Eline kalem kağıt alınca yazacak ne kadar da çok şey buluyor insan. Birde sizin güzel yorumlarınız geldikçe sürekli bir şeyler anlatasım geliyor. Bu gazetenin bir parçası olmak böyle bir şey ama. Her zaman öyleydi.
Şanslıyım ki küçüklüğümden beri Yozgat Gazetesiyle büyüdüm. Babamın peşine takılır gelip giderdim sürekli. 'Çay içer misin?' diye sorardı Osman Amca. Bilirsiniz işte bir çocuk için önemli bir sorudur bu, ciddiye alınmaktır. Erdoğan Abi yardım isterdi benden yazıları yazardım bilgisayarda. Ne büyük bir iş başarmaktı benim için.
Çocukluk demişken Yozgat'ta büyümek nasıl bir şeydir birazda bundan bahsedeyim. Hiçbirimiz çocuk olamadık aslında Yozgat'ta. Kız olduk, erkek olduk küçük yaşlardan itibaren. Rehberlik derslerini kız erkek ayrı yaptık. Aynı sıralarda oturmadık. Birbirimizi hep merak ettik. Merak ettirildik aslında.
Veli toplantılarında ailelerimize şikayet edildik 'kızınız erkeklerle çok samimi' diye. Sevgilisi olanların disipline gittiğini bile hatırlarım. Gülüp geçilecek çocukluk aşkları yüzünden. Yanlış bir şey yoktu ortada ama işin içine yanlış yapmanın çekiciliğini bulaştırıyorlardı birde. Bu yüzdendir belki bir çok arkadaşımın liseyi bitirir bitirmez evlenmeleri.
Eğitimcilerimizin gözünde bile bir kızla erkek dostluk kuramazdı. Bu sebepten Sayın Başbakan 'kızlı erkekli' deyince ben çokta şaşırmadım aslında. Kentimin yerlisi de, dışardan okumaya geleni de yıllardır kızlı erkekli bir şey yapamıyordu zaten. Yapsa da hep bir huzursuzluk. İçimize işlenmiş ya bir kere.
Daha ilkokuldan itibaren bu manzaraları görmüş biri olarak Yozgat'ta üniversite okuyan öğrenci arkadaşlarıma üzülüyorum. Öğrenciye kimse ev vermiyor zaten. On sekiz, on dokuz yaşında ailesinden ayrılıp okumaya gelmiş bir çocuktan ne zarar gelebilir ki? Çoluğa çocuğa kötü örnek diye düşünenlerin sayısı ne kadar da fazla hepimiz biliyoruz.
Hadi bin bir güçlükle eve çıktılar. Bu gençler kentimizde kızlı erkekli ne yapabilirler bir de bunu düşünmek lazım. Konser desen senede bir kaç kere, tiyatro desen aynı şekilde. Ya bütün gün Lise Caddesi'nde dolanacaksın yada evinde oturacaksın.
Yada yapacak çok etkinlik var diyelim. Öğrencilik zaman zaman parasız kalmaktır. On kişi çay koyup sabaha kadar muhabbet etmektir. Yokluğu paylaşmaktır. Paylaşmanın cinsiyeti olur mu sevgili hemşerilerim?
Üzülerek söylüyorum ki kentimizde büyüyenler bir an önce başka şehire okumaya gidip kurtumak istiyor. Şehir dışından gelenler içinde bir sürgün yeri. Bozok Üniversite'sini bitiripte 'artık adını bile duymak istemiyorum.' diyen o kadar çok insan gördüm ki. Malesef kentimiz öğrencilik yıllarının insanın en güzel zamanları olmasını engelliyor.
Yozgat'ta büyüyen bir genç olarak gözlemlerimi, yaşanmışlıklarımı aktardım sizlere. Üretecek bir çözümüm ne yazık ki yok. Bu sebepten kentimde okumanın şafak saymak olduğunu düşünen öğrencilerin kızına da erkeğine de bol şans diliyorum.
19.11.2013
Şanslıyım ki küçüklüğümden beri Yozgat Gazetesiyle büyüdüm. Babamın peşine takılır gelip giderdim sürekli. 'Çay içer misin?' diye sorardı Osman Amca. Bilirsiniz işte bir çocuk için önemli bir sorudur bu, ciddiye alınmaktır. Erdoğan Abi yardım isterdi benden yazıları yazardım bilgisayarda. Ne büyük bir iş başarmaktı benim için.
Çocukluk demişken Yozgat'ta büyümek nasıl bir şeydir birazda bundan bahsedeyim. Hiçbirimiz çocuk olamadık aslında Yozgat'ta. Kız olduk, erkek olduk küçük yaşlardan itibaren. Rehberlik derslerini kız erkek ayrı yaptık. Aynı sıralarda oturmadık. Birbirimizi hep merak ettik. Merak ettirildik aslında.
Veli toplantılarında ailelerimize şikayet edildik 'kızınız erkeklerle çok samimi' diye. Sevgilisi olanların disipline gittiğini bile hatırlarım. Gülüp geçilecek çocukluk aşkları yüzünden. Yanlış bir şey yoktu ortada ama işin içine yanlış yapmanın çekiciliğini bulaştırıyorlardı birde. Bu yüzdendir belki bir çok arkadaşımın liseyi bitirir bitirmez evlenmeleri.
Eğitimcilerimizin gözünde bile bir kızla erkek dostluk kuramazdı. Bu sebepten Sayın Başbakan 'kızlı erkekli' deyince ben çokta şaşırmadım aslında. Kentimin yerlisi de, dışardan okumaya geleni de yıllardır kızlı erkekli bir şey yapamıyordu zaten. Yapsa da hep bir huzursuzluk. İçimize işlenmiş ya bir kere.
Daha ilkokuldan itibaren bu manzaraları görmüş biri olarak Yozgat'ta üniversite okuyan öğrenci arkadaşlarıma üzülüyorum. Öğrenciye kimse ev vermiyor zaten. On sekiz, on dokuz yaşında ailesinden ayrılıp okumaya gelmiş bir çocuktan ne zarar gelebilir ki? Çoluğa çocuğa kötü örnek diye düşünenlerin sayısı ne kadar da fazla hepimiz biliyoruz.
Hadi bin bir güçlükle eve çıktılar. Bu gençler kentimizde kızlı erkekli ne yapabilirler bir de bunu düşünmek lazım. Konser desen senede bir kaç kere, tiyatro desen aynı şekilde. Ya bütün gün Lise Caddesi'nde dolanacaksın yada evinde oturacaksın.
Yada yapacak çok etkinlik var diyelim. Öğrencilik zaman zaman parasız kalmaktır. On kişi çay koyup sabaha kadar muhabbet etmektir. Yokluğu paylaşmaktır. Paylaşmanın cinsiyeti olur mu sevgili hemşerilerim?
Üzülerek söylüyorum ki kentimizde büyüyenler bir an önce başka şehire okumaya gidip kurtumak istiyor. Şehir dışından gelenler içinde bir sürgün yeri. Bozok Üniversite'sini bitiripte 'artık adını bile duymak istemiyorum.' diyen o kadar çok insan gördüm ki. Malesef kentimiz öğrencilik yıllarının insanın en güzel zamanları olmasını engelliyor.
Yozgat'ta büyüyen bir genç olarak gözlemlerimi, yaşanmışlıklarımı aktardım sizlere. Üretecek bir çözümüm ne yazık ki yok. Bu sebepten kentimde okumanın şafak saymak olduğunu düşünen öğrencilerin kızına da erkeğine de bol şans diliyorum.
19.11.2013
20.11.2013
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
Hacivat
15.01.2023 00:23:54insan doğup büyüdüğü yerin insanlarına saygı gösterirse kendisine saygı göstermiş olur. yeri gelir müslümanız dersiniz kız ve erkeğin sabaha kadar çay koyup sohbeti ister istemez başka şeylere kapı aralar....çünkü insan nefis ve kalp taşıyor
Aytül
21.11.2013 19:47:00Biz de Yozgatta aynı şeyleri gözlüyor ve yaşıyoruz.Demekki Yozgatta değişen bi şey yok.Duygu ve düşüncelerimizi adeta paylaşttığınız için size teşekkürlerimizi ve buradan selamlarımızı yolluyoruz.