleyerek, adım adım kısa, orta ve uzun vadeli çözümleri üretebilelim.
Bunu yaptığımızda, üstesinden gelemeyeceğimiz sorun düşünemiyorum. Bunu yaparken toplumsal bir uzlaşma diline, liyakatli kadrolara,şeffaf, adil bir yönetim kadrosuna süratle geçmemiz gerekiyor. Yazımın başında sıraladığım gündem konularının çözümü konusunda alanında uzman, iyi yetişmiş kadrolara sahibiz. Onlara çözüm konusunda şans ve fırsat verilmelidir. Akıl, bilim, iş deneyimi ve ekip çalışma ruhu hemen uygulamaya konmalıdır. Ciddi, samimi sorun çözme ve kalkınma seferberliğini hayata geçirmemiz gerekiyor. Kaybedecek bir saniye vaktimiz yoktur.
Şunu asla unutmayalım ki; Türk Milleti bu kadar ağır sorularla yaşamayı hak etmiyor. Türk Milleti bu sorunların daha ağırlarının üstesinden gelmiştir. Birbirimizi sevip güvenerek üstesinden gelebileceğimiz sorun yoktur.
