Esra GAYRETLİ

MEMLEKET HİKÂYELERİ

Coğrafya kaderdir

Size bu satırları, yolu denizlere çıkan çiçekli bir sokağın fotoğrafına bakarak yazıyorum.
Bir insan nasıl çiçeklenir, bilmiyorum.
“Hadi müzik dinleyelim” dese biri, aklıma ilk yanık bir türkü açmak geliyor. Merak duygusunu “Gene nereden geliyon mahlenin yakışığı” diyerek gidermeye çalışan sevdalıların, sevdiğine hatır sormaya ar edip “Seni hasta diyorlardı nasıl oldun sevdiğim” diye türkü yakanların, “Sevda sırrınan olur” diyerek çıtayı arşa dikenlerin türkülerini dinlemek, nazarımda kutlu bir vazife gibi. Bozkırın değil türküsüne, o hep şikâyetlendiğimiz tozuna bile canımız kurban..
Ne zaman bir bayram öncesi yönümü memlekete değil de bir tatil beldesine çevirsem, şu baktığım fotoğraftaki evlerin hayaline kapılıp gitsem, durup uzunca düşünüyorum. Sanıyorum bazı şeyler yalnız hayalken güzel.
Şimdi ben bayramlarda memlekete gitmezsem, öksüz kalır o bayram. Toprak küser biliyorum. Asla ait olamayacağım şehirlerin özlemini çekiyorum beyhude. Şu çiçekli sokağın başındaki beyaz boyalı taş evde yaşamak için gençliğimi veririm evet ama ya o kapıyı her gün on kez çalan olmazsa.. Bayramda salonum dolup taşmaz, kapı önünde çevrilecek ayakkabı olmaz, yaptığım yemekler öylece kalır ve hattâ ya cenazem yalnız birkaç kişiyle kalkarsa..
O güzel sokakların, mavi denizin, çiçekli balkonun ne anlamı olur o zaman.
Başka bir hikâyenin kahramanıyım ben. Bu sokak başka bir hikâye için kurulmuş mekân. Onun hakkını veremem. Biz, kavruk bozkırın kendisine benzettiği; benzimizi, bahtımızı sararttığı çocuklarız. O denizin kıyısında çay içip Neşet Ertaş dinleriz. Başka türlüsünü bilmediğimizden değil, varlığında kıymetini bilmediğimiz memleketten uzaklaştıkça gönlümüze düşen ince kederden..
Gençtim. Yerköy’den uzaklaşmak fikrinin her aslanın gönlünde yattığı çağlar.. İstanbul’a taşınan bir arkadaşım, “Verdiğin selâmı alacak adam bulamıyorsun bazen. Bu iyi bir şey değil” demişti. Ne saçma, ben de selâm vermem, dedim içimden. Uçan kuşa selâm duran bir kültürün evladı olarak bunun çok da mümkün olmadığını uzun yıllar sonra anlıyorsun. Tecrübe ederek..
İnsanın kendisini doğuran topraklardan işi bitince yüz çevirmesi; bir çocuğu öksüz bırakıp kaçmak, yaşlı anne babayı kaderine terk etmek gibi.. Oysa sapsarı bozkırı çiçeklendiren tek duygu vefa.. Vefanın peşi sıra yola düşenler, hem bir hakikatin izini sürüyor hem de bayram sevincini artırıyorlar.
Biz bu bayram da gönül rotamızı sıladan yana çiziyoruz. Anlıyorum ki; yolu denizlere çıkan sokakların zâhirde âşığı, bâtında ise yalnız heveskârıyım ben. Ayaklarım, kuru bir hevesi sonsuz bir huzura tercih etmeyecek kadar sağlam basıyor. Çünkü başım bozkıra bağlı. Çünkü coğrafya kader..

13.06.2018
OKUR YORUMLARI
Orhan BAYRAM
15.05.2020 19:04:12

Özellikle bu yazınızı okudum. Bu insanın yaşamında mihenk taşlarından biridir. Doğduğun coğrafya kaderinde önemlidir. Kısaca seviyorum memleketimi köyümü.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ