Ali GÜLDEN

HAFTADA BİR

Yeni Bir Yıl

İnsan, ruhlar aleminden başlayıp dünya, kabir alemi ve ahiret hayatına doğru yolculuk halinde zamanlı bir varlıktır. Bu yolculuğun dünya durağı; an, salise, saniye, dakika, saat, gün, hafta, ay, yıl, asır... gibi değişik dilimlere ayrılarak tanımlanma yoluna gidilmiştir. Aynı zamanda İnsan, kullandıkça tükettiği bu en kıymetli sermayesini en iyi ve en doğru biçimde değerlendirmekle de yükümlü kılınmıştır. Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'de zamanla ilgili pek çok konuya yemin ederek dikkat çekmesi bunun içindir. Bu çerçeve de sabah, kuşluk vakti, gün, gece ve asr gibi zaman dilimlerine, güneş, ay ve yıldızlar gibi zamanın taksimine konu olan gök cisimlerine yemin edilmesi bu amaca matuftur. Yüce yaratıcı, bu yeminlerle insana sonlu ve zamanlı bir varlık olduğunu tekrar tekrar hatırlatarak dikkatini çekmiş, zamanın ihmale gelmeyecek bir sermaye olduğunu vurgulamıştır. Diğer taraftan gecenin karanlığı bitip aydınlık çıkınca gece, gündüzün aydınlığı kaybolup gece karanlığı çöktüğünde gündüz, bir günün akıl ve gönül terazisinde tartılarak muhasebe yapılmasına fırsat verir. "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin, amelleriniz tartılmadan önce onu siz tartın." buna davettir. Nitekim Allah Rasûlü (s.a.v.)’in "Gecenin sabaha yakın saatlerinde Allah Teâlâ dünya semasına rahmet ve mağfiretiyle nüzûl ve tecellî edip: Yok mu duâ eden icabet edeyim? Yok mu benden bir şey isteyen vereyim? Yok mu mağfiret dileyen bağışlayayım? buyurur" (Buhâri, Teheccüd, 14) müjdesi de yaşanacak muhtemel kayıpları telafi için yapılmış bir çağrıdır.

Cuma günleri haftanın, ay sonu ve başı ayların, mübarek geceler gecenin, üç aylar ve özellikle Ramazan ayı bir yılın muhasebesine imkan verir. Ayrıca akıp giden zaman içinde şahitlik ettiğimiz bir çok olayda bizleri, ibret alıp muhasebe yapmaya çağırır. Özellikle deprem, yangın ve sel felaketi gibi tabiî âfetler; savaş, kavga, kaza gibi insan kaynaklı pek çok sosyal problem de sebep ve sonuçları açısından bizlere önemli muhasebe fırsatları sunar. Kur'ân'da"Asr" olarak ifade edilen zaman dilimi, ferdi bazda en üst sınırda insan ömrüne vurgu yapıp iyi değerlendirilmesini hatırlatırken, toplumsal bazda da bir neslin gidip, yerine yeni bir neslin geleceğine dikkat çekerek hazırlıklı olmaya davet eder. Allah Rasûlü'nün "dini yenilemek için her yüzyılda bir yenileyicinin geleceğini" haber veren hadisi şerifi de yüz yıllık zaman dilimlerinin yeniden toparlanma için özelde iman edenlere, genelde de insanlığa yapılmış bir diriliş ve yenilenme müjdesidir.

İnsanın ömrü, onun sermayesi ve en kıymetli hazinesidir. İnsan ne kazanacaksa kendisine bahşedilen ömürle kazanacaktır. Zira ömür, her nefesle harcanıp tükenmekte ve tekrar alınan her nefesle yeni bir an yaşanarak hesap vakti yaklaşmaktadır. Ömür aynı zamanda külli zamanın çok küçük bir parçadır. Eğer bu nefesler insanın istediği gibi kullanacağı şekilde kendi uhdesine bırakılsaydı, onu dilediği gibi kullanır herhangi bir zarara da uğramazdı. Oysaki İnsan, karşılıksız olarak aldığı her nefesi yerinde kullanmakla yükümlü kılınarak sürekli bir alışveriş halindedir. Aldığı nefesi hangi eylem için kullanacaktır onu kendisi seçmekte ve o yolda tüketmektedir. İnsan için hesap, tamda bu noktada devreye girmekte ve bu alış verişten elde edeceği kârı da o oranında olmaktadır. Bu nedenle Kur’an-ı Kerimde, "İnsana çalışmasından başka birşey yoktur" (en-Necm, 53/19) ölçüsü konulmuştur.

Rabbimiz tarafından bizlere bahşedilen yeni yıl bu pencereden değerlendirildiği ve nihayeti kara dönüştürüldüğü zaman, her birimiz için bir sevinç, kurtuluş ve mutluluk vesilesi olacaktır.

Ali GÜLDEN/ Yozgat İl Müftüsü

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ