Şu tarifler Mukaddime den; Medine: Şehir, Medeni: Şehirli, Şehirde yaşayan. Bâdiye: Köy, Bedevi: Köylü.
Medeni hayatın yaşandığı yerlere Medine deniyor. Medeniyet de buradan, şehirlinin kurduğu ideal hayat tarzı. Yine Mukaddimeden, öğrendiğimize göre Hz. Muhammed (SAV), sahabenin köye göçmesini yasaklamış. Niye acaba?
Medine, adı üstünde, şehir. Şehirler belli kurallara göre yaşanılan yerlerdir. Peki o belli kurallara uyulmazsa ne olur? Köyün kuralları yok mudur? Vardır elbette ama o kurallar köy şartlarına göredir. Tabii konumuz Medine.
Acaba şehirlerin yaşıyla , medeniyet seviyeleri arasında bir bağ var mıdır? Diyelim bir köy büyüse , önce kasaba, sonra ilçe, sonra da şehir olsa
Kaç yıl geçince köylülükten şehirliliğe geçiş yapsın.
Medinede yaşayan insan, köyünü Medineye getirse ne olur? O şehir onu değiştiremezse, o, şehri değiştirir mi? Yaşadığımız şehir bu sorulara cevap bulmak için bir laboratuar olabilir mi?
Önceden şehirli (medeni) olmuş insanlar, bize (bizim gibi sonradan gelenlere) örnek davranışlarıyla yardımcı olup medeniyete dahil olmamızı hızlandırabilir mi? Ya o şehirliler yoksa, yahut sayıları azsa?
Kamu kurumları yahut mahalli idareler medenileşmeye yardımcı olabilir mi? Neler yaparlar, kurallar mı koyarlar? Kültürel faaliyetlere ağırlık mı verirler yoksa din istismarı kokan, sıradan, el gördülük işler mi yaparlar?
Gelelim Yozgata. Şehir kimliği kaç senede oluşur? Yozgat kurulalı şurada aşağı yukarı 250 sene olmuş. Daha kaç yıl bekleyeceğiz, şehir kimliği oluşsun diye? Kayserililik, Konyalılık, Çorumluluk
Çorumu gördünüz mü? Afişlerde Çorumluyuz, birbirimizden sorumluyuz yazıyor. Ne güzel bir söz. Bu söz yüzünden mi Çorum sokaklarında çekirdek kabuğu, sigara izmariti yok. Sahi Yozgat için sorumluluk ne demektir? Medeni (şehirli) insan, sokakta bağıra bağıra konuşmaz, sokağa tükürmez, burnunu silmez. Hele hele sokakta küfürlü cümleler kurmaz. Rica eder, affedersin der, teşekkür eder
Yoksa Yozgat köy mü?
Şehrimizde geçen yıl bir olay yaşanmış. Görmedim, anlatanların yalancısıyım. Amasya plakalı bir araç saat kulesi önündeki yaya geçidinde yayalara kurallar gereği öncelik veriyor.. Arkadaki Şahin marka araç, tabi ki Yozgat plakalı, klaksonla yaptığının yanlış (!), kötü (!) olduğunu anlatıyor. Amasya plakalı araç postaneye doğru dönüp park ediyor. Şahin araçta bulunanlar takip ediyor, araçtakileri indirip dövüyorlar. Hadi açık söyleyelim, şehzadeler şehri Amasya da böyle bir olay olur mu?
Yaşadığımız şehir, gerçekte Medine midir? Biz kimlerle yaşıyoruz? Şehrin insanlarının ezici çoğunluğu medeni (şehirli) midir? Çok çok düşünmeliyiz.
Sahi üniversite kadrosundaki akademisyenlerin şehrin yaşanabilir olması için projeleri var mı? Elbette bu iş akşamdan sabaha olacak değil. Ancak bir yerlerden de başlanmalı herhalde. Ben sokakta bir akademisyenle karşılaşmadım hiç. Siz karşılaştınız mı? Canım sokakta akademisyenin ne işi var mı diyorsunuz? Yahu elbise almak için de mi sokağa çıkmazlar?
Ya işte böyle. Yok öyle sakal bırakıp, yüzü yerde Çapanoğlu Camiine vakit namazına gidip, sonra eve kaçmak. Sizlerin bu şehre karşı hiç mi sorumluluğunuz yok?
Toplumsal sorumlulukla medeniyet seviyesi arasında bir bağ var mıdır? Şehirde olup bitene karşı duyarlı olmak için ille de medeni mi olmak gerekir?
Medinede medeni insanlar yaşar deniyor. Öyleyse medeniyeti de Medineliler kurar. Sahi medeniyetimiz, şehir kimliğimiz olacak mı? Ne zaman?
Prof. Dr. Sadettin ÖKTEM diyor ki: Bu kabuk muhafazakârlıktan medeniyet doğmaz. Canım medeniyette muhafazakârlık olmaz mı? Olur elbette, olur ama Yunus Emre gibi olur medeniyetin muhafazakarı. Bâdiye de yetişen Taliban, El- Kâide, Işid de muhafazakâr olduğunu söylüyor. Vahşilerin muhafazakârlığı da öyle olur. Zirâ vahşilerin medeniyet diye bir kaygısı, iddiası olamaz. Onlar hasbel kader Müslümanım diyor, bizim Yunus Emre de
Hangisi Hz. Muhammedin getirdiği dinin insanıdır? Arada bu kadar fark var işte. Medeniyet öyle bir şeydir, biri Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil diyor, öteki vahşiler ise hareket halindeki arabadan ateş açıp Müslüman öldürüyor
Bu vahşiler hristiyan olsaydı bile aynı davranışı yapacaklardı.
Ne zaman bu şehirde bir konservatuar olacak? Bir düzine divan sahibi şairimiz
Taşrada olmaz mı diyorsunuz. Vallahi ben bilmem, Nâbi Urfada, Fuzuli Bağdatta yaşadı.
NOT: Holocaustun ( Yahudi Soykırımı) olduğuna hiç kimse beni inandıramaz. Soykırım acısı tatmış bir halk başka bir millete soykırım yapar mı?
HEDİYELİK:
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK
Küçük, utangaç adımlarla girdi sahneye
Sanki oyun oynuyordu
Hepimiz onu bekliyorduk.
Oturduk yerimize,
Çok uzak bir yıldıza bakar gibi
Baktı gözlerimize
Kimsesizlik
Zehir, zıkkım bir zemheriymiş
Kıymış baharına
Annesi
Her gece misafir gelirmiş rüyalarına
Sonra
İnce bir yağmur başladı
Tan uykusuna hasret gözlerinden
Islandı zaman,
Islandı karar
Şimdi onun yerinde
Üşümüş bir serçe kuşu var
Ah çocuk!
Seni sokakta görse kim tanır?
Tanısa biri seni
İnsanlığından utanır.