Fevzi ÖZTÜRK

PENCEREM

TÜRK HALKININ ERDEMLERİ

Birilerine sorarsanız , “Türk halkının erdemleri nelerdir? ” diye; insanımız uzun süre düşünür, sorunun cevabını bulamaz. Çünkü, paylaşma duygumuz yıpranmış, misafirperverliğimiz tükenmiş, büyüklere saygı yok olmuş, acılara yürek acısıyla; sevinçlere gönül coşkusuyla katılma gibi değerlerimiz çok geride kaldığı için yukarıdaki soruya cevap vermede zorlanırız.
Diyelim çocuğunuz okula başladı ve siz de her anne ve baba gibi yavrunuzun bir an önce okuma-yazma öğrenmesini, çalışkan bir çocuk olmasını istiyorsunuz. Başarılı olması için, “Haylaz çocuk, kafan hiç çalışmıyor. Zaten tembelin tekisin sen...” mi diyeceksiniz, yoksa, “Haydi yavrum sana güveniyorum. Başaracaksın, okumayı öğreneceksin...” mi dersiniz ?
Birazcık aklı olan herkes ikinci yolu seçecek, yani çocuğunu olumlu yönde motive edecektir. Bazen çocuğunuzun yanındaki arkadaşına göre daha tembel olduğunu fark etseniz; kavrama yeteneğinden, zekasından ve kabiliyetinden şüphelenseniz bile hiçbir zaman birinci yolu seçmenizi önermem. Onun daha iyi olması için yeni kurallar koyabilir, ceza ve ödül verebilirsiniz ama asla ona kendisinden şüpheye düşecek, kendisini küçük görmesine neden olacak mesajlar vermemelisiniz.
Çocuklar için böyle... Peki, ya toplumlar için ? Bence hiçbir fark yok...Toplumlar da aynı çocuklar gibi olumlu motivasyonlara ihtiyaç duyar; bir toplum olmanın gururunu, birlikte ilerlemenin, hep beraber bir şeyler başarmış olmanın övgüsünü, işitmek isterler. Tabii kişiler kendilerini o topluma ait hissediyorlarsa !
Gerçek liderler işte bunu bildiklerinden ve halkını, aynı bir babanın çocuğunu sevdiği gibi sevdikleri için, toplumu her zaman olumlu yönde motive etmeye çalışmış, onların kendi erdem ve güçlerinden şüpheye düşmesini engellemek istemişlerdir. Atatürk bu nedenle çıkıp, “Ey Türk istikbalinin evladı! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” diye seslenmiştir...
Onun, damarlarımızda dolaşan kanın asaletle bir ilgisi olmadığını bilmediğini mi sanıyorsunuz?...
Çok iyi biliyordu... Ama peşindekilerin, bir arada, bir hedefe doğru ilerlemesi, devrimlere sahip çıkması, büyük işler başarmak için istekli , moralli, kendine güvenen kişiler olması gerektiğini de biliyordu...
Son elli yılda bir kısım aydınlarımız toplu mu motive etme açısından sınıfta kaldılar...
Belki kendilerini bu topluma yakıştıramadıklarından, belki doğruları söylemek adına, belki de akılları sıra kötüyle ve cehaletle savaşmak adına “Türk” dediğimiz kişiyi öyle bir kötülediler ki, neye uğradığımızı şaşırdık. Hırsızlığımız, dolandırıcılığımız, barbarlığımız, rüşvette birinciliğimiz, tembelliğimizle doldurdular. Asya' dan gelen, “Pis, barbar göçebeler" olduk. Padişahların hepsi kardeşlerini boğdurttu, çoğu ya delirdi, ya sarhoş, ya da homoseksüel oldu. Batı, kendi kahramanlarını tarihin içinde cımbızla çeker gibi çıkarıp, allayıp pullayıp her köşeye heykellerini dikerken; biz, hepsini kara toprağa gömdük. Üstünü örtemeye gücümüzün yetmediklerini çamurla sıvadık.
Avustralya Aborijin' lerinden tutun, Nepal' in köylülerine kadar dünyada tüm milletlerin ne kadar erdemli, ne kadar üstün insanlar olduğunu ezberledik... "Biz Türklerin' de iyi özellikleri var! " diye söze başlayanlar ise hemen, "Hamaset edebiyatı" yapmakla suçlanıp, susturuldular...

Tarih : 01.08.2006
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ