Değerli okurlar, son günlerde basınımızda bünyesinde Türk Hava Yolları, Ziraat Bankası, Halk Bankası, Aselsan, TCDD, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri, Eti Maden İşletmeleri, Türkiye Denizcilik İşletmeleri, Türk Telekom, ÇAYKUR gibi büyük şirketlerin bulunduğu Varlık Fonunun da satışa sunulduğu haberi vardı.

Bu haberleri okuyunca Babaannem Esma Hanımefendinin babası son Osmanlı Meclisi mebusu Hayrullah Efendinin bundan yüz küsur yıl önce mecliste yaptığı konuşması geldi aklıma. Yozgat eski evkaf müdürü olan Hayrullah Efendi, Yozgat mutasarrıfı olan büyük dayım Çapanoğlu Edip Bey ile birlikte 24 Temmuz 1908 Meşrutiyet Meclisine, İttihat ve Terakki Partisi adayları olarak Yozgat Sancağından Ankara Vilayeti Mebusu olarak aday gösterilmişlerdi.

17 Aralık 1908 tarihinde açılan II. Meşrutiyet Meclisi ne İki dereceli seçimlerde, Edip Bey 95 ve Hayrullah Efendi ise 73 oy alarak milletvekili seçilmişlerdi. 1908-1912 Meclis-i Mebusan’ı 281 milletvekiliydi. Hayrullah Efendi ve Edip Bey, mebuslukları süresince devlet merkezi olan İstanbul’un Beyoğlu semtinde, Galatasaray Lisesinin yanındaki bugünkü ” Çapanoğlu Sokağı’” nda aynı apartmanın iki dairesinde üç yıl komşu olarak oturmuşlardı. Bu sokağın ismi buradan gelmektedir. Galatasaray Lisesi (Çapanoğlu Sokak.) 41.032532 enlem ve 28,980070 boylamda yer almaktadır. Semt/Mahalle olarak Kuloğlu Mah. ve Beyoğlu ilçesine bağlıdır.

Hayrullah Efendi, 16 Ağustos 1909’da çıkartılan ve Türk tarihinin derneklerle ilgili ilk kanunu olan Cemiyetler Kanununun 18. Maddesi ile İstanbul’un bile satılabileceğine dikkat çeken ilk kişidir.

Cemiyetler Kanunun ikinci bölümü, meclise sunulan layiha ve ilk görüşmelerde, 17.,18., 19., 20. ve 21. Maddelerin görüşülmesi sırasında da görüşlerini belirten Hayrullah Efendinin en ilginç yaklaşımı, 18.maddenin “İstanbul’u satmaya” yönelik bir adım olduğu şeklindeki değerlendirmesiydi. Yozgat Milletvekili Hayrullah Efendi, cemiyetlere bırakılan veya hibe edilen malların mutlaka hükümete bildirilmesini istiyordu. Çünkü haber verilmemesi halinde bırakılan para veya malların cemiyet tarafından elde edilememesi veya sahiplenememesi gibi bir durum ortaya çıkması ihtimali vardı.

Vasiyet veya hibe edilen mal taşınmazsa veya cemiyetin görevini yerine getirmesinde işe yaramıyorsa, cemiyete bu malı satma hakkının verilmesinin doğru bulmadığını belirttikten sonra bu durumun sakıncalarına işaret eden Hayrullah Bey, cemiyet kendisine bırakılan taşınmazları hükümete haber vermeksizin, değerlendirmeye karar verip, bir de vakıfların mübadelesine izin verilirse yabancı bankalar tercih edilerek bu yapılar, rehin verilip karşılığında para alınacağını bu paraların ຦’si geri ödenemezse de eldeki bütün emlâkin kaybedilebileceğini ileri sürüyordu. Karahisar Milletvekili Ömer Feyzi Efendi, Hayrullah Efendi’nin bu konuşmasına hükümet içerisinde hükümet olur, sözleriyle destek vermiştir. Hayrullah efendinin bundan yüz küsur yıl önce yaptığı bu konuşmayı konunun önemine binaen aynen alıyorum;

HAYRULLAH EFENDİ (Yozgat)—Arkadaşlar, bu madde gayet mühimdir. Bu, âdeta İstanbul'u satmaya bir adımdır. Ben buna lüzumundan fazla bir ehemmiyet vermek istiyorum. İzah edeyim. Şimdi bu maddede nazarı ehemmiyete alınan nokta nedir? Emvali gayrimenkuledir. Bakın ne diyor. «Mal, gayrimenkule olduğu halde, ister Hükümetin... ilh, cemiyet kabul edemez» diyor. Vasiyet ve hibe edilen mal, gayrimenkul olduğu halde cemiyetin vazifesini İfa etmek hususunda lüzumu olmadığı halde yani bir fabrika falan yapmadığı halde bunu satar diyor. Bu mecburiyeti neden görüyor?

Benden iyi bilirsiniz ki bir beldenin, bir kıt’anın (parçanın) sahibi hakikisi kimdir? Ben itikadımı, hissiyatımı söyleyeyim. Orada müsakkafat (üzeri damla örtülmüş yer) ve araziye malik olandır. Şimdi cemiyet, farz edelim birtakım emvali gayrimenkule tasarrufuna karar veriyor. Hükümete de haber vermiyor. Yakınlarda gelecek bir iş vardır. Şimdiden nazarı dikkatinizi celp ederim. Vakıfların itidali (aşırı olmama) meselesidir. Yarın bunun üzerine bir de vakfın istibdali (mübadele) meselesini zammediniz. Herkes yeddin deki icazetiyle vâkfın istibdaline (değiştirilmesine) müsaade verildi mi gelecek ecanib (yabancı) bankasına onu terhin(rehin) edecek, rehin verip para alacak. Rehin verip para alan, yüzde ellisini ödeyemeyecek (Gürültü) Lütfediniz, eğer Hükümetin haberi olmaksızın tasarruf ederse, bir gün elimizden bütün emlâk gider.

ÖMER FEYZİ EFENDİ (Karahisarı Şarki)— Hükümet içinde Hükümet olur.

HAYRULLAH EFENDİ (Devamla)—Yahut şu kadar sülüsânı(üçte ikisi) kimin? Sahibi bunlardır, siz ne söylüyorsunuz (Gürültü). Bendeniz daha izah edemiyorum. Çünkü pek o kadar izaha iktidarım yoktur, bu böyledir. Cemiyet bir mülk almıyor, emlak alıyor efendim. Bir cemiyetin eline İstanbul geçerse ne olur, bir şahsın eline geçerse ne olur…?

Kaynak: Mustafa Müjdeci- II. Meşrutiyet dönemi mebussan meclisinde Yozgat mebusları ve faaliyetleri (1908-1912)

Mebusluk yaptığı dört yıl içinde konuşmaları, istizah takrirleri ve teklifleri incelendiğinde bir kez
Maarif Nazırı bir kez de Maliye Nazırından olmak üzere iki defa istizah (Gensoru) talebinde bulunan 42 defa da söz alarak kürsüye çıkan, çeşitli takrirlere de (Önerge) imza atmış olan Hayrullah Efendinin bu çalışmalarını Sayın Mustafa Müjdecinin izni ile bölümler halinde sizlerle paylaşacağım.

28.03.2019
OKUR YORUMLARI
Hüsnü Aydoğdu
29.03.2019 17:24:00

Sayın Çapanoğlu,

Bir kez daha görüyoruz ki geçmişte yaşanmış olaylar belki bütünüyle belki bir yönüyle günümüzde de yaşanabiliyor.

Biz geçmişten ders çıkarıp gelecekle ilgili çıkarımlarda bulunabiliyor muyuz sorusu üzerine düşünmek için güzel bir örnek.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ