Esra GAYRETLİ

MEMLEKET HİKÂYELERİ

Elvan elvan kokun gelir,yar oturmuş yele karşı

          İnsan, hayatının her anını değil belki ama bazı vakitleri ipek mendillerde saklar gibi özenle muhafaza ediyor. Kaç yaşındaydım tam olarak bilemiyorum; belki 14-15… Kış akşamıydı onu hatırlıyorum, geç bir saatti, televizyon seyrediyorduk. Bordo renkli, çevirmeli telefonumuz çaldı. Tuşlu telefona terfiimiz henüz söz konusu değil, niye olduğunu bilmediğim bir direnç gösteriyoruz. Geç saat olduğu için babam cevap verdi telefona. Ayaktaydı, “alo” dedi önce, sonra yüzündeki her çizgiyle beraber tebessüm etti, gözleri kayboldu gülünce, gülünce çünkü gözleri kaybolurdu babamın. Gülünce gözleri kaybolan insanları hep çok sevdim bu yüzden. Sonra telefon sehpasının yanındaki koltuğa çöktü, uzun sürecek herhalde dedim içimden; ama ilginç olan, babam ‘alo’dan sonra hâlâ tek kelime etmemiş öylece dinliyordu. Sonra biraz hüzünlendi, sonra biraz türkü söylemeye başladı, sonra biraz ağladı. Gözümüzün önünde birkaç dakikada dört mevsim yaşadı. Çok meraklı bakmış olacağım ki ahizeyi kulağıma uzattı; uğultulu bir kalabalıkla beraber müzik sesi vardı ve bir kadın ta ciğerinden şöyle diyordu: Elvan elvan kokun gelir, yâr oturmuş yele karşı… İstanbul’daki amcam, evinde ağırladığı sanatçı dostlarının sesinden Yerköy’deki kardeşine en sevdiği türküyü armağan ediyordu. İsmiyle müsemma bir tavır… Babam ve amcamın arasında sıradan bir kardeşlik hukukundan çok daha güçlü bir bağ vardı. Bazen çok uzun sohbetler eder, bazen de hiç konuşmadan saatlerce yan yana durur ama o susuşla da birbirlerine çok şey anlatırlardı. Amcam, belki de hayatında ilk kez değerlendirdiği telefonda birine türkü dinletme hakkını, babamdan yana kullanmıştı. Ben babamın sevinçle karışık hüzünle gözlerinin ıslandığı o geceyi hiç unutmadım. Babam da şüphesiz sevdiği türkünün yaldızlı kutularda kendisine armağan edilişini ipek mendillere sarmıştı.

          Muhabbet, zarafet ve letafetle dokunmuş Yeşil Başlı Gövel Ördek türküsü böyle girdi hayatıma. Dün sabah radyoda denk geldim; dinlerken uzun uzun düşündüm. Yaşadığımız vakti, günü, yılı “ömür” kılan şey, hatıramız ve hafızamızdan başka bir şey değil. İnandığımız değerler, paçasından tuttuğumuz kelimeler, keyfine kederine ortak olduğumuz türküler, ağladığımız güldüğümüz vakitler olmasa ne hükmümüz var. İnsanı kuru ottan ayıran ve eşref-i mahlûkat kılan, kalbidir. Bahsettiğim elbette sol göğsümüzün altına konumlanmış et parçası değil. Türkünün içinde şöyle bir söz geçiyor; “Yâre gizli sözlerim var, diyemiyom ele karşı”. İşte, insanı eşref-i mahlûkat kılan zarif detay. İşte, bir kalp meselesi ve işte o kalp meselesini yine kimseye ziyan getirmeden kalp diliyle beyan etme inceliği. Sitem ederken bile bu kadar nahif oluşunuz bizi utandırıyor kıymetli büyüklerimiz. Türkülerin, insanı upuzun bir sefere davet eden bir kara tren oluşu ne güzel… Ben o daveti hiç geri çevirmedim. Hep binip gittim o trene. Çünkü her türküde bir sırrın, bir hatıranın izi vardır ve o izi sürmek, ahde vefadandır.

          Harita okumaktan nefret eden bir çocuktum. Esasen bütünüyle coğrafya dersine mesafeliydim. Bize gönül coğrafyamızdan bahsedilmedi, o coğrafyanın haritasından da. Oysa olaylar hep o mevkilerde geçiyormuş. Mesela Neşet Ertaş, “senin kalbin, benim kalbim” deyince, yeni topraklar fethediliyormuş gönül coğrafyamızda. Sınırlarımız genişliyor, uçsuz bucaksız bozkırlarda dörtnala güzel atlar koşuyormuş. Sevdiğiyle göz göze gelince insan, işte orada dağlar denizlere paralel uzanıyormuş. Lodos, poyraz, karayel filan hep detaymış; “yâr oturunca yele karşı”, bütün rüzgâr isimleri hükmünü yitiriyormuş. Eğitim sistemimizi revize edip bu toprağın çocuklarına ilkin bu toprağın türkülerini öğretmeyi teklif ediyorum. Büyümeden, gurbete çıkmadan daha… Çünkü büyümek gurbettir, dönüşü yoktur. Çocukluk ise günün tan yeri, ömrün bismillah’ı, kalbin yalın halidir. O yalınlık elbette uzun sürmez; insan büyüdükçe kalbi kalabalıklaşır, sadelik biter, kalbin içini neyle doldurursan ondan yana zengin olursun. İnsanın kalbi, çeyizidir. Yıllarca biriktirdiği ne varsa onu serer muhatabına. Çeyizinde türküler, şiirler, hikâyeler olan çocuklar büyüdüklerinde ne güzel insanlar olur, dünyayı nasıl güzelleştirir tahmin edebiliyor musunuz? Çünkü söylediği gibi Neşet usta’nın; kötü insanların türküsü yoktur.

          Aidiyetimizin hiç bitmediği, bedenimizi göç ettirsek de ruhumuzun asılı kaldığı toprakların efsunlu kelimeleri, türküleri vardır. Onlar bizim alnımızın yazısı, boynumuzun borcudur. Elvan mesela, alaca renkli, rengârenk demektir. Çiçekler için kullanabilir, elvan elvan güller açmış diyebilirsiniz ama âşığın biri kalkıp sevdiğinin kokusunu çiçeğe benzetir “elvan elvan kokun gelir” der, anlam başkalaşır. “Elvan”, anlamını bilen için artık sadece görülen değil, koklanabilen de bir şeye dönüşür. Sevda, kelimeleri ve insanı böyle öğütür.

          Pek çok hazin hikâyeye şahitlik ettiğimiz bir çağ yangının ortasından bildiriyorum. Oysa kalbin ipine sarılarak içinden çıkamayacağımız hiçbir kuyu yok. Birbirini kulağıyla değil kalbiyle dinleyen, birbiriyle kalp diliyle konuşan, birbirine kalp gözüyle bakanların galip ayrılacakları bir harp yeri dünya. Ekmeğimiz, suyumuz tükense taştan çıkarırız ama kalbin ihmali koca bir insanlığın mahvı demektir. Kalbi diri tutan hatırdır, hatıradır, inceliktir, sevdadır, hasrettir, vuslattır, sıladır, vefadır… Türküdür. İnsan, bir türkünün peşine takılıp diyar diyar gezebilir, yitiğini bulabilir, sevdiğine sarılır gibi bir türkünün boynuna sarılabilir. Bugün bu Yeşil Başlı Gövel Ördek’tir. Yarın bir başka diyarın ezgisi olur.

         Türküyü ben ellerinden öperim. O, beni gözlerimden öpsün. Türküler, insanlardan büyüktür.

 

 

OKUR YORUMLARI
Osman Sarıkaya
07.02.2022 05:08:08

Esra Hanım, Yazınızı çok beğendim, elinize emeğinize sağlık, Allah kaleminize güç, gönlünüze zenginlik versin, İstanbul'dan memleketime sevgi yüklü selamlar...

Osman
24.01.2022 10:24:30

Esra hanım yine çok güzel bir yazı. Kışın yoğun yaşandığı bol karlı soguk gunlerde yine içimizi isittiniz yazılarınızı devamı dileğiyle size yerkoye yozgata özlediğim memleketime siirtten selamlar.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ