Esra GAYRETLİ

MEMLEKET HİKÂYELERİ

Belki Derdimize Çare Bir Çiçek..

Yaşlanarak, yaş alarak ve kimimiz yas’lanarak geçiyoruz bu yollardan. Birbirimize tutunmaya en çok muhtaç olduğumuz çağlarda birbirimizin hayatına çomak sokarak; “Hayırda yarışınız” buyuran medeniyete inat, şerde aşık atarak günleri tüketiyoruz.
Sen hayatında çiçekler açtırmak için tırnakların kanayıncaya kadar çabalarken; kimilerinin çekiştirerek kara bulutları getirip tepene bırakmasını seyrediyorsun. İnsan, hayret etmekten yoruluyor.
Bitti mi? Öyleyse başlayalım.
Kışı ve bütün yorgunlukları arkamızda bırakalım ilkin. Yüzümüz mayısa dönük.. Çiçek açsın bağımız bahçemiz, üstümüzden kara bulutlar gitsin. Bir kalbimiz vardı, hatırlayalım.
Belki yokuşlarımız olacak, olsun. Tanışırız. Kimlere açmadık gönlümüzü, kendi çilemizden mi kaçacağız. Düşeriz kalkarız, alışırız. “Düştüysem sana bakarken düştüm” diyen şairi selâmlarız.
İlk ne zaman küstük birbirimize bilmiyorum. Kim çıkardı bu dargınlığı. O ilk selâmı almayan hangimizdi?
Kapısını yalnız kendimizin açabildiği müstakil evleri yıkıp; binaları göğe doğru yükseltirken aslında neleri bölüp ayırdık. Yağmurla toprağı mesela. Kaç zaman oldu yağmur toprağa düşmeyeli, sevdiğine kavuşmayalı.
Bunu biz yaptık.
Beton; yağmurla toprağı, insan ile tabiatı, insan ile insanı ayırdı.. Bu konuda betona biz yardımcı olduk. Ona yol gösterdik. Birbiriyle anlaşmakta mahir olamayan modern çağ insanı, betonla işbirliği yaparken bütün iyimserliğini kullandı.
Bazılarınızı tenzih ederim fakat insanın insana ettiğini de, insanın tabiata ettiğini de başka kimse etmedi.
İnsanlar arasındaki bunca tahammülsüzlükte betonlaşmanın payı olduğu fikrindeyim. Doğada her şey dönüşürken elbet insan da dönüştü, betona benzedi.
Beşeriz, şaşıyoruz. Allah affetsin.
Topraktan betona dönüşebildiysek, bunun tersini de yapabiliriz. Kaldığımız yerden birbirimize sarılmak için sebebimiz çok. Baharın tam ortasındayız. Ramazan deseniz kapıda.. Bayram deseniz Allah kavuştursun; eli kulağında. Düğün, nişan.. Takvimimiz dolu. Yeniden başlamak için sebebimiz çok. Muhabbet isteyene bir yudum kahve bile bahane.
Uzun yollardan gelmiş gibi yorgun insanlığımız. Anadolu irfanının üzerinde tepinen ve onu mağlup etmeye çalışan bütün kötücül duyguları kaldırıp atmaya ve yozlaşmışlığın altında can çekişen Anadolu irfanını kurtarmaya mecburuz. Birlikte.. Betonla işbirliği yaptığımız gibi bu kez toprakla, tabiatla ve eşref-i mahlûkat olan insanın bizzat kendisiyle ortaklık kurarak.
Baharla tazelenen ağaçlar gibi biz de belki yeniden çiçek açarız. Bu bahar yalnız tabiatın değil, muhabbetimizin de dirilişine vesile olur. İstersek olur.
Bütün iyi duyguları heybemize katarak.. Hâl hatır sorarak.. Bir türkü tutturarak..
Bir söğüdün gölgesinde, bir leylağın kokusunda yitirdiğimiz muhabbeti yeniden bulmaya çalışarak.
Ne diyordu türküde:
“Benim tabiattan bir tek muradım, götüreyim nazlı yâre bir çiçek..
Belki derdimize çare bir çiçek..”
Bitti. Haydi başlayalım.

04.05.2019
OKUR YORUMLARI
Muhsin Köktürk
06.05.2019 12:47:00

Şiirsel bir anlatımla sunduğunuz özlemlerinize sonuna kadar katılıyorum.
Kaleminiz sürekli olsun.
Saygılarımla.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ