Fevzi ÖZTÜRK

PENCEREM

BU ESER SİZİN

Sokakları güvenli olmayan ülkelerin insanları zengin de olsa mutlu olamazlar.
Büyük kentlerde yaşanan vahşet, insanların tüylerini diken diken eden boyutlara ulaştı.
İşte bunlardan bazı başlıklar. Bir doktor hasta yakınlarınca kurşunlandı. Bir kadın çantasını çalan kapkaççıların arabası altında ezilerek can verdi. Önceki gün 81 yaşında bir kadın bir uyuşturucu bağımlısı tarafından evinde tecavüze uğrayıp öldürüldü. Ondan bir gün önce de, bir öğretmen akşam yürüyüşü sırasında magandalarca bıçaklandı. Kentlerin varlıklıları can derdine, yoksulu aş derdine düştü.

Bu yılın ilk 7 ayında İstanbul’da 30 bin kişi göz altına alınmış, caydırıcı yasalarla daha sert güvenlik önlemleri isteyen çok. Ama madalyonun bir de arka yüzü var ki, insanlar bunu görmezden geliyor; İstanbul Türkiye’nin en çok göç alan kenti. Her yıl yarım milyon insan geliyor. Çoğu güney doğulu işsizler. Bir cehennemden kaçıp başka bir cehenneme demirliyorlar.
1990’larda Güneydoğu’da köyler yıkılıp boşaltılır ve haneler zorunlu göçe zorlanırken “Bu insanlar nereye gidecek, nasıl ekmek yiyecek?” diye feryat edenler teröre destekle suçlandı.
Kurunun yanında yanan, evlerinden, köylerinden olan yüz binlerce insan, önce Akdeniz kentlerini, sonra İstanbul varoşlarını mesken tuttu. Çocuklarını yokluktan sokağa saldılar.

Bir öfke seliyle gelen o çocuklar taşındıkları her kentin altını üstüne getiriyor şimdi.
Paris’in gettolarında 15 gündür yaşanan şey, İstanbul varoşlarında taksit taksit yaşanıyor yıllarca.
Etkili ve yetkililer eserine bakarak övünebilirler şimdi.
O uzak coğrafyalar bombalanırken duymadınız. Evler köyler boşaltılırken tınmadınız. Yüz binler at arabalarına yükledikleri üç beş parça eşya ile göçerken aldırmadınız. Ne yiyip, ne içecekler diye kaygılanmadınız. Çocuklarına sahip çıkmadınız. Çünkü göçenlerin çığlığı sizin güvenli sokaklarınıza ulaşmaz sandınız.
Bana dokunmayan bin yaşasın dediniz.
Gün geldi büyüyen çocukların öfkesi varoşlardan taştı kentinizi esir aldı.

Şimdi siz güvenli varoşlar arıyorsunuz.
Can DÜNDAR’ın bu gözlemlerine katılmamak mümkün değil.
Çünkü geçmişte ekilen tohumlar köy göçüren pıtırak tohumlarıydı. Bu tohumdan sarı başaklı sarıbursa (1. sınıf ekmeklik) buğday beklendi oysa ekilen insan yiyeceği değildi

Tarih : 06.12.2005
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ