Hayaller ve gerçekler

Herkesin aşının işinin olduğu, hayalleri ve yarınları olan umutlu ,huzurlu bir ülkede yaşamak,alınterinin kutsallığına inanarak kazanmak, lekesiz bir hayat ister insan.Bu zaten insan olmanın gereklerinden birisidir de.Umut ederek yaşamak.Yarınların bugünlerden daha güzel olacağının bilinciyle, hayata ve yaşama sarılarak ,üreterek yaşamak…Ancak bu hayaller,yarınların güçlü ülkesinin bereketli topraklarına atılan tohumlardır. 1 verip 10 almak, 10 verip 100 almak gibi borçlu olduğumuz ülkeye sevgi tohumları atmak.

Birde dönün bakın geleceğimizi şekillendirecek gençlerimize,bu duyguların zerresi var mı? Hayal deseniz,umut deseniz,üretmek çalışmak deseniz,hep bir ağızdan ‘’O da ne demek derler?’’Çünkü bu duygular köreltilmiş,ham toprakların bağırlarına ekilmemiştir. Çok bilmiş büyüklerinden üretmeden, emek etmeden refahın olabileceğine inandırılmışlardır. Bu ülkenin kapıları Avrupa Birliğine açıldığında, dünü bugüne, bugünü yarına benzemeyen coğrafyada tek genç kalır mı? Milletin geleceğini yönetenler bireysel düşünen gençliğin oluşmasına ve çoğalmasına katkıda bulunmuşlardır.

Halkımız laikler ve İslamcılar olarak ikiye ayrılmış, kutuplaşmıştır. Ekonomi, cari açık, küreselleşme unutulmuş, türbanla, Ergenekon soruşturmasıyla, AKP’nin kapatılmasıyla gündem meşgul olup,halkın hayati ihtiyaçları gözardı edilmektedir.

Genelkurmay eski başkanı emekli orgeneral Hilmi Özkök uyarı yapıyor’’Unutulmamalıdır ki bu kötüye gidişin asıl muzdaribi her şeyine teşekkür borçlu olduğumuz asil özverili halkımızdır. Onun acı çekmemesi için yapılacak şeyler ve gerektiğinde verilecek olumlu tavizler koltuklarımızdan veya refah seviyemizden çok daha değerlidir. Şayet durum sıhhatli eylemlerle düzeltilemez hale gelirse olabileceklerin asıl sorumlusu hükümetimiz olmakla beraber ,yapabilecek her şeyi olup da yapmayan, veya bilerek yanlış yapan herkes bu sorumluluktan pay alacaktır.’’diyor.

Diyor da peki kime?

Tarih : 17.07.2008