A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

YENİ YIL VE HAYATIMIZDAKİ ÜÇ ŞEY

Değerli okurlar, bundan tam 52 yıl mukaddem, 1972 yılının aralık ayındayız.  Bankaların yılbaşı mesaisi dönemiydi. Şimdi ki bankacılar bilmezler, bizim bankacı olduğumuz yıllarda kasım ve aralık ayları, hesapları tutturmak, diğer şubelerle hesaplar arası mutabakat sağlamak ve yılsonu bilançosunu çıkarma dönemidir.  Günlük mesaimiz bittikten sonra saat 21:00’e hatta bazan daha da ileri saatlere kadar mesai yapardık. O yıllarda cumartesi günleri de öğleye kadar mesai vardı. Biz bankacılar hafta sonları da dahil olmak üzere iki ay bu yorgunluğu çekerdik.   Geç vakit evimize geldiğimizde yorgunluktan biraz şikayetçi olsak rahmetli annem “yoruluyorsunuz ama fazla mesai ücreti alıyorsunuz” diyerek damarımıza basar, bizde “üste para versek de mesaiye kalmasak” derdik. 

İş Bankasının İstanbul Yeşildirek şubesinde çalışıyordum. Bayrampaşa şubesinde çalışırken şube 1. Müdürü ile sekiz ay süren bir sürtüşmenin sonunda ikimizi de şubeden alıp onu Kasımpaşa şubesine beni de evime yakın olsun diye Yeşildirek şubesine tayin etmişlerdi. O yıllarda Laleli de oturuyorduk. Yürüyerek Bayazıt’a çıkıyor Kapalıçarşı’dan geçip Mahmutpaşa yokuşuna ve Akarçeşmeden sağa dönüp şubeye varıyordum. Ev ile iş arası 20 dakika filan sürüyordu. Her sabah saat 08:00 de açılan Kapalıçarşı’nın Bayazıt kapısı önünde birikerek Mahmutpaşa, Sultanhamam, Sirkeci yününe hızlı adımlarla akan insan selini görmenizi isterim. O selin içinde yürümek insana acayip bir mutluluk verir.  Bölge müdürümüz Orhan Uzay Bey beni dinlemiş, hak vermiş ve böyle uygun görmüştü. Müdür için ise Bayrampaşa gibi büyük bir şubeden Kasımpaşa gibi daha küçük (Mevduat açısından) bir şubeye tayin hoş olmamıştı.

 Şube isimlerinin baş harf sırasına göre yazıldığı kod cetvelinde bizim şubemiz sondan bir evvelki şube idi. 1960'lı ve 1970'li yıllarda şubeleşmeye hız veren İş Bankasının bugün (Aralık 2021 itibarıyla) 21’i yurt dışında olmak üzere 1.195 şubesi, 6.476 bankamatik ve 22 bini aşkın personeli bulunuyor. Yanlış hatırlamıyorsam o yıllarda 200 civarında şube vardı ve bizden sonra sadece Yozgat ve Zonguldak vardı. Kurala göre bizden önceki şubelere tek tek mektup göndererek mutabakat sağlamamız gerekiyordu ve öyle yapmıştık.

Eşim ile yan yana çalışıyorduk (daha eşim olmamıştı) bu yüzden diğer bayan arkadaşlara göre birbirimize biraz daha yakındık. Müşteri ile ilişkilerimiz olmayan uzun mesai gecelerimiz sırasında onu daha iyi gözlemleme ve tanıma fırsatım olmuştu. Ailesini tanıyan bayan şefimizden de nasıl birileri olduklarını sormuş olumlu cevap almıştım.

Mesaimiz bitince hep birlikte çıkıyor gecenin karanlığı ve sessizliği içinde in cin top oynayan Mahmutpaşa’dan Sultanhamam’a iniyor, Yenicaminin yanından Eminönü’ndeki otobüs duraklarına varıyorduk. Toplu halde inişimiz bilhassa bayan arkadaşlarımız için emniyetli oluyordu. Eminönü’ne gelince vedalaşır herkes kendi otobüsünün peronuna giderdi. O yıllarda Avrupa yakasındaki semtlere ve boğaz hattına giden İ.E.T.T otobüslerinin hepsi Eminönü’nden kalkarlardı. Sadece eşim Kadıköy vapuruna binmek için Galata köprüsünü yürüyerek geçer Karaköy’den vapura binerdi.

31 aralık gecesi yine hep birlikte şubeden çıktık. Çıkarken, kimseye fark ettirmeden “seninle biraz konuşmak istiyorum, vapura binmeni biraz geciktirmeni rica edeceğim, arkadaşlardan ayrıldıktan sonra görüşelim” dedim. Başıyla olur işareti verdi. Eminönü’nde arkadaşlardan ayırıldıktan sonra Galata köprüsünün Eminönü başında buluştuk ve Karaköy’e doğru yürümeye başladık.

Dedim ki “çok uzun bir süredir seni izliyorum ve beğeniyorum. Ağırbaşlı hanım hanımcık bir kızsın, ikimiz için güzel düşüncelerim var. Ben nisan ayında yedek subaylık hizmetim için bankadan ayrılacağım. Askerlik görevim bir buçuk yıl sürecek, askerden dönene kadar sana bir vaat de bulunamam ama beni beklersen dönüşte seni eşim olarak görmek istiyorum” dedim. “Beklerim” dedi. Sanırım uzun süredir yan yana çalışmamız ve benim de kendisine davranışlarımdan o da bir şeyler sezinlemişti.  Bu çabuk cevap beni çok mutlu etti.

Düşüncelerimi özetlemem uzun sürünce Galata köprüsünü birkaç kere boydan boya yürüdük. Yılbaşı gecesi olduğu için dükkanlar açıktı, birden aklıma geldi.  Haydi bu gecenin anısına bir kitap alıp tarih atalım dedim. Cağaloğlu’na yürüdük, Remzi Kitapevi açıktı “Baba” romanını alıp ilk sayfasına 31.12.1972 tarihini kaydettik. Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle bizim 119. dönemin askerlik süremiz 3 ay uzadı. Teğmen olarak terhis olduk.

1856’daki Kırım Savaşı sırasında İstanbul’a gelen İngiliz subayları ile Türklerin Galata köprüsünün altındaki kahvehanelerde ortaklaşa yarattıkları ve Galata köprüsüne izafeten “Briç” (Bridge- Köprü) adını verdikleri bu köprünün bizim içinde ayrı bir manevi değeri oldu.   

O güzel yılbaşı akşamı ile ilgili üç şey bizim için özdeşmiştir.” 31 aralık, Galata köprüsü, Baba romanı.” Tıpkı,” Yozgat, Çapanoğlu, Çamlık” özdeşmesi gibi. Yeni yılınızı ve Nardugan Bayramınızı tebrik eder sağlıklı, huzurlu, mutlu, bereketli bir yıl olmasını yürekten dilerim. Saygılarımla.

OKUR YORUMLARI
Memet GÖRÜCÜ
29.12.2024 10:31:42

Sağlıklı mutlu huzurlu nice senelere dileklerimle yeni yılnınızı en içten dileklerimle kutluyorum.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ