MATEMATİK VE SİYASET

Sosyal Medya gruplarımın birinden gelen mesaj bugün kaleme alacağım yazıma ışık tuttu. Mesaj aynen şöyle:

Bilgi Üniversitesi’nin konuğu olarak İstanbul’a gelen dünyanın en önemli matematikçilerinden John Nash “İyi Matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur. İyi matematik adalettir.” diyor. Türkiye’nin dünya matematik sıralamasında “sondan ikinci” olduğunu öğrenen bu dahi, ülkemizin hazin bir gerçeğini de ortaya koyuyor.

Altmışlı lise yıllarımın başında, komşumuz rahmetli Murtaza Çalı beyefendi, Gazi Eğitim’in çok saygın matematik hocalarından biriydi. Aktif görevi sırasında hukuk fakültesini de bitirmiş, emekliliğinde Ankara’nın saygın avukatlarının arasına katılmıştı. Onun da şu sözlerini hiç unutamam: “Matematik bilmeyen, hangi meslekte olursa olsun, başarılı olamaz; özellikle de hukukçu”.

Onun bu sözünün doğruluğunu, hayatım boyunca her ortamda ve şartta açıkça hep gözlemledim.

2001 yılında Amerikalı bu dahi Profesör John Nash’ın hayatı, Avustralyalı aktör Russell Crowe’ın rol aldığı A Beautiful Mind (Güzel Akıl) adıyla beyaz perdeye aktarıldı. Filmin kahramanını hayranlıkla izlemiştim.

Yıllar sonra John Nash, Nobel ödüllü dünyanın diğer “üç güzel aklı” Eric Maskin, Reinhard Selten ve Roger Myerson ile birlikte Oyun Teorisi Dünya Kongresi 2012” için Bilgi Üniversitesi’nin misafiri olarak 24.07 2012 tarihinde İstanbul’a gelmişti. Bahsettiğim mesajda, sanırım bu ziyaret kastedilmektedir. Kongreyi ise 2011-15 yıllarında, çok genç yaşta, Üniversitenin rektörlük görevini başarı ile yerine getiren, ülkemizin çok değerli bilim adamlarından biri olan, yakın dostum, Prof. Remzi Sanver yürütmüştü.

Şimdi aklınıza şu soru gelmiş olabilir: “Bu Oyun Teorisi de ne ki? diye. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin arşivinde Oyun Teorisi aynen şöyle tanımlanmakta.

“Oyun teorisi,  hem rekabetçi hem de işbirlikçi ortamlarda stratejik etkileşim alanlarını çalışır. Başlangıçta uygulamalı matematik dalında zorlu bir alan olarak geliştirilen Oyun Teorisi, geçen yüzyılın ikinci yarısı itibari ile ekonomi için de esaslı bir araç haline gelmiş; günümüzde Bilgisayar Bilimi, Siyaset Bilimi, Yönetim Bilimi, Sosyoloji, Nörolojik Bilimler,

Felsefe ve Biyoloji gibi çeşitli alanlarda uygulanıyor. Oyun teorisi sahasındaki araştırmaları, eğitim ve uygulamaları desteklemek için 1999 yılında kurulan Oyun Teorisi Cemiyeti, her dört senede bir uluslararası ve geniş katılımlı bir kongre düzenliyor.

Adları geçen Nash ve Çalı Hocaların matematik hakkındaki altın değerindeki öğütleri, ayrıca tüm dünya bilim adamlarının Siyaset Bilimi’nin de dâhil olduğu bir kongrede, matematiğin bilimin her dalında önemi ve gerekli olduğunu unutmamalıyız. Bu bağlamda Türkiye’mizin Matematikte dünyanın sondan ikinci sırada bulunduğu gerçeğine de süratle çara bulmalıyız.  

Öyle ki lise mezunu birçok genç bugün çarpım cetvelini dahi bilmiyor. Bu gerçekten çok vahim bir durumdur.

Matematik ile ilgili bu açıklamalarımın yanında, birkaç hafta önce sizlerle “Krizi Fırsata Çevirme” başlığıyla, bugün Covid19 salgınının ekonomide yarattığı kriz gibi, geçmiş yıllarda karşılaştığımız krizlerden milletçe el ele verip nasıl başarı ile çıkmış olduğumuzu anlatan yazımı da hatırlatmak istiyorum.

Günlük yaşamımız ve iş dünyamızda çok isabetle ve de diğer ülkelere kıyasla başarı ile uygulanan karantina dönemi yavaş yavaş sona ermekte. Doğaya karşı bugünlere dek acımasızca işlediğimiz fiillerimiz nedeniyle bence tüm insanlığa ders mahiyetinde olan böyle belalardan Allah milletimizi ve tüm insanlığı korusun.

Ne var ki şimdi bu beladan, ne sosyal yaşamda ne de mesafeyi korumak hususunda halkımızın, hatta siyasetçilerimizin çoğunun ders çıkartmadığına hayretle ve üzülerek şahit olmaktayız. Yaşananlardan sonra ülkenin sorunlarına çözüm bulma ve uygulama zamanın gelmiş olmasına rağmen, iktidarı ve muhalefetiyle necip siyasetçilerimizin hala kısır döngü içinde mesai harcıyor olmaları çok üzücü. Bugüne kadar binlerce sayfa tutan Meclis Kayıtları arasında ortak çözüm arayışı, ülkeyi kısa zamanda refaha kavuşturacak bir proje oluşturulması çabasını içeren bir tutanağa rastlanıyor mu, acaba?  

Varsa da bunların arasında geçmişte ülke ekonomisine ağır yükler getirmiş YİD, KÖİ (*) ve benzeri modellerin dışında olan bir proje var mı?

Meclis mesaileri, iktidarın bugüne kadar binlercesini ortaya attığı yüzlerce sun’i gündem konuları üzerinde vekiller arasında yumruklaşmalara kadar varan iktidar-muhalefet tartışmalarla geçmekte.

İstanbul Kanalı, Bekçi Yasası, Ayasofya’nın ibadete açılması ve benzerleri gibi konular üzerinde beyhude harcanan mesailer, yaşanan sosyo-ekonomik sorunları asıl gündeme maalesef taşıyamıyor. Bu tür konular üzerine yapılan tartışmaların milli gelire, milli menfaatlere getireceği katkıların matematiksel bir değerlendirilmesine hiç yer veriliyor mu?

Hayır, boş ver; ülkece bir gündeme sahip oluyoruz ya, işte bu da iktidara ve muhalefete, ayrıca TV kanallarının laf bezirgânlarına anca yetmekte…

Ayasofya gibi dini ibadetin yanında siyasi ve diplomatik çalkantılar yaratan bir mabette Tokyo da bulunmaktadır. 1868-69 yıllarındaki Boshin savaşında ölenlerin anısı için İmparator Meiji tarafından yaptırılan, daha sonrada Japonya’nın genişlemecilik politikaları uğruna Çin, Kore başta olmak üzere Güneydoğu Asya Ülkelerindeki savaşlarda hayatını kaybeden kadın, erkek, çocuktan oluşan yaklaşık 2.5 milyon Japon ile 1068 hayvanın ruhunun kutsandığı Şinto dinine ait “Yasukuni Shrine” Yaşukini Mabedidir. Siyasi kimliğe sahip bir kişi ve bir devlet adamı bu mabedi ziyaret ettiğinde mabedin kuruluş amacından dolayı, Japonların geçmişte işkâl ettiği ülkelerden büyük protestolar gelmekte, notalar verilmektedir. Sonrasında matematik kafasıyla yapılan hesaplamalarla, tepkilerden elde edilecek kazançlar ile kayıplar dikkate alınıyor ve olay daha fazla uzatılmadan, karşılıklı olarak çabucak kapatılıyor. Ama siyasiler milliyetçi seçmene mesaj vermek amacıyla mabet yılda birkaç kere yapıyorlar ve yine aynı senaryolar oynanıp, olay kapatılıyor…

Hükümranlığı olan bir ülke olarak gerekli görüldüğünde Ayasofya üzerinde istenilen tasarruf Devletçe yapılabilir; meğerki aksine hüküm içeren uluslararası bir anlaşma olmasın. Dolayısıyla ibadete açılması hakkındaki nihai kararın Danıştay’a bırakılması yerine, cari gündeme ait bu sorunun, iç ve dış âlemimizde yaratacağı kayıp ve kazancın hükümetin yetkili bakanlıklarınca hesaplanmasıyla, yani, idari karar çerçevesinde bir an önce halledilmesi, sadece Japon matematiğine değil, evrensel matematik mantığına da uygun düşer…  

Ne de olsa, ibadet kişinin özüne ait olup, devlet gündemi olarak tartışmalara açılması, “vakit nakittir” atasözümü dikkate aldığımızda, ciddi bir kayıptır.        

  Her şeyden önce, meclisin ivedilikle adli sistemde, tarımda, eğitimde, sanayide, ticarete, turizmde velhasıl tüm sosyo-ekonomik yapı üzerin matematiğin ışığı altında gerekli reformlar ülke gündemine getirilmese, yoksulluğa düşmemizin önlenemeyeceği gerçeğini de lütfen aklınıza koyun, sayın siyasiler. Bu gerçeği hep hatırlatacağım.

Zaman, “İyi Matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur. İyi matematik adalettir.”

“Matematik bilmeyen, hangi meslekte olursa olsun, başarılı olamaz; özellikle de hukukçu.” diyen matematik adamlarının sözüne, milletçe uyma zamanıdır. Lütfen dikkate alınız.      

Ama nerede?

Ne deniyor “Oyun teorisi,  hem rekabetçi hem de işbirlikçi ortamlarda stratejik etkileşim alanlarını çalışır.”    

İşbirliğinin yanına uğranmadığı, buna karşın ortada körü körüne rekabetin bulunduğu, bir parlamentoda, daha fazla ne yapıla bilir ki? Zaten ortada “Oyun Teorisyenleri de görünmüyor…

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ