Esra GAYRETLİ

MEMLEKET HİKÂYELERİ

YERKÖY’ÜN SAHİBİ KİM?

Sitemim yorgun.

Uzun ve birikmiş…

Ekim bitiyor. Cumhuriyetimizin, gözümüzün nuru Türkiye’nin 100. yılını kutlayacağız. Biz ulu bir çınardan boy veren fidanımızın yeniden bir çınar oluşuna sevinç meşaleleri yakmaya hazırlanırken; Gazze’de tarihte eşi görülmemiş bir vahşet yaşanıyor. Bütün kalbimle insaf ve adalet diliyorum.

Böyle zamanlarda gözler hep Türkiye’ye bakıyor. İbn-i Haldun’un meşhur sözünü iliklerimize kadar hissettiğimiz ateş çemberi günlerden geçiyoruz. Allah; mazlumların ümidi, hamisi ve gölgesi, vefakârların yurdu bu ülkeyi daim var etsin.

Anadolu’daki o meşhur ifadeyle Allah, kimseyi de yerinden yurdundan etmesin. Buna herkesin, hepinizin bütün kalbinizle “amin” dediğinizi biliyorum. Çünkü bu topraklarda bazı şeyler hiç değişmez. Bu toprakların bülbülünü altın kafese koyarız da o yine de “ille de vatanım” der.

Yurdumuzun her karışını baş üstünde taşırız. Doğduğumuz yer kadar doyduğumuza da hürmet ederiz, amma ki doğunca kulağımıza ilk ezanın okunduğu ve ölünce sırlanmayı vasiyet ettiğimiz memleket topraklarına düşkünlüğümüz başkadır.

Ben bu satırları yazarken; birileri memleketimde ülkenin en lezzetli ayvalarını dalından topluyor, kimileri bir dahaki harmana yüzü daha da gülsün ümidiyle besmelesini çekmiş tarlasını ekiyor; kıymalı yaptırmak için sırada bekleyenler, birbirine sabah çayı ısmarlayanlar, pekmez kaynatanlar, peynir basanlar, ceviz çırpanlar… Türkiye’nin belki de her köşesinde vuku bulan bu hadiseler, Yerköy’de gerçekleşince bana şiir gibi geliyor.

Sosyal medyada iki haftadır her platformda karşıma çıkan “Yerköy ve Çiçekdağı birleşip Kırşehir’e bağlansın” temalı içeriklerin ruhumda hissettirdiklerini paylaşmaya, kalbimin içini dökmeye geldim.

41 yaşındayım.

Hayatımın yarısını fiilen Yerköy’de, diğer yarısını da “Bir ayağı memlekette” şeklinde geçirdim. Orada olmadığımda da aklım orada, kalbim orada idi.

Orada doğdum. Ömrümün tan yeri dediğim çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, o topraklarda geçti.

Üstüne basıp geçtiğiniz o toprakların, yıkıp yerine boy boy yeni inşaatlar dizdiğiniz binaların altında hatıralarım var.

Hiçbir şeyim olmasa; iki mermer taşı arasına sırlayıp toprağına emanet ettiğimiz babam var.

Benim bayramlarım şenliğim Yerköy’dür. Bugün hayatımı kazandığım yazarlık mesleğine başlama sebebim memleketimdir, elime kalemi almışsam, ilk kelimemdir.

Bu hâl ne bana mahsustur ne benim mübalağamdır. Gurbette yaşayan fakat kalbi Yerköy ile çarpan herkes biliyorum ki benim gibidir.

Yerköy’ün sahibi yalnızca o memlekette yaşayanlar değildir.

Çünkü Yerköy, sadece Yerköy’den ibaret değildir. Yerköy, yüzölçümünden daha fazlasıdır.

Yerköy, hepimize aslımızdan, atamızdan emanettir.

Yerköy, Yozgat’ın asi çocuğudur. Yerköy, Yozgat’ın kalbidir. Yerköy, Yozgat’ın “dersini alıp da ezber eden Sürmeli’sidir.”

Elbette Kırşehir; başımızın tacı, gözümüzün bebeğidir. Birbirine benzeyen kültürümüze, türkümüze şarkımıza, komşuluğumuza can kurban… Fakat Yerköy gibi nevişahsına münhasır bir ilçenin bağlı olduğu ili değiştirmeyi teklif etmek, onun mazisine ihanettir.

Niçin geçmiş yıllarda “il olma iddiası ve hayali” konuşulan Yerköy’ün bugün il olma iddiasını değil de başka bir ile bağlanma ihtimalini konuşuyoruz?

Şehirler, ilçeler, köyler fersah fersah yol almış yürürken, Yerköy’ün tersine işleyen vizyonunu niçin gündeme almıyoruz?

Bir şeyi dert edecekseniz, temel mesele bu olmalı.

Geçen yıl Ankara’da yapılan “Yozgat ve İlçeleri Tanıtım Günleri”nde Yerköy standını gezdiniz mi? Sayın Kaymakam Bey oradaydı; kendisine o memleketin bir evladı olarak şahsım adına bir kez daha teşekkür ederim. Başka bir yetkili görmedim.

Bütün ilçelerin stantları pürneşe, coşkulu, bereketli ve dolu dolu idi. Çoğunun standında satış yapılıyordu. Lavanta yağları, kolonyalar, yöresel yemekler, paketlenmiş yöresel lezzetler, bitkiler, hediyelik eşyalar ve daha niceleri...

Fuarı ziyarete gelenlerin böylece ilçeler hakkında bir fikri oldu. Zaten fuarlar bunun içindir. Tanıtım günleri bunun içindir. Orada kooperatiflerde üretilen ürünler sergilenir. Tabii bunun için önce bir kooperatifinizin olması ve o kooperatifte bir üretim yapılması gerekir.

Diğer ilçelerimizin gösterdiği gelişimden müthiş heyecan duymakla beraber memleketimin standının bir köşede öylece boynu bükük durmasına kahroldum.

Bir şeyi dert edecekseniz; bu boynu büküklüğü dert edin.

Şehirlerin hakkı hukuku vardır.

Bu hakkı hukuku korumak için el birliği, güç birliği, gönül birliği niçin yapılamıyor? Yerköy’ün Yozgat’a bağlı olması Yerköy’ün ilerleyişi için engel mi? Evet ise niçin? Aynı Yerköy yine Yozgat’a bağlı iken çevre illerden, ilçelerden alışveriş, yemek ve daha pek çok sebep için insanlar Yerköy’e gelmiyorlar mıydı? O günkü Yerköy’ün sahip olduğu iddia ve güç niçin zayıfladı? Bir şey konuşulacaksa; bunu konuşalım.

Bütün bunların çözüme kavuşması için seçilecek yol, Yerköy’ün bağlı olduğu ili değiştirmek mi?

Sanmam.

Şehirlerin ruhu vardır. Yerköy’ün ruhu, biraz Yozgat’tır, biraz Çiçekdağı’dır ve aslında Yerköy bütünüyle bir Anadolu’dur. İklimi, toprağı, havası, suyu başkadır. Karanlıkdere’nin sahip olduğu güzelliği ve bereketi anlatmaya benim kelimelerim kifâyetsiz kalabilir. Türkiye’nin 100. Yılında bizim artık o bölgenin markalaşmış ve piyasaya girmiş ürünleriyle övünmemiz gerekiyordu.

Yerköylülük, benim kimliğimdir, ömrümün ezcümlesidir. İnsana adından sonra belki de önce, “nerelisin” diyerek memleketinin sorulduğu bir ülkede her daim gururla verdiğim karşılıktır. “Yerköy nerenin ilçesi?” diye sorulduğunda, “Yozgat” cevabı vermek de Yerköylü olmak kadar gurur vesilesidir.

Bu demek oluyor ki; Yerköylülüğümüze Yozgatlılık da dâhildir. Yerköy kurulduğundan beri, bu böyledir.

Birbirinden incecik bir çizgiyle ayrılan Yerköy ile Çiçekdağı’nın gönülleri arasında sınır yoktur. Neşet Ertaş’ın “Sen benimsin ben seninim” dediği, “senin kalbin benim kalbim” diyerek ikiyi bir ettiği, belki de beşeri bir aşktan çok Yerköy ile Çiçekdağı’nın öyküsüdür. Birbirine gönül bağıyla bağlı, kadim kültürlere ev sahipliği yapmış, ilim irfan yurdu olmakla nam salmış bu iki ilçenin sınır meselesine dair bağlı olduğumuz ili değiştirmeden, daha makul çözümler geliştirilebileceğini düşünüyorum.

Yerköy, Neşet Ertaş’tır evet; ama bir o kadar da Nida Tüfekçi’dir.

Bu coğrafyanın her karışı bizim, nerede bir ay yıldız dalgalanıyorsa orası bizim yurdumuz, vatanımızdır. Fakat şehirlerin mazisine vefa göstermek, onların hukukunu korumak da boynumuzun borcudur. Şehrin ruhunu incitemeyiz. Şehrin kaderine böyle müdahale edemeyiz.

Bu satırlar;  52 yıllık ömrünü Yerköy’de sürdürmüş ve ömrü boyunca o memleketin ilerlemesi için kafa yormuş, nerede bir Yerköylü görse gözlerinin içi gülmüş ve o memleketin toprağına emanet ettiğim babama vefamın gereğidir.

Bu satırlar; 62 yıllık ömrünün çoğunu gurbette geçirip Yozgatlı ve Yerköylü olmayı yaka iğnesi gibi göğsünde taşımış, gurbetteki her Yerköylünün ve Yozgatlının çalacak ilk kapısı, ilk limanı olmuş; İstanbul Yozgatlılar Derneği’nde çok uzun süre Başkanlık yapmış ve Yozgatlı ile Yerköylüyü birbirinden hiçbir zaman ayırt etmemiş merhum amcama vefamın gereğidir.

Bu satırlar en çok da beni doğuran, doyuran memleketime, Yerköy’e duyduğum aidiyetin ve vefanın gereğidir.

Yerköy’ün sahibi; kalbi Yerköy ile çarpan, o toprakların bugününü ve yarınını dert eden, oradaki nesillerin akıbetinden endişe duyan, Yerköy’ün göğünde uçan kuşun bile hakkını boynuna borç bilen herkestir.

Dolayısıyla gündemi işgal eden haberlere dair söz söylemek hakkı hepimizindir.

Sürçülisan ettiysek aşk ola…

OKUR YORUMLARI
ayhan çelik
26.10.2023 19:53:34

esra gayreti hanımefendi yazınız okudum güzel konular değimişiniz tebrik ederim yerköy kırşehir bağlaması yerköy halk kabul etmez biz yozgatlı doğduk yozgat ölürüz inşallah yerköy ilçemiz 1945 yıllında kurul 1990 yıllın köyler beraber 48750 şimdi 34 560 düştü ama şu bir gercekki yerköy ilçemizde birli berabrelik yok bir birimiz seviyoruz kalta otura kendi düşünüyor yerköy ilçemizde en çok stk olan ilçe iki adet tren istasyon var iki küçük sanayi sitesi var iki adet OSB var Türkiye'ni üçüncü TMO Yerköy'de Yerköy şeftali arasına 30 km karalık deresi var termal sıcak suyu var tarım arazısın verimli bu yıl 200 bin ton buğday ve arpa aldı Yerköy ziraat fakülte 2734 dekar arazı tahsis ettirdim 1634 dekar arasız termal turizmim turizm tahsisi ettirdim 13 yıl borsa başkanlığı yaptım 13 elaman aldım iş verdim 37 adet depo 1000 ton kapasite laboratuvar satış salonu vardı ben bıraktım şimdi yerinde yeller esiyor 15 yıldır hizmet vermiyor hiç eleştiren yok şikayet eden yok yan un var yağ var şeker var ama helva karacak adam yok

Süleyman ÖZDEMİR
26.10.2023 19:03:00

Sorgun Engelliler Umut Derneği başkanı Süleyman ÖZDEMİR. Yozgatımızın yerli medyası değerli büyüğümüz Medyamızın güzel insanları sizlerden memnunuz Dünyadan iyi haberler duymayı arzu ediyoruz . Rabbim sonumuzu hayreylesin ben siz değerli dostlarımıza hayırlı ömürler sağlıklı sıhhatli günler diliyorum. Amin

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ