ÇALINAN DEMİRYOLU - 1

Dedemin beni henüz beş yaşımdayken kaydettirmeye götürdüğü, “Efendi, sen bunu seneye getir,” sözüyle kapısından dönüp ancak bir yıl sonra girebildiğim ve beş yıl boyunca beni büyüten ilkokulumun, Cumhuriyet İlkokulu’nun aslında istasyon binası olarak yapıldığını duyduğumda çok şaşırmıştım. Çarşının ortasında sayılırdı; şehri ikiye bölen karayolunun hemen kenarında, kocaman, yüksek tavanlı, geniş saçaklı, sivri pencereli, heybetli bir yapıydı. Unutulmuş bir gar ihtişamıyla akasyaların gölgesinde dinlenirdi. Güya tren yolu buradan, Yozgat’tan geçecekken, bizimkilerin her zaman olduğu gibi şehirlerine sahip çıkmamaları, Kayserililerin de uyanıklığı sonucu fırsat kaçırılmış. Öyle anlatılırdı kulaktan kulağa. Yerköy’e kadar gelen tren, Sivas’a gitmek için tıpkı işte şu karayolu gibi buradan geçecekken niçin Kayseri’ye dönüyordu? Yerköy otuz kilometre mesafedeydi. Bu kadar yaklaşmışken… Çocukluğum tren görmeden geçti bu yüzden. Cumhuriyet İlkokulu trenleri boşuna bekledi bir gar rüyasının durgunluğunda. Oysa o kadar meraklıydım ki! Okuduğum kitaplarda trenler o sayfadan diğerine büyülü yolculuklara çıkıyor, şiirlerde istasyon binaları sevgililerin hüznüyle dumanlanıyor, çizgi romanlardan kaçan trenler rüyalarıma uğruyordu. Bundan mıdır, -kırk yılda bir mırıldansa da- babamdan kulağımda kalan tek türkünün bir tren türküsü olması:

Kara tren gelmez m’ola

Düdüğünü çalmaz m’ola

Ressam olmakla yazar olmak arasında kararsızlıkla kıvranıp duran ortaokullu bir yeniyetmeydim. Çizgi romanlarla başlayan okuma serüvenimde yolumu klasiklerin dünyasına düşürmüştüm ama aklımın bir kısmı çizgi romanlarda kalmıştı. Ve hem yazar hem de ressam olmanın yolunu bulmuştum. “Kara Tren” adını verdiğim bir çizgi roman hazırladım. Ansiklopedilerden, çizgi romanlardan bakarak çizdiğim kara tren resimleri, istasyon binaları… Tren görmeden trenlere sevdalanan bir çocuğun okul defterine kurşun kalemle çizilmiş düşleri.

Roman, delikanlının istasyonda tren beklediği sahneyle başlayacaktı: Şöyle kızıl-sarı dökük bir sonbahar. Esmerleşmiş, ürperen, hışırdayan yapraklar. Sarısı bol bir güneş, kül mavi, kirli sarı bir gök. Sık ağaçlar arasında kaybolmuş bir istasyon. Raylar boyu uzanan derin bir sessizlik. Delikanlının duyguları, geride bıraktığı köyü, anası, babası, kardeşleri, sevgilisi; şehirle ilgili hayalleri. Sonra, uykulu tepelerin ardından kan ter içinde çıkıp gelen tren...

Yıllar sonra bir öyküde anlattım o günleri. Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı’ndaki “Uzak Yakınlıklar” öyküsünde yaşıyor o çocuk.

“Cihangir kuşlara dalmışken bir müşteri geldi, selam verip içeri daldı. Cihangir yandaki berberin kapısından kafasını uzatıp ustasını çağırdı. Ustası pudralanma aşamasına geçmişti.

Hemen geldi, müşteriyle konuşmaya başladılar. Büyük bir işti ve aceleydi. Adamın söylediği sürede bitmesi imkânsızdı.

Cihangir çay söyleyip geldi.

Ustası işi almıştı. O arada Salih kalfa gelmiş, kısa bir selam verip hemen makinenin arkasına geçmişti; üstünü değişiyordu.

Müşteri gittikten sonra Osman usta ilçeye telefon etti, oradaki matbaacı arkadaşıyla konuştu. Anlaştılar. O ilçenin adını ne zaman duysa yüreği hoplardı Cihangir’in. Çünkü orada tren vardı. Demiryolu... İstasyon... Sisler arasında, dağlar ardında, kitap sayfalarında, resim defterlerinde görünüp kaybolan, düşlenen, yazılıp çizilen iki kelime; aslında birbiriyle iç içe geçmiş tek görüntü, büyülü bir şey/ler...

‘Yerköy’e hiç gittin mi?’

Ustası ona soruyordu, Salih kalfaya değil. Yüreği oynadı yerinden.

‘Gitmedim usta.’

‘Kolay. Gidersin. Garajlardan minibüs kalkıyor. Yerköy’de inince, birine sorarsın, gösterirler. Çağlayan matbaası. Benim selamımı söyleyeceksin. Seni bekliyorlar.’ Bir kâğıda yazdığı örneği uzattı: ‘Bunu Ayhan Usta'ya ver, basıp sana verecekler.’ Sonra cebinden para çıkartıp uzattı.

‘Haydi göreyim seni!’”

Devam Edecek...

OKUR YORUMLARI
Ebru
12.06.2020 07:32:06

Sizi eserlerinizden tanıyordum,Ama hemşehrimiz olduğunuzu bilmiyordum.Gurur duydum.Bundan sonra sizi hemşehri duygularıyla da takip edeceğim.Çalışmalarınızda başarılar temennibiyle...

Nilgün
10.06.2020 08:53:51

Ethem bey, Öykü ve romanlarınızın en bağımlı okurlarından biri olarak sizi memleketinizin gazetesinden de takip edebilme olanağına kavuşmaktan dolayı da mutlu oldum.

Durak
09.06.2020 20:47:23

Değerli hemşehrim, size YOZGAT gazetesinde görmek ne güzel..Bir Yozgatlı olarak çok memnun oldum. Buradaki Yazılarınızı da zevkle okuyacağız.Memleketinden selam ve saygılar..

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ