A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

YOZGAT VALİSİ İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL’İN TRAKTÖR MACERASI

Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil 1948 yılında Yozgat valisidir. Yozgat’ta kaldığı süre içerisinde çok önemli hizmetler yapmıştır. Hatıralarını yazdığı “Kader bizi una değil üne itti” isimli kitabında Yozgat ile ilgili şu anısını sizlerle paylaştım.


Yozgat çok fakir. Yozgat’ın karşısında Kırşehir’in Çiçekdağ kasabası bulunuyor. Çiçekdağ içinde de Malya Devlet Çiftliği var. Oradan ne zaman geçsem, ekinler gümrah(gür) içinden süvari atla geçse görünmez. Bizim Yozgat’ın tarlalarında da ekinleri karışla ölç. Çiftlik müdürüne gittim” Bu iş nasıl oluyor” dedim. Bana şunları söyledi. “Ben Dry Farming yapıyorum. Yani kuru ziraat. Traktörle çalışıyorum. Kar yağıyor eriyor sürüyorum. Tam tavında sürüyorum. Nem içerde kalıyor. Bu, nemi tutuyor, ekini bu hale getiriyor. Siz traktörle çalışmıyorsunuz, onun için sizinki olmuyor.”

Ben alacağımı almıştım. Döndüm, ziraat müdürü ile olayı inceledim. Karasabanla yapılan ziraatta sabanı öküzler çekiyordu. Öküzler kıştan aç çıkıyorlardı. Yorgun ve Bitkindiler. Bu yüzden toprak tavında iken, öküzler tavında olmadığı ve kuvveti kalmadığı için toprak iyice sürülemiyordu. Öküz tava gelinceye kadar da iş işten geçiyordu.

Araştırdım. Bizim Yozgat topraklarını süren öküzleri satsak, yerine traktör almamız mümkün. Bir traktörün işini yapan öküzlerin bedeli, traktörün bedelinden fazla. O zamanlar traktör sekiz bin lira.

Ben Arşimet gibi, “Buldum” dedim.

Traktör!

Öküzleri sattırırım. Köyün ne kadar traktöre ihtiyacı varsa, temin ederiz. Bir çift öküz, o zamanlar yüz elli lira. Yanıma Özel İdare Müdürünü, Ziraat Müdürünü aldım. Köy köy dolaşıp bu buluşumu anlattım. Köylüler dinliyor, “Haklısın” diyorlar; ama “Hadi verin öküzleri satalım, köye ortak traktör alalım” dediğimde “Olmaz beyim” diyorlar. “Niye?” diye sorduğumda “Öküz benim damımda. İstediğimde çıkarırım, istediğimde çıkarmam. Bir traktörün peşinden bütün köy koşacak”. Baktım ki köylüden tepki geliyor. Yapmayacaklar. Bende aklıma koyduğumu yapacağım. Çünkü inanıyorum yapılacak olana. Ziraat Müdürüne döndüm, “ Özel idare alsın traktörü. Sizde kira ile sürün bu toprakları” dedim. Her ikisi de, “Bizim mevzuat buna uygun değil. Vali olarak, vilayet olarak bunu yapamayız” dediler. Ben aklıma takmıştım. Bu işi mutlaka yapmak istiyordum. Nasıl olur, inceledim. “Özel idare ile köylü bir birlik kurarsa olur ”dediler. O birliği kurdum. Ziraat bakanı Cahit Oral’a gittim. Derdimi anlattım. Kendisi bana;
“Sen ne anlarsın Traktörden, tarımdan! Vilayeti traktör çöplüğüne çevireceksin. Kolay iş mi?” dedi. Yaralarıma merhem olmadı. Oradan İçişleri Bakanı Emin Erişirgil’e gittim. O da ağızbirliği etmişçesine Tarım Bakanının dediklerini tekrarladı:

“Sen ne anlarsın bu işten!”

“Yaparım. Yapmak istiyorum. Bu halkın yoksulluğu ancak bu yolla düzelir” dedim.

Benim ısrarım üzerine, “Hocaya git ama benim gönderdiğimi söyleme” dedi. Şemsettin Günaltay Hocaya gittim. Başbakan benim sözümü hiç kesmeden dinledi. “Ne mezunusun sen” dedi. “Hukuk” dedim.

“Kendine güveniyor musun?”

“Güveniyorum” dedim. Kalem Mahsus (Özel Kalem) Müdürünü çağırdı.

“Bana Zirai Donatım Umum Müdürünü bulun” dedi. Buldular telefonla konuştu:

“Sana Yozgat Valisini gönderiyorum, ne istiyorsa ver” dedi. Çok sevindim ve sevinçle gittim. Özel İdarenin de parası var. Yozgat’a gittiğimde görevi devraldığım Vali Osman Şahinbaş iş yapmamış, parayı saklamış. Elli traktör istedim. Umum Müdür, “Veremem” dedi. “Bütün Türkiye için elimde yetmiş beş traktör var sonra gel. Ziraat Bankasına da parasını yatır. Paranın hepsini de istemez, sekizde birini yatır, gerisini taksitle ödersin” dedi.

Dediklerini yaptım. Massey Ferguson kırmızı traktörler Yozgat’a geldi. Onları gelin gibi süsledik. Vilayetin önüne dizdik. Yukarıdan odamdan izliyorum. Köylüler müthiş ilgileniyorlar. Gelip soranlar oluyor. Satayım sana diyorum almak isteyenlerin parası yok. Tarlayı süreyim diyorum. Bir benim için köye gelmezsin ki diyor.

İçerden dışardan engelleniyorum. Köylüsü memuru hepsi bana karşı. Toprağın tav zamanı geldi. Aldım iki traktörü Sorgun’a gittim. Köyün birine vardım. Muhtarı buldum “ Burada tarlası olan ”Dul” marabacı kimse var mı?” dedim. Bir kadın var dedi. Hiç unutmam kadının tarlası kırk dönüm, bir-iki saatte tarlayı sürdük. Köyden çıkıp gideceğiz. Köylü sürüşü gördü. Hayran… Şaşkın… İkircikli… Bu defa yoluma çıktılar bırakmayız bu traktörleri dediler.

Kalsın sizde süreyim toprağınız dedim. Pazarlık yaptık ben dönümüne üç yüz kuruş istedim. İki yüz elli kuruşa anlaştık. O da yarısı peşin yarısı harmana, veresiye. Traktörleri bıraktık ve köylüler traktörleri kapıştılar. Benim İstediğimde o. Ve traktörle sürülen yerlerin hepsinde ekinler Malya çiftliğinin ekinleri gibi oldu. Yozgat’ta on bir ay kaldım. Beni Antalya’ya tayin ettiler. Benden sonra gelen vali, “Vilayet bu işle uğraşmaz demiş.” Traktörleri taksitle satmış. Ama Yozgat’a da böylelikle traktör girmiş oldu.
Mükâfatını öbür dünyada görürsün inşallah sayın valim. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.

17.02.2017
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ