Ece DOĞAN

GENÇ BAKIŞ

YOZGATTA EĞİTİLMEK

Hayatımda en çok ağladığım gündü. Otogarda arkadaşlarıma uzun uzun sarıldım. 15 yaşındaydım. Dünyanın en güzel yerini bırakıyor gibi hissediyordum kendimi. Nasıl öyle hissetmem doğduğum büyüdüğüm yer. Her gün üniversite hayalleri kurup şu Yozgat’tan kurtulsak derdik ama kurtuluyor olmak bambaşkaymış.
Şimdi siz bunları neden anlatıyorsun diyeceksin. Yeni Valimizin Yozgat’ın en büyük sorunun göç ve eğitim açıklaması üzerine anlatıyorum. Hem eğitiminin büyük bir kısmını Yozgat’ta tamamlamış hem de göç etmiş bir insan olarak söylemek istediklerim, tecrübe ettiklerim var benim de. Dikkate alınır mı bilmem ama en azından konu açılmışken söyleyeyim benden çıksın.
Tabii bu anlattıklarım kendi dönemimde yaşadıklarım. O zamandan bu zamana çok büyük değişiklikler olduysa bu yazının bir anlamı kalmaz ama inanın çok mutlu olurum yeni öğrenciler için.
Yozgat’ta öğrenci olmak kolaydı. Kimse sizden bir proje üretmenizi, kendinizi ve yeteneklerinizi keşfetmenizi, fikriniz olmasını beklemiyordu. Hele kendinizi ve haklarınızı savunmanızı hiç istemiyordu. Eğitimde bu çok mu önemli senden aldığın derslerden haber ver diyorsanız o ayrı. Evet çok iyi ders anlatan öğretmenlerimiz vardı. Kendi dönemim açısından konuşursam çoğu arkadaşım iyi üniversiteler kazandı. Hatta çok iyi yerlere gelmeye bile başladılar.
Ama Yozgat’tan göç eden genç kesimde üniversite eğitimi için Yozgat dışına giden kesimde bana göre büyükşehirlerde ya da daha aydın şehirlerde büyümüş gençlerden hep biraz eksik kaldık.
Eksik kaldık çünkü üretici değildik. Eksik kaldık çünkü gidebileceğimiz çok fazla kurs yoktu. Yeteneklerimizi bilemedik çok şanslı değilsek. Güzel konserlere, tiyatrolara, konferanslara gidemedik.

Çünkü yoktular. Yönlendirilmedik. O caddede bütün gün mekik dokurken, üç dört kafe arasında git gel yaparken öğretmenlerimiz çekip kolumuzdan tutmadı bizi. Boş vaktini şununla değerlendir demediler. Genel konuştuğum için bütün öğretmenler kusuruma bakmasın. Ama pastanın büyük dilimi ne yazık ki böyleydi.
Erkekle kız aynı sırada oturmaz dediler fesat olduk. Üniversite de biri sen ne düşünüyorsun dediğinde sessiz kaldık çünkü düşünmeyi, fikir sunmayı öğrenmedik. Topluluk önünde konuşamadık. 18 yaşından sonra ben kimim, ben ne düşünüyorum, benim yeteneğim ne acaba diye kendimizi keşfetmeye uğraştık. Bizi hocam eti senin kemiği benim diye yazdırdılar okula bizde ses çıkartmadık.
Suç aslında hepimizdeydi. Ne tek başına bir öğrenci değiştirebilirdi bu düzeni nede tek başına öğretmen. O yüzden eğer eğitime, öğrenciye yapılacak bir dokunuş varsa buda öğrencinin kendini keşfinden geçiyor bence.
Farklı okul kursları açılabilir, Halk Eğitim Merkezlerinde öğrenciye yönelik daha çok kurslar açılabilir. Kültür Müdürlüğü gençlere yönelik daha çok aktivite yapabilir. Milli Eğitim kısa film yarışmaları, okullar arası tiyatro festivalleri düzenleyebilir. Yozgat içinde düzenlenen festival organizasyonlarında öğrencilere görevler verilebilir. Bunun gibi birçok basit proje yapılabilir. Bunlar yapıldıkça öğrenci ben bir şeyler başarıyorum diyebilir.
Yazımı sonlandırmadan önce eğitimden bu kadar bahsetmişken üzerimde çok emeği olan sevgili öğretmenim Adıgüzel Yıkılmaz’ın yakınlarına ve bütün öğrencilerine baş sağlığı diliyorum. Öğrettikleriyle açtığı yollar bana her zaman ışık olacak.
Sevdiklerinizle birlikte keyifli bir bayram geçirmenizi diliyorum. Ramazan Bayramınız kutlu olsun.

04.07.2016
OKUR YORUMLARI
S. Güçlü
29.07.2016 00:13:00

Düşünmenin konuşmanın öğretilmemesi başta olmak üzere hepsi doğru

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ