A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

YOZGAT’LI NİKO İLE ANASTAS

Gazi Mustafa Kemal, Yunan ordusuna son darbeyi vurmak üzere 16-17 Ağustos 1922 günleri Ankara İstiklal mahkemesi Reisi Topçu Binbaşı İhsan Eryavuz’un evine konuk olur. O günlerde 6 yaşında olan evin küçük oğlu Asım Bülent yıllar sonra yazdığı anılarında şöyle anlatıyor;

Oturduğumuz ev Keçiören’deydi.
……………
Evin yan tarafındaki büyük ceviz ağacının altı, ailenin akşamları yemek yediği ve babamın arkadaşları ve konuklarıyla oturduğu bir yerdi. Dallarına gemici feneri asılır, etrafı öyle aydınlatılırdı. Elektriğin ismini bile bilen yoktu. Evimize sık sık gelenlerin başında da, evde adı sadece Paşa olan Atatürk vardı. O da bu ceviz ağacını pek sever ve har zaman, “Bana Rumeli’yi hatırlatıyor” derdi

……………
O gece evde bir olağanüstülük sezinledim. Ceviz ağacının dallarına iki üç gemici feneri asılıyor, altına da bir masa hazırlanıyordu.

…………..
Hava da bir olağanüstülük, bir tuhaflık sezmiş, konuşulanlardan Paşa’nın o gece çok önemli bir yere gideceğini anlamıştım.

Sabaha karşı kaktılar. Paşa üstü açık otomobiline binmek üzere dışarı çıktı. O müthiş geceyi hatırladıkça hâlâ heyecan duyarım. Bir iki asker ellerinde içinde birer mum olan fenerlerle etrafı aydınlatırken Paşa, öteki konuklarla vedalaştı ve anneme dönerek yemek için teşekkür etti, “Allahaısmarladık,” dedi. Hayatımda ilk kez annemin ağladığını gördüm. O metin kadın kendini tutamamış, sessizce ağlıyordu. Elinde de Paşa’nın otomobilinin arkasından dökmek için büyükçe bir tas su vardı.

Sıhhat ve afiyet içinde git, muzafferane dön Paşam, gazan mübarek olsun dedi. O da “Merak buyurmayınız Nuriye Hanım,” dedi. “Allah’ın inayetiyle zaferi kazanacağız.” Babamla son kez vedalaşırken aralarına girdim.

— “Babapaşa, sen şimdi gâvurları kesmeye mi gidiyorsun?” dedim. Gülerek,
— “Evet, Küçük Asım, gâvurları kesmeye gidiyorum.” Dedi.
— “Babapaşa ne olur Niko ile Anastas’ı kesme” deyince Paşa şaşırarak babama döndü.
— “İhsan ne diyor bu çocuk?” Babam gülerek.
— “Paşam bizim seyis ile arabacıdan bahsediyor, pek sevişirler.” Diye açıkladı.

Babamın açıklaması üzerine Paşa gülerek elini başıma koydu ve her zaman yaptığı gibi saçlarımı karıştırarak,

— “Merak etme çocuk, senin Niko’n ile Anastası’nı kesmem” dedi. Paşababamı o anda daha çok sevdim.

Yaşıtım olan çocukların dışında iki sevdiğim dostum ve arkadaşım daha vardı. Genç erkekler hep cephede olduklarından Anadolu’daki Rum erkekleri, herhalde güvenlik nedeni ile olsa gerek göz önünde bulunsunlar diye, Ankara’da çeşitli işlerde çalıştırılıyorlardı. Bizde de Niko ile Anastas isimli iki Yozgatlı Rum kardeş vardı. Büyüğü olan Anastas babamın arabacısı, Niko’da babam ile annemin bindikleri atların seyisi idi. Beni her zaman hayvana bindirdiklerinden aramız çok iyi idi. Savaştan sonra mübadele ile bunlar da Anadolu’daki bütün Rumlar gibi Yunanistan’a gönderildiler ve ağlaya ağlaya gittiler.

Kaynak: Bu vatan böyle kurtuldu-Erol Mütercimler.

26.08.2019



OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ