şehrin en işlek caddesine bakan bir balkonumuz vardı. her akşamüstü yıkar paklardı annem.
böyle hazırlanırdık yaz akşamlarına.
sahil kasabalarından çok uzakta, bozkırın ortasında; gündüz insanın nefesini kavuran bir çöl sıcağıyla gece tenimizi hafif ürperten bir ince rüzgarın kucağında büyüdük.
en büyük eğlencesi şehrin tek çay bahçesine gitmek olan onlarca şanslı insanın değildik. babam çok kalabalık diye gitmemize izin vermezdi.
sinema salonundaymışız edasıyla balkona sıra sıra dizilir, çay bahçesine gelen gidenleri seyrederdik komşularla. sıradan sohbetler eden, gece üçü-beşi demliklerle deviren mutlu insanlardık biz.
sahil kasabalarına çok az kere düştü yolumuz. hiç sinemaya gitmeden, hamburgeri tatmadan, konser bileti saklamadan yaşadık.
ölmedik bunlar olmadı diye.
ağlamadık.
üzülmedik.
sandığınızdan çok daha mutluyduk hepimiz. şehrin yabancı plakalarla canlanan yaz akşamlarını, her mahalleden yükselen davul zurna sesini iple çekerdik.
düşünüyorum da benim de şu eksiğim var diye sızlanmadım hiç. gözümü yükseklere dikmedim. belki de bu yüzdendi sebepsiz sevinçlerim.
şehrin tek radyosunda arabesk şarkılar ezberledik bulaşık yıkarken. annemin bir hışımla gelip kıs şunun sesini, hadi çabuk yıka müdahalelerine göğüs gererek, başımda kavak yelleri, ellerim bulaşık leğeninde, yüzümde şaşkın tebessümlerle geçirdiğim o en güzel yazlar..
ailem çoktu.
bazen, dünyanın bütün yükü omuzlarımdaymış gibi hissettiğim olurdu. bi an belki. geçti sonra. çünkü biz dertlerimizi bir âşinâ siluete, bir dost tebessüme, bir hatıra, bir selâma, bir bakışa değişirdik.
güzel yaşadık biz.
güzeldik.
hiç yara almadık büyürken. ailemiz ve sevdiklerimiz yanımızdaydı, belki bu yüzden.
bu yüzden o kadar mutluyduk. iyi ki mutluyduk fakat. ve iyi ki anılar var. iyi ki dostlar, fotoğraflar..
şimdi burnumda o eski balkonlu yazların kokusu.
kalbimde bir ağrı.
gözümde ışıklı ve kalabalık nato caddesi.
kulağımda babamın çayımı doldurun sesi.
boğazımda bir yumruk..
canımın yanık kokusu burnuna geliyor mu?
biz, bozkırın kendi dünyasını kendi kuran kalender ve kanaatkar çocukları.. mutlu olmayı en çok biz hak ediyorduk belki de.
25.03.2016
böyle hazırlanırdık yaz akşamlarına.
sahil kasabalarından çok uzakta, bozkırın ortasında; gündüz insanın nefesini kavuran bir çöl sıcağıyla gece tenimizi hafif ürperten bir ince rüzgarın kucağında büyüdük.
en büyük eğlencesi şehrin tek çay bahçesine gitmek olan onlarca şanslı insanın değildik. babam çok kalabalık diye gitmemize izin vermezdi.
sinema salonundaymışız edasıyla balkona sıra sıra dizilir, çay bahçesine gelen gidenleri seyrederdik komşularla. sıradan sohbetler eden, gece üçü-beşi demliklerle deviren mutlu insanlardık biz.
sahil kasabalarına çok az kere düştü yolumuz. hiç sinemaya gitmeden, hamburgeri tatmadan, konser bileti saklamadan yaşadık.
ölmedik bunlar olmadı diye.
ağlamadık.
üzülmedik.
sandığınızdan çok daha mutluyduk hepimiz. şehrin yabancı plakalarla canlanan yaz akşamlarını, her mahalleden yükselen davul zurna sesini iple çekerdik.
düşünüyorum da benim de şu eksiğim var diye sızlanmadım hiç. gözümü yükseklere dikmedim. belki de bu yüzdendi sebepsiz sevinçlerim.
şehrin tek radyosunda arabesk şarkılar ezberledik bulaşık yıkarken. annemin bir hışımla gelip kıs şunun sesini, hadi çabuk yıka müdahalelerine göğüs gererek, başımda kavak yelleri, ellerim bulaşık leğeninde, yüzümde şaşkın tebessümlerle geçirdiğim o en güzel yazlar..
ailem çoktu.
bazen, dünyanın bütün yükü omuzlarımdaymış gibi hissettiğim olurdu. bi an belki. geçti sonra. çünkü biz dertlerimizi bir âşinâ siluete, bir dost tebessüme, bir hatıra, bir selâma, bir bakışa değişirdik.
güzel yaşadık biz.
güzeldik.
hiç yara almadık büyürken. ailemiz ve sevdiklerimiz yanımızdaydı, belki bu yüzden.
bu yüzden o kadar mutluyduk. iyi ki mutluyduk fakat. ve iyi ki anılar var. iyi ki dostlar, fotoğraflar..
şimdi burnumda o eski balkonlu yazların kokusu.
kalbimde bir ağrı.
gözümde ışıklı ve kalabalık nato caddesi.
kulağımda babamın çayımı doldurun sesi.
boğazımda bir yumruk..
canımın yanık kokusu burnuna geliyor mu?
biz, bozkırın kendi dünyasını kendi kuran kalender ve kanaatkar çocukları.. mutlu olmayı en çok biz hak ediyorduk belki de.
25.03.2016
25.03.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Nalan
27.03.2016 09:05:00Şiir gibi harika bir yazı..Yozgata,yerköye yeniden hoş geldiniz.başarılar..
Gokhan Kocsoy
26.03.2016 22:54:00Çok güzel yazmissin. Ağzına sağlık. Devamını bekleriz.
Gerçekten özlenesi bir yazı olmuş