"Ben asfalt yollardan korkarım, bu yollar yalın ayaklarla Mercedes arabaların yan yana dolaştığı yollarsa daha çok korkarım."

Değerli okurlar, yukarıdaki vecizeyi, eğer hafızam beni yanıltmıyorsa rahmetli Yusuf Ziya Ortaç kendi çıkardığı ve içinde rahmetli Aziz Nesin ve o nesil birçok kıymetli yazarın nefis yazılarının olduğu ünlü "Akbaba(*)" dergisinde yayınlamıştı. Menderes Hükümetinin (22 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960) son yıllarında Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu anlatıyordu.

Menderes halka "her mahallede bir milyoner" vaat ediyor ve Türkiye Küçük Amerika olacak diyordu. Her mahallede bir milyoner olmadı ama iktidar kendi zenginlerini daha da zengin yaptı. Toprak sahipleri ağalar başta Kinyas Kartal ve onunla birlik olan Emin Sazak ve diğerleri Menderes'e baskı yaparak "Köy Enstitülerini" kapattırdılar.  Atatürk ve İsmet İnönü döneminde aydınlığa doğru yol alan modern devletin yönünü değiştirdiler. Karanlığa gidişimiz böyle başladı.

Kinyas kartal Doğu ve Güneydoğunun en eğitimli ve en güçlü toprak ağasıydı. Eğitimini Rusya Harp Akademisinde tamamlamıştı. Rus ordusunda subay olarak görev yapmıştı. Şeyh Sait ve Dersim isyanları sonrasında sürgün edilmişti.

Eski CHP Kastamonu milletvekili Sabri Tığlı (d.1926-ö.2013)  bir sohbetinde Kinyas Kartal'a soruyor." CHP, Türkiye'ye Komünizmi getirmek için mi Köy Enstitülerini kurmuştu?"

"Yok canım. Onlar komünizmi benim kadar bilmezler. Köy Enstitüleri kesinlikle komünist uygulama değildir. Doğuda en yüksek eğitimi gören insan benim. Üstelik Rus ordusunda görev yapmış birisiyim. Bak ben sana bunun aslını anlatayım. Benim adamların işlerini ilçe merkezlerinde, il merkezlerinde benim adamlarım yapar. Benim köylülerim devlet kapısını bilmezler. Askere mektubu benim adamlarım yazar, gelen mektupları da benim adamlarım okur. Muhtarın kararlarını benim adamlarım yazar. Doğum ölüm kararlarını benim adamlarım doldurur.

 Köy Enstitüleri bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yönelikti bunu içimize sindiremedik. Benim Van yöresinde 258 köyüm var. Bunlar devletten çok bana bağlıdırlar. Ben ne dersem onu yaparlar. Ama köylere öğretmen gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler. Bölge ağalarını örgütledim. Menderes ile pazarlığa oturduk. "Köy Enstitülerini kapatmaya söz verirsen, oyumuzu yani köylülerin oyunu size vereceğiz dedik. Biz oyumuzu verdik Menderes de sözünü tuttu Köy Enstitüleri kapatıldı.

Değerli okurlar,  bu yüzden eğitimde, teknolojide geri kaldık. Amerika'da 1940'lı yılların sonlarında başlayan ve 1950'li yılların sonlarına kadar süren McCarthycilik yani komünist avı Menderes- Bayar hükümeti sırasında Türkiye'de de uygulandı. Solcu yazarlar çizerler bilim adamları, öğretim üyeleri, siyasetçiler bazı özel ve devlet kurumlarınca saldırgan soruşturmalarla karşı karşıya kaldılar.. Bir bahane ile işlerinden atıldılar, tutuklandılar ya da suikasta kurban gittiler.  .

Bu baskı, 1980 askeri darbesi ile daha da baskıcı bir şekilde devam etti. Ve geldik 2023 yılının 6 Şubatına.

Adıyaman’da binaların yıkılmasına neden olan hata:

Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra akademisyenlerden oluşturulan bir heyet, Adıyaman'da çöken binalarda inceleme yaptı. Dr. Ahmet Bal, inşaatlarda beton içinde kullanılan taşların 2 santimi geçmemesi gerektiğini belirterek, "Elenmeden kullanılan, bilinçli kullanılmayan büyük taşlar demirle betonun arasındaki aderansı (iki malzemenin birbiriyle temas ederek yapışması) engellediğinden yapıların ani bir şekilde göçmesine yol açmıştır" dedi. (24.02.2023 Sözcü Gazetesi)

Değerli okurlar, ben yedek subaylığımı 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Gaziantep deki 5. zırhlı Tugay emrinde yaptım. Çok sıcak bir yaz günü Urfa'nın Birecik ilçesinden geçen Fırat nehrinden kum getirme görevi verildi. 10 kamyon, bir kurtarıcı ve bir jeep ile 80 kilometre uzaktaki Fırat nehri yatağına gittik. Buraya ahşaptan bir kulübe yapıp içine bir asker ve jandarmaya ait bir loder (kazıcı, yükleyici) konmuş. Loder operatörü olan asker gelen askeri araçlara kum yüklüyor. O tarafa yolunuz düşerse Fırat nehrinin yatağını mutlaka görmenizi isterim. Göz alabildiğine genişlikte öyle bir yatak ki, insan bakınca heyecanlanıyor. İçinde istediğiniz kalınlıkta sonsuz kum var. Belki biraz mübalağa olabilir ama sanki elenmiş perdah kumu bile orada hazır.  Hal böyleyken yukarıdaki haber içimi sızlattı. O bölgenin inşaatçıları Allahın lüt fu keremi ve ihsanı olan bu kum deryasından neden faydalanmadılar?

Bu helal olmayan kolay para kazanma hırsı, bu hak edilmemiş büyük rantlar bu kadar mı gözünüzü kararttı?

"Gel gelelim

Ölüm bize kısmetmiş" demiş ya Ahmet Arif.

Hatay'ı, Kahramanmaraş'ı, Adıyaman'ı ve onca yerleşim yerini yerle bir eden bu büyük felaket de bize kısmetmiş diye yazmış köşesinde Deniz Zeyrek. (Sözcü-20.02.2023). Bu yazısını mutlaka okumanızı öneririm.

Cem Yılmaz,  çok beğenilen Yahşi Batı filminde şöyle diyordu:

Yalın ayak başı kabak gezdik hep garb-ı alem

Kimi yahşi kimi vahşi kimi erbab-ı kalem

Unvanın hıyardır amma diyelim bari badem

Ver sokayım çizmene hediye olundu madem.

 Değerli okurlar, şimdi gerçekten yalınayak başıkabak çok perişan bir kılıkta kaldık. Ne renk renk çeşit çeşit çizmeler, ayakkabılar nede bir çift terlik kaldı.

Ve 13 milyon insanımız bir gece de her şeye muhtaç bir hale geldi.

Ve Ziya Paşa da şöyle diyordu.

Diyâr-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslam'ı bütün vîrâneler gördüm.

Ve sosyal medyada çok anlamlı bir karikatür yayınlandı.

 Karikatürde hasta yatağında yatan iki kişiden birisi öbürüne soruyor?

- Enkazdan kim kurtardı seni?

Öteki cevap veriyor?

-Dış güçler.

(*)Dönemin önemli edebiyatçılarının yazılarına yer veren Akbaba, siyasi mizah dergisi olmanın yanı sıra bir edebiyat dergisi olarak da nitelendirilir. 1922-1977 yılları arasında yayımlanmıştır. Türk edebiyatının en uzun ömürlü mizah dergilerindendir. 1922’de Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından kurulmuş; birkaç kez kesintiye uğramakla birlikte 1977’ye kadar çıkarılarak yaklaşık iki bin sayı yayımlanmıştır. Orhan Seyfi, kısa bir süre sonra dergiyi Yusuf Ziya’ya devretmiş ve Yusuf Ziya Akbaba’yı hayatı boyunca tek başına çıkarmıştır.

OKUR YORUMLARI
Alim Gürerk
26.02.2023 15:56:44

Sayın Çapanoğlu, Başta ben olmak üzere okurlarınız şanslıyız. Neredeyse benim yaşadığım yıllarda (1949 Doğum T.) başımıza gelenleri müthiş özetlemişsiniz. Sizi yürekten kutlar ve teşekkür ederim. Saygılarımla, Alim Gürerk

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ