TÜRKİYENİN SICAK GÜNDEMİ

Konuşulacak, yazılacak o kadar çok konu var ki, hangisinden başlayacağımı gerçekten
bilemiyorum. En iyisi son günlerin gündemindeki konulara kısa kısa değinmek olacak.
Önce artan Covid19 vakaları ve hükümetçe alınan yeni önlemler. Maske ve temizlik ile
birlikte üçüncü önemli husus, insanlar arasındaki sosyal mesafenin korunmasıydı. Sanırım
üçüncü önlemin uygulanması insanların ekmek parası kazanması açısından en zor olanıydı.
İnsanlar ekmek parası için çalışacak, işine gidecek, çoğunluk toplu taşıma araçlarına binecek,
vs. Üçüncü sırada yer alan Covid19 önlemi işte bu noktada artık kırılmakta. Bunun için de
sokağa çıkma yasağının yeniden uygulamaya konulması kaçınılmaz olmakta. Pandeminin
algoritması bakımından da varılacak nokta budur. Peki, evlerine kapatılan insanların yemesi,
içmesi sair ihtiyaçları nasıl karşılanacak?
83 milyonluk bir ülkede ortaya çıkacak ihtiyaç talebinin karşılanması, bıçak kemiğe
dayandığında hemen mümkün olamaz. Uzun bir geçmişe dayalı sistemli bir hazırlık
programının olması gerekir ki, ihtiyaç anında hemen çare olabilsin.
Deprem tehditleri için yapılması gereken hazırlık programları da benzer olmalı ki, 30
Ekimde İzmir’in yaşadığı, acısı ise milletimizin yüreğine oturan hazin duruma, sadece 6
milyonluk yardım desteği göndertmek şeklinde yetersiz kalınmasın. Japonya’da depreme
karşı hazırlıklı olma eğitimi, trafik eğitimi ile birlikte anaokullarından itibaren öğretilmektedir.
Böylece doğal afetler ile mücadele ile trafik eğitiminin altyapısı tesisi edilmektedir. Bizde ise
ödemelerine hassasiyetle devam ettiğimiz DASK yani Doğal Afetler Sigortaları Kurumu
primlerinin 1999 yılından bugüne kadar biriken, ancak gerçek miktarı ve kullanıldığı yerler
hakkında her kaynaktan farklı rakamların telaffuz edildiği “Deprem Fonu” ne oldu?
Sayılarını bile unuttuğumuz birçok “Yeni Ekonomik Paket”ler ilan edildi. Ancak somut
etkisinin yaşandığı, yani “sadra şifa” olan bir tanesini bile maalesef hiç göremedik. Sn.
Cumhurbaşkanımız bir hafta önce ekonomide pik yaptık derken, üç gün sonra “ Ekonomi,
hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatacağız. Bunun için yeni kadroları
oluşturduk, adalet sisteminde ve ekonomide yeni reform paketi hazırladık.” demesi de, sanki
ekonomi ve adalet sistemindeki olumsuzlukları başka iktidarlar yapmışta biz şimdi
düzeltiyoruz, anlamına gelmiyor mu? Tamam, belki görünüşte çok umut verici sözler olabilir
ama uygulamanın sonuçları ortaya çıkmadan iç ve dış dinamikler için bu tür açıklamalar bir
anlam taşımaz. Çünkü bundan öncekilerden farklı algılanmadı. Nitekim Maliye Bakanı’nın
görevden affedilmesinden bir hafta sonra (?) dövizin tekrar yükselişe geçmesi piyasa
şartlarını göstergesi oldu. Nitekim bu vaatlerin peşinden “Acı reçetelerin uygulanmasından
asla vazgeçilmeyeceği” ilanı da hemen peşinden Sn. Cumhurbaşkanı tarafından yapıldı. Bu da
işin tuzu, biberi oldu.
Bir yandan ekolojik etkisinin ne olacağı hakkında bilim adamlarımızın olumsuz
görüşler verdiği, öte yandan bütçenin şu dar anında altından nasıl kalkılacağı bilinmeyen

Kanal İstanbul Projesi üzerinde “Devlet Projesi” hayır “Millet Projesi” tartışmaları ile
gündemi doldurmanın zamanı çoktan geçmiş durumda. Ama gel gör ki, demokraside ve
hukukta reform beklerken, devlet projesine itiraz ettiği gerekçesi ile İstanbul Belediye
Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturmaya gidileceği ortaya çıktı. Ortalık iyiden
iyiye toz duman oldu.
Merkez Bankası rezervlerinin tarihinde görülmemiş eksi seviyelere indiği bir
ekonomide, 46 yıldır kapalı kalan Kıbrıs’taki Maraş Bölgesini büyük etkinliklerle açıp, Rum
asıllı hak sahiplerine “Gelin, başvuruda bulunun, paranızı verelim…” sözünün milli ekonomiye
yükleyeceği sorumluluk hesaplanmadan sarf edilmesi de ayrı bir boyut taşımakta.
Para basarak ekonomiye biçim vermek, temeli zayıf binanın dışının rengârenk boyanıp
satılması gibi bir şeydir. Dış görünüş güzel, ama temeli çürük, kısa zamanda çöker.
İşte devletin yapısı de aynı bir binanın yapısı gibidir; ciddi mühendislik hesaplamaları
yapılan ve onu ayakta tutacak temel, kolon ve kirişler gibi…
- Önce temeli sağlam atılmalıdır, çünkü “Adalet Mülkün Temelidir”.
- Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, mahkemeler ve tüm adli kurumlar
bağımsız çalışmalı, insan hak ve hürriyetleri, yine yazılı ve görsel basın hak ve
hürriyetleri kısıtlanmamalıdır.
- İdari yapıda nepotizme kesin olarak yer verilmeden, tecrübe ve liyakat ön planda
tutulmalı, aynı zamanda kamusal teftiş kurulları canlandırılmalıdır.
- Ekonomide Hazine, Merkez Bankası, TÜİK kesin olarak bağımsız kalmalı, devlet
bankaları hatır- gönül ilişkileri ile değil, evrensel bankacılık ve ekonomik normlarına
göre faaliyette bulunmalı, döviz kurları talimatla değil, serbest piyasa şartlarına göre
tayin edilmelidir.
- Eğitimde anaokulundan, üniversite sonuna kadar taassuptan uzak çağdaş ilime,
bilime, teknolojiye, yaratıcılığa dayalı kuşaklar yetiştirilmeli, bu bağlamda köyden
kente akınının önlenmesinin gündeme geldiği ve bu göçü ciddi ölçülerde durduracak
olan “Köy Enstitüleri” tekrar açılmalıdır.
- Askerin, polisin tüm güvenlik kurumlarının stratejilerini teknik ve bilimsel metotlara
göre kendilerince tayin etmelerine izin verilmeli, sadece iktidarların hizmetinde
kullanılmamalıdır.
- İşsizliğin önlemesi, ayrıca kaynakların etkin kullanımını teminen tarım ve sanayide
öncelikler tespit edilip, yatırım ve kalkınma politikaları rasyonel bir sürece sokulmalı;
bunun için de öncelikleri tespit edecek DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) tekrar
kurulmalı ve bağımsız hizmet vermesi temin edilmelidir.
- Başta çevre ülkeler olmak üzere diğer ülkeler ile olan diplomatik ilişkilerde rasyonel
politikalar ön plana çıkarılmalıdır.
Gündemimizi oluşturan tüm bu saydıklarımın ve fazlasının hayata geçirilmesi, bir an
önce başkanlık sisteminden evrensel demokrasiye dönülmesine bağlıdır. Daha fazla
tartışmalara mahal vermeden bu reformun hayata geçirilmesi, milletçe ve tüm partiler
tarafından varılacak bir görüş birliğine bağlı olduğu gerçeği, artık kabul edilmelidir.

OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
27.11.2020 10:19:17

Değerli kardeşim bu yazının altına başta hatırı sayılır ama senin yazdıklarına cesaret edemeyen köşe yazarları sonra da bütün efkarı umumiye imza atacaktır. Madde madde yazdığın önerilerini aklı başında devlet adamlarının ve mecilimizdekipek sayın mebusların da dile getirmesini diliyoruz. Saygılar selamlar.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ